English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / español → turco / Tomas

Tomas traducir turco

10,030 traducción paralela
¿ No nos tomas en serio?
Onu ciddiye almıyorsun.
Sin esa mezcla que tomas, no eres nada.
Aldığın o karışımlar olmasaydı bir hiç olurdun.
¿ Por qué no te adelantas y tomas asiento?
Neden şuraya geçip oturmuyorsun?
Tú tomas pacientes por debajo de la mesa todo el tiempo.
- Her zaman hasta alıyorsun.
Me tomas el pelo.
- Dalga geçiyorsun.
- es el que aún tomas?
- Hala bundan mı içiyordun?
¿ Porqué no tomas un atajo que hay ahí? Allí está.
Neden şu tarafa doğru yatırmıyorum?
Bien, ¿ por qué no tomas la mano de tu esposa y le das vueltas como a una aspiradora Dyson?
Tamam. Neden karının elinden tutup onu etrafında Dyson toplu elektrikli süpürge gibi çevirmiyorsun?
No es descabellado si tomas tus pastillas después del desayuno.
İlaçlarını kahvaltıdan sonra alıyorsan delilik değil.
Dices : "Mmm, qué rico desayuno". Luego caminas al baño y tomas tus pastillas ahí.
"Kahvaltımı ettim" diyeceksin sonra da banyoya gidip ilaçlarını orada alacaksın.
Solo debo empalmar cinco tomas diferentes... de anoche y... algunas del mes pasado, y de una sesión que hizo en marzo.
Yalnızca bu geceki, geçen ayki, ve geçen Mart'tan... beş farklı kesit almam lazım.
La persona que eres y las decisiones que tomas y la forma en la que vives tu vida, es inspiradora, lo juro.
Kişiliğinle verdiğin kararlarla ve hayatını yaşama şeklinle, yemin ederim ilham veriyorsun.
Pero tomas la píldora.
Ama sen doğum kontrol hapı kullanıyorsun.
¿ Me tomas el pelo?
Dalga mı geçiyorsun?
¡ ¿ Me tomas el pelo? !
Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz?
¿ Me tomas por un estúpido?
Aptal mı sandın beni?
Ya ha tenido dos tomas.
İki kere emzirdim.
¡ Me tomas el pelo!
- Şaka yapıyor olmalısın. - Sessiz ol.
¿ Tú, Samantha Abbott, tomas a John Bruzek como tu legítimo esposo?
Sen, Samantha Abbott, John Bruzek'i kanun önünde eşin olarak kabul ediyor musun?
¿ Y tú, John Bruzek, tomas a Samantha Abbott para ser tu legítima esposa?
Ve sen, John Bruzek, Samantha Abbott'u kanun önünde eşin olarak kabul ediyormusun.
Y va a ser mejor para tu bebé a largo plazo... si tomas ventaja de esto ahora.
Uzun vadede senin ve bebeğin için en iyisi bu olur. Eğer bunu avantaja çevirirsen.
- Gracias. Como regla general, Emma, cuando un sicópata te diga... que alguien va a morir, tomas un teléfono.
- Genel bir kural olarak, Emma bir psikopat sana birinin öleceğini söylediğinde, telefon edersin.
¿ Qué tal si te tomas un respiro, hermano?
Neden biraz nefes almıyorsun kardeşim?
Tendré que dártela si no te la tomas.
İçmezsen zorla içirmem gerekecek, tamam mı?
¿ Por qué no te tomas un descanso?
Niye biraz ara vermiyorsun?
Quiero tomas de Eichmann mientras habla y reacciona a lo que se dice y hace en la corte.
Eichmann'ın konuşurken ve duruşmada tepki verirken ki görüntülerini istiyorum.
Mejores tomas, cortes más rápidos... Lo que sea que hagan, háganlo más rápido.
Daha yakından çek çabuk kes ne yaparsan yap daha fazla tempo kat.
No sabemos qué se suponía que debía hacer, pero si te lo tomas, sufres daños cerebrales.
Ne işe yaraması gerektiğini bilmiyoruz ama eğer içerseniz beyin hasarına sebep oluyor.
Ten, ¿ por qué no la tomas tú?
Neden sen yapmıyorsun?
Tomas ven a caminar conmigo.
Thomas, gel yürüyelim.
- Tomas, este es...
- Thomas, karşındaki...
¿ Me tomas el pelo con eso?
Bu yaptığın şaka mı şimdi?
¿ Me tomas el pelo?
Dalga mı geçiyorsun benimle?
¿ Me tomas el pelo?
- Şaka mısın?
Carol Pilbasian, ¿ tomas a... Phil Miller como tu legítimo esposo?
Carol Pilbasian, Phil Miller'ı yasal kocan olarak kabul ediyor musun?
Robyn, ¿ no tomas?
Robyn? İçmeyecek misin?
Saca tomas de cada parada de esa línea, y tú... prepárate a rodar. La rata tiene que aparecer en algún momento.
O hat üzerindeki tüm görüntüleri çıkar ve sende gitmeye hazır ol.
¿ Me tomas el pelo?
Bu kadar yeter.
¿ Me tomas el pelo, viejo?
Şaka mı yapıyorsun?
¿ Por qué no te tomas unos minutos, danos a Noah y a mí algo de tiempo para hablar?
Sen çıkıp birkaç dakika hava al biz de Noah ile biraz konuşalım olur mu?
¿ Por qué no tomas asiento? Cálmate.
- Hemen otur yerine.
Sí, porque cuando Jess tomas sus medicinas, es genial.
Evet, çünkü Jess ilaçlarını aldığı zaman harika oluyor.
Tú solo... tomas una decisión tonta tras otra.
Yaptığın tek bir aptal seçim her şeyi etkiliyor.
Tomas tus cebollas.
Soğanları al.
No tan rápido, Tomás.
İvedi davranmayalım, Tomà ¡ s.
¿ Pero por qué la tomas conmigo?
Neden bana yükleniyorsun?
Santo Tomás. Dudaba de la reencarnación de Cristo.
ŞÜPHECİ THOMAS
Estamos alquilando una casa flotante fuera de Santo Tomás.
Bir tekne kiralayıp St. Thomas'a gideceğiz.
"Al que toca la brea, se le pega en la mano" a menos que se llame Tomás Moro.
Sanki dokunacak olsa zift kirletecekti ismi Thomas More değilse.
¡ Es Tomás!
Gelen Thomas!
Tomás, estuvo aquí.
Thomas, o buradaydı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]