Translate.vc / español → turco / Trailer
Trailer traducir turco
805 traducción paralela
Para el lanzamiento de las V-2, ellos inventaron un gran trailer.
V-2 leri ateşlemek için dev bir taşıyıcı yapmışlar.
Estacionaré mi remolque para dos caballos...
# I'll park my two-horse trailer
En el guión original, Raymond y Connie Marble saboteaban el trailer de Divine mucho antes en la historia
Orijinal senaryoda, Raymond ve Connie Marble... Divine'nın karavanına daha erken saldırıyorlar.
En Cerdo-Latín. Me gustaría concluir con el trailer original que New Line Cinema uso para vender "Pink Flamingos."
Bigiz yagaşayagan egen igiregenç iginsaganlaganlagarıgız
- No salgas del trailer.
Karavandan dışarı çıkma.
- "No salgas del trailer".
"Karavandan dışarı çıkma"
"No salgas del trailer", Harmon.
"Harman, karavandan dışarı çıkma!"
Si no hubiera sido por el trailer habría sido peor...
Römorkun daha ağır olması gerekmiyordu.
No, estaremos bien en el Trailer, es un poco apretado... pero no queremos incomodar.
Karavanda durumumuz oldukça iyi. Biraz sıkışık ama... -... zahmet vermek istemeyiz.
Es un buen trailer.
O bir karavan.
Se quedó con mi casa y yo con el trailer.
O benim evimi aldı..... ben de karavanı aldım.
¿ Recuerdas que había pedido el trailer al vecino?
Karavanı komşumdan ödünç aldığımı söylemiştim ya?
Así que supongo que ahora intentan conseguir un tráiler de Mark's Trailer Rental en la calle Carpenter.
Galiba şu anda telefonla, Carpenter Yolu'ndaki Mark Tır Kiralama'dan bir tır kiralamaya çalışıyorlar.
Estuve a punto de ser destruido por un enorme trailer.
Bir tırın motor ızgarasının beni liğme liğme etmesine ramak kalmıştı.
Nada más parecido a este imbécil en el trailer café de 18 ruedas de transportes y mudanzas rubio.
Aynen şu an önümde duran Rubio Nakliyat ve Taşımacılık kamyonundaki moron gibi.
Está bien, envíen el trailer al frente.
Kamyonu ön tarafa getirin.
Trailer, muévase al frente.
Kamyonu getirin!
Renté un trailer esta mañana... en Spiral Lake.
Bu sabah Örümcek Gölü'nde bizim için bir karavan kiraladım.
Lo último que quiero ver es un platillo volador descompuesto en frente de un trailer.
Görmek istediğim son şey, römork kepçesinin önündeki kasaların üzerindeki bir uçan daire!
Y después, terminé mudándome a su trailer con él porque pensé que sería genial.
Melek gibi gözleri var. Sonra onun karav anına taşındım.
El trailer está arreglado... y partiremos mañana.
Karavan tamir edildi. ve yarın gidiyoruz.
¿ Por qué no se consigue un trailer...? ¿ con 600 parlantes encima y remolca su auto atrás?
Adam gidip bir karavan alsa ya kendine... içine 600 tane hoperlör koyup arabasıyla çeker.
Harry, trae el trailer a lo de Mack para levantar a Joe's Whimsy a las 4 : 30.
Harry, 4 : 30'da kamyonetle Mack'in oraya gidip Kaprisli'yi alacaksın.
Triple colisión. Un coche contra un trailer de caballos en pleno Chicago.
Chicago'nun göbeğinde bir araba, at taşıyan araca çarpmış.
Se reunirá con nosotros en el camping.
Trailer Park'ta bizimle buluşacak. Kamyonu sakladığım yere.
En Carolina del Norte equivale a un trailer.
30 bin dolar. Bu Kuzey Carolina'da küçük bir karavan ev demek.
Creo que lo difícil en la vida de los caballos es el trailer.
Bence atların hayatlarının en zorlu kısmı at nakil araçları.
ÉI tenía un tráiler enorme.
Tekerlekli, kocaman bir karavanı vardı.
Compré un auto y un tráiler.
Ben de bu ikinci el araba ve remorku aldım.
Es el tráiler de Polly.
Polly'nin karavanındasın.
Búsquela en su tráiler.
Neden karavanı bir denemiyorsun?
Nunca dormí en un tráiler antes.
Daha önce bir karavanda kalmamıştım.
Una mujer sin hombre es como un tráiler sin auto.
Erkeksiz bir kadın, arabasız bir karavana benzer.
Te has perdido el tráiler.
Kısa reklamı kaçırdın.
En el último tráiler de la izquierda.
Soldaki son karavanda.
En el último tráiler, pero dé la vuelta.
Arkadaki en son karavan, arabayla dolaşsan daha iyi olur.
Terminamos esta edición con un tráiler de la película "El vals del vampiro", actualmente en proyección.
Bültenimizi Paris sinemalarında gösterime giren... Vlaskov Briski'nin son filmi... "Vampirin Valsi" nden görüntülerle bitiriyoruz.
¿ En el tráiler o en la mina?
Kamyon, romörk...?
Tenemos mucho equipamiento en el tráiler algo que en general roban, pero no tocaron nada.
Karavandaki ekipmanda çok şey var... Genellikle böyle şeyler çalınır ama bir şeye dokunulmamış.
¿ Y si atacamos el tráiler?
Karavana ani baskın yapsak?
En el momento en que obtenga lo que quiere... hará explotar el tráiler... con todos dentro.
Ve istediği şeyi elde ettiği anda, içindeki herkesle beraber... o karavanı havaya uçuracak.
Los tipos del tráiler salen ahí.
Kamyondaki iki adam da fişli.
Yo lo vi. Iba de camino al Yukon en un descapotable rosa para ver a su hermano ex-convicto, Francis, cuando un tráiler lo decapitó.
Üstü açık bir arabayla Yukon'a hapisten çıkmış kardeşi Francis'i görmeye giderken traktörle çarpışıp kafasını kaybetmişti.
No volveré a cenar los domingos en el tráiler de mi mamá.
Şöyle söyleyebilirim... bir daha asla annemin karavanında Pazar akşam yemeği olmayacaktır.
De todos modos, nunca movió un dedo para ayudarme con el tráiler... así que lo eché.
Her neyse bende hiç kılımı kıpırdatmadım.Ve kendimi üzmedim.
Además, lo iban a trasladar a San Diego... yo tenía mi carrera en la compañía telefónica... mi tráiler, mis amigos.
Ayrıca onu San Diego'ya transfer ettiler. Telefon şirketinde, Bir kariyerim vardı. Benim hayatım, Benim dostlarım.
Bueno, mi tráiler está por aquí.
Şey, uh, karavanım şurada.
Su tráiler estaba justo allí.
Karavanı tam oradaydı.
Nunca vi nada igual en un tráiler.
Daha önce böyle bir karavan görmemiştim.
El tráiler es todo tuyo.
Kampçılar artık sana emanet.
Si se desmaya en el tráiler, podría morir.
Arabada fenalaşırsa ölebilir.