Translate.vc / español → turco / Yo
Yo traducir turco
1,001,476 traducción paralela
Y yo que creía que eras inocente y perfecta.
Ben de diyorum bu deli kız ne yapıyor.
Nadie más hace lo que hago yo.
Benim yaptıklarımı kimse yapamaz.
Hablo de obligarlo a detener este tren mientras mi socio y yo le robamos a sus pasajeros su dinero y joyas.
Arkadaşım ve ben yolcularınızın para ve mücevherlerini soyarken sana bu treni zorla durdurtmaya çalışmaktan bahsediyorum.
Raymond y yo preferimos reservarnos para nosotros mi papel en sus asuntos.
Raymond ve ben rolümüzü kendimize ait tutmayı tercih ediyoruz.
Yo mismo... era más joven.
Ben de gençtim.
No yo.
Ben değil.
Yo me encargaré de Werner.
Werner'i hallederim.
Yo ya les he pedido perdón por mi participación en su destino...
Onlardan beni affetmelerini istedim, benim bulaştığım kadarıyla...
En lo único que puedo pensar es que hay una guerra, y yo no estoy en ella.
Düşünebildiğim tek şey bir savaş var, ve içinde değilim.
¿ Ves? Esa es la diferencia entre tú y yo, Roan.
Bak, seninle aramızdaki fark Roan.
Yo quiero que la humanidad sobreviva, incluso si no es mi gente.
İnsanlığın hayatta kalmasını istiyorum Benim halkım olmasa bile.
Yo no contaría con ella si fuera tú.
Yerinde olsaydım onu saymazdım.
Después de que te destripe y antes de que mueras, dile que el afortunado soy yo.
Seni cesaretlendirdikten sonra ve ölmeden önce Ona şanslı olduğumu söylersin.
Quise ser yo.
Ben olmasını istedim.
Pero si yo fuera tú, me evitaría el hemisferio occidental durante un tiempo.
Fakat senin yerinde olsaydım, Bir süreliğine Western Hemisphere'dan uzak dururdum.
¿ Y por qué no la mato yo ahora... mismo?
Öyleyse seni şimdi niye öldürmüyorum?
¡ Tu turno es cuando yo diga que lo es!
Senin vardiyan ben ne zaman söylersem o zaman!
Están invitadas dos personas, así que iremos Jane y yo.
İki kişi davet edilmişti, Jane ve Ben gidiyoruz.
Espera. No no no. Yo debería estar allí.
Bekle, hayır orada ben olmalıyım!
Yo no odio a mi padre.
Babamdan nefret etmiyorum.
Yo dije eso. Soy...
Yani ben, ben dedim.
Yo solo... No puedo imaginar cómo encaja todo esto todavía.
Sadece bunların birbirine nasıl oturacağını çıkaramıyorum.
Ese no parezco yo.
Hiç benmişim gibi durmuyor.
Lo necesitas más que yo de todos modos.
Zaten buna benden daha çok ihtiyacın var.
Ya sabes, hay un montón de cosas que se necesitan hacer y algunos técnicos de mi laboratorio son nuevos y es más fácil si hago las cosas yo misma.
Bilirsin, yapılması gereken çok şey var, ve bazı laboratuvar teknisyenlerim acemi, ve yalnızca bazı şeyleri benim yapmam daha kolay.
- Tía, yo soy la víctima aquí.
- Adamım, kurban benim burada.
Mira, quiso decírtelo en el momento, pero yo le pedí que no lo hiciera.
Bak, sana hemen söylemek istedi, ama ben anlatmasını istemedim.
No, mira, déjame trabajar con la Dra. Sun y Roman y quizá yo...
Hayır, bak, sadece Dr. Sun ve Roman ile çalışmama izin ver ve belki ben...
Shepherd está ahí afuera ahora, planeando algo grande, y yo estoy aquí adentro, y esta es nuestra oportunidad de hacer un gran movimiento.
Shepherd şu an dışarıda, büyük bir şeyler planlıyor ve ben içerideyim, ve bu da büyük bir hamle yapma şansımız.
Tú y yo sabemos que ya no es la misma persona, igual que yo no soy la misma.
Sen ve ben, artık aynı kişi olmadığını biliyoruz Tıpkı benimde aynı kişi olmadığım gibi.
Cuando Emma murió, me sentí como si no quedara nadie... que echara de menos a Taylor tanto como yo.
Emma öldüğünde, Taylor'ı benim kadar özleyen kimse kalmamış gibi hissettim.
Parker, soy yo.
Parker, benim.
Yo... reaccioné exageradamente.
Ben... Aşırı tepki verdim.
Yo también.
Bende.
Shepherd quería matarte y yo la paré.
Shepherd seni öldürmek istedi, ve ben onu durdurdum.
Si yo fuera tú, haría todo lo que pudiera para asegurarme de que mi hijo no naciera en una cárcel de máxima seguridad.
Yerinde olsaydım, çocuğumun bir hapishane içinde doğmadığından emin olmak için elimden gelen her şeyi yapardım. Hayır, bu raporları düzeltebilirdin.
Sandstorm, podrían estar controlando el edificio, pero no lo conocen tan bien como yo.
Sandstorm, binayı kontrol ediyor olabilirler, ama burayı benim kadar iyi bilmiyorlar.
Ve. Yo me encargo de esto.
Anladım.
Yo, Shepherd y Roman.
Roman onu seçti.
Yo reemplacé a Mayfair en el FBI, tú reemplazaste a Carter en la CIA.
Ben FBI'da Mayfair'in yerine geçtim, Sen CIA'de Carter'ın yerine geçtin.
Hola, Weller, soy... soy yo otra vez.
Hey, Weller, tekrar ben.
Yo solo... Solo llamaba para saber de ti y asegurarme de que estabas bien.
Ben sadece seni kontrol edip iyi olduğundan emin olmak için aradım.
Una vez que todo esto acabe, me va a dar la opción de reubicarme en donde yo quiera.
Bu iş bittikten sonra, bana istediğim yere gitme seçeneğini veriyor.
Quiero decir que yo lo haría.
Yani, ben taşınırdım.
- Creo que yo podría.
- Sanırım yapabilirim.
Yo lo haré.
Ben bilgilendiririm.
Jane y yo volaremos a Washington.
Jane ve ben D.C'ye uçacağız.
- Yo quería hacerlo.
- İstedim.
Yo soy...
Ben..
Yo iría con este,
Uh...
Nunca se alejaba de Shepherd cuando yo estaba en el recinto.
Shepherd'tan asla uzak kalmadı.