Translate.vc / español → turco / Çl
Çl traducir turco
925 traducción paralela
El hombre de las dos espadas, el leal guardián de Belshazzar, un hombre poderoso de gran valor.
Acem kılıçlı adam, Belshazzar'ın sadık muhafızı, güçlü ve cesur biri.
- Salid de ahí, gran Bozo.
- Buraya gel seni koca kıçlı.
También a veces hacemos de padrinos.
Biz aynı zamanda düğünlerde sağdıçlık yaparız.
- El bastón espada.
- Kılıçlı baston.
Un hombre que castiga los crímenes quiere convertirse en un verdugo, después de haber sido juez.
Suçları cezalandırmaya inanan biri. Rüyası gerçekleşebilir ve yargıçlıktan sonra infazcı olmayı ister.
Si juzgo por la oficina elegante que tiene, diría que sí.
Şık ofisinde zaten yargıçlık yaptığı düşünülürse, doğru olmalı.
A no ser que esos mismos hombres y todos vosotros me digáis que queréis que sea el juez no quiero el trabajo y no lo aceptaré.
O insanlar ve sizler yargıçlık için beni istediğinizi söylemedikçe bu işi istemiyorum ve kabul etmeyeceğim.
Yo no he pedido el cargo, pero me lo han dado y necesito ayuda.
Yargıçlığı ben istemedim, verdiler ve yardıma ihtiyacım var.
Si deja la pistola para ser juez, aceptaré.
Tabancasını bırakır, sadece yargıçlık yaparsa görevi kabul ederim.
Pero eso no puede interferir en mi decisión.
Ama kişisel fikirlerim yargıçlığımı etkilememeli.
Demasiado para seguir siendo juez.
Yargıçlık yapamayacağını.
He ejercido en muchas ciudades.
Pek çok kasabada, pek çok kez yargıçlık yaptım.
¿ Sabes algo de submarinismo?
Dalgıçlıktan ne kadar anlarsın?
Pero cuando llaman a mi Maria "Culo de Sandía"... la ciudad de Nueva York tiene que hacer algo.
Ama benim Maria'ma karpuz kıçlı dediklerinde New York şehri bir şeyler yapmalı.
Yo mismo hablé con los psiquiatras que examinaron a su hijo. Con el forense, con el juez que presidió el juicio, con el fiscal, con el alcaide de la prisión...
Ben kendim, bizzat, oğlunuzu muayene eden psikiyatrislerle konuştum.... hapishane doktoruyla duruşmada yargıçlık yapan hakimle soruşturmanın danışmanıyla hapishanenin müdürüyle.
Soy el juez desde hace mucho tiempo.
Evet, uzun bir süredir yargıçlık yapıyorum.
¿ Estás contenta, gordinflona? ¿ Viviendo así, como bichos?
Bir böcek gibi yaşamaktan mutlu musun koca kıçlı?
- ¿ Bessie Culo Negro?
- Kara Kıçlı Bessie mi?
Un obrero con espada seguro que sólo puede traer problemas. ¡ Vete de aquí!
Olur da yetkililer iki kılıçlı bir işçi görürlerse içeriye tıkılıp çok pis dayak yerim.
El viejo enemigo de Balam con espadas de metal lo ha encontrado.
Balam'ın metal kılıçlı düşmanı onu buldu.
¿ A dónde se dirigen tan poderosos espadachines?
Siz kılıçlılar ne tarafa gidiyorsunuz?
- ¡ No harán buceo en aguas profundas!
- Dalgıçlık mı yapacaksınız! ?
Señora o usted deja de hacer punto o yo dejo de ejercer de juez.
Hanımefendi, ya siz örgüyü bırakacaksınız ya da ben yargıçlığı, hangisi olsun?
Inútiles con espadas echando a un pordiosero...
İki tane kılıçlı mankafa.
Un ciego que es un yakuza con una espada relámpago...
Yıldırım kılıçlı bir gangster olan kör bir adam...
Eres un negro ignorante y tonto.
Su katılmamış kara kıçlı bir ahmak!
Como padre de la acusada, estáis dispensado de ejercer vuestro oficio de juez y os podéis retirar.
Sanıkların babası olduğuz için yargıçlık görevinizden muafsınız, gidebilirsiniz.
Bola de grasa, qué vas a ser tú Alcalde del pueblo libre de Santa Vittoria.
Çok yaşa Özgür Santa Vittoria'nın koca kıçlı başkanı!
Si Ud. tiene un cochino con seis orejas y dos rabos, dice, "Santa Vittoria. ¿ Qué puede esperar?"
Altı kulaklı ve iki kıçlı bir domuzun varsa, dersin ki, " Santa Vittoria.
Aquí hay un rufian con un cuchillo.
Burada kılıçlı bir maganda var.
y esta medalla es por ser leal durante 4 años en la guerra.
Bu Demir Haç. Bu da kılıçlı bir liyakat madalyası.
¡ Chulo de culo gordo!
Şişko kıçlı ihtiyar zorba.
Aparta ese camión de mi camino.
Çek şu koca kıçlı tankerini yolumdan!
He apuntado las horas que habéis trabajado y he descontado el tiempo perdido.
Çlıştığınız süreyi not ettim... ve boşa harcanan zamanı çıkardım. - İşte.
Su postura sobre los jueces federales está alterando a todos.
Herkesi kızdıran bu federal yargıçlığın görüşünü siz de benimsiyorsunuz.
No quiero demostrar nada, señorita.
- Bir şey kanıtlamaya çlışmıyorum, efendim.
Damas y caballeros, que parezcan vivos, muevanse equipo SEAL, ¡ muevanse!
koca kıçlı hanımlar, canlı görününhareket edin SEALtakımı. hareket edin!
No soy ningún negro del ghetto.
Ben o oynak kıçlı zencilerden değilim, dostum.
¡ Un Samurai con dos espadas no asusta a nadie!
Çifte kılıçlı samuraylar, kim korkar onlardan!
Tú, miserable vagabundo...
Seni koca kıçlı, bok suratlı serseri...
- No me juzgues.
- bana yargıçlık taslama.
¿ En qué pensaba?
Dalgıçlıkta para yok bu aralar!
Puede comparase con la formula química Cl Na
NACI kimyasal formülüne benzetirdim.
Él era uno de los cl ¡ entes.
Müşterilerden biriydi.
Creo que fue en el Friars Cl...
Galiba Friars da...
Cuando un hombre compra yvende no puede eleg ¡ r sus cl ¡ entes.
- Eğer bir adam ticaret yapıyorsa müşterilerini seçemez..
En cuanto nuestro cl ¡ ente venga, 0s pag0.
Müşteriler geldiğinde, tartarız ve ödeme yapılır.
Espadas.
Kılıçlı düello.
Hay un nombre cl ¡ nico para eso, ¿ no?
Klinik bir adı da var, neydi?
Emergencia en la U Cl.
A.I.D. İn I.C.U. 1098.
"Escucha, Clau, Clau, Claudio" respondió mofándose de mi tartamudeo.
"Dinle beni Cl-Cl-Claudius" dedi, kekelememle alay ederek.