Translate.vc / español → turco / Éden
Éden traducir turco
32,995 traducción paralela
Un pequeño lugar llamado "Edén".
Adı "Cennet Bahçesi" olan küçük bir kulüptü.
Un monstruo que merece ser castigado.
- Cezalandırılmayı hak eden bir canavar.
No soy un tío espontáneo.
Düşünmeden hareket eden biri değilim.
Dados los detalles del asesinato, buscamos a alguien que tuviera un verdadero odio hacia Maddie.
Bazı şeylerin açığa çıkmaması gerekir. Cinayetin nasıl işleniş şeklinden ötürü Maddie'den çok nefret eden birini arıyoruz.
El sujeto de la freidora, era como mi sobrino.
Bize ateş eden aşcı, benim yeğenim gibiydi.
Y si alguien se la merece soy yo.
Hak eden birisi varsa o da benim.
Podría poner una muñeca hinchable con un mono de trabajo en esa esquina y haría más.
İdare eden kıyafetlerle o köşeye şişme bebek koysam daha çok kazanır be.
Tal vez se acabó cansando de participar en la red cancerígena de chantaje, manipulación de mercados y homicidio que él mantiene.
Belki de kanserli şantaj ağından, pazarları manipüle etmesinden ve devam eden cinayetlerden bıkmıştır.
La teoría fue que había escapado, pero que su captor la había seguido y después matado.
Teoriye göre kız kaçmış fakat zapt eden kişi tarafından kovalanmış ve öldürülmüştü.
Nuestro plan no es lo que le preocupa, ¿ verdad?
Seni tedirgin eden planımız değil, değil mi?
Un hardware único que podría aceptarte, V.
UV'yi kabul eden özel donanımlar.
No puedo darte detalles de una investigación en curso.
Devam eden bir soruşturmada sana detayları veremem.
Los hombres negros no están listos para aceptar las implicaciones de aceptar la cultura transexual.
Siyahi erkekler, trans bireyleri kabul eden bir kültüre hazır değiller.
A un amigo muy especial, que prefiere permanecer en el anonimato.
Kimliğinin gizli kalmasını tercih eden çok özel bir arkadaşım.
Causa inicial de la muerte, disparo en la cabeza, como se indica en la autopsia previa.
Ölüm nedeni yapılan ilk otopside belirtildiği gibi kafasına isabet eden kurşun.
Fingiendo ser elfos viajando a través de la Tierra Media.
Dışarıda oynardık. Orta Dünya'ya seyahat eden elfler gibi davranırdık.
Hecho por un megalomaniaco desgraciado que ama la forma sobre la funcionalidad.
Biçimi fonksiyona tercih eden gözden düşmüş burnu havada birisinin tasarladığı bir sistem.
Sería el primero en admitirlo.
Bunu itiraf eden ilk kişi ben olurum.
Sr. Raines, tenemos un trato dese hace mucho
Bay Raines, uzun zamandır devam eden...
Envió flores cada año a la mamá de su compañero muerto.
Vefat eden gözcüsünün annesine her yıl çiçek gönderiyor.
Más de 20 000 personas firmaron una petición exigiendo el despido de la columnista Jo Powers a raíz de su controvertido artículo sobre Gwen Marbury.
Köşe yazarı Jo Powers'ın Gwen Marbury hakkında yazdığı tartışmalı yazısı sebebiyle kovulmasını talep eden bir imza kampanyasını yirmi binden fazla kişi imzaladı.
En cuanto a los insectos dron que imitan a las abejas, los idas, acaban de activarse para su segundo verano.
ADI olarak bilinen, bal arılarını taklit eden Kullanıcısız Otonom Böcekler ikinci yazlarını geçirmeleri için etkinleştirildiler.
MUERE QUEMADA, @ JOPOWERS
@ JoePowersWriter yangında geber. @ JoPowersWriter ölmeyi hak eden bir amcık
Van a espabilar por fin y a darse cuenta de esta locura de juego homicida. Y pronto tendremos otro cadáver.
Halk, kendine gelecek ve devam eden bu kaçık suikast oyununu öğrenecek ve yakında yeni bir ceset bulacağız.
¿ Por qué no alguien que se lo merezca?
Dolayısıyla neden hak eden biri olmasın, mesela ırkçı, çocuk katili olan biri gibi.
- ¿ El que estuvo llamando?
- Telefon eden mi?
La junta fue quien determinó nuestro cierre patronal.
Bizi lokavt eden kurul.
Una persona, en un tejado, guiando a alguien por radio a cometer un asesinato es en sí un asesino.
Çatılara tüneyip, ellerinde telsizlerle katillere yardım eden herkes kendi de katildir.
- Creo que no te gustó.
- Seni rahatsız eden nedir?
[Steve] Leí un libro de un tipo rico que termina en la ruina.
İflas eden zengin bir adam hakkında bir kitap okumuştum.
Es una mujer corriente.
Herkese hitap eden biri.
Ahora, trabajo en secreto con mi hermana y el DOE para luchar contra amenazas alienígenas que ponen a la Tierra en peligro y contra otros que quieren causarle daños a mi ciudad.
Şu anda ise ablamla ve DEO ile gizlice çalışarak Dünya'yı tehdit eden uzaylılara ve şehrime zarar verebilecek kişilere karşı mücadele ediyorum.
Ella visitó a una mujer que decía ser una psíquica.
Annem psişik olduğunu iddia eden bir kadını ziyaret etti.
Seis millones de canales y la única cosa que puedo ver es a un imbécil reparando su garaje.
Altı milyon kanal var ve izleyebileceğim tek bok garajını tamir eden bu embesiller.
Si un hombre hace una denuncia contra una de mis primas, no lo olvido.
Kuzenlerimden birini şikayet eden adamı unutmam.
Ustedes son los mejores de una gran fuente de candidatos de diferentes agencias.
Her biriniz geldiğiniz ajansları en iyi temsil eden kişilerden seçildiniz.
Es la cantidad de veteranos de guerra que se suicidan por día.
Her gün intihar eden asker sayısı 22.
Él no fue quien me disparó.
Bana ateş eden kişi o değildi.
Solo necesito que firme un documento dejando a su hija a nuestro cuidado.
Kızınızı bizim bakımımıza verdiğinizi kabul eden belgeleri imzalamanız yeterli.
Yo misma arreglé este sitio.
Parayla ilgisi yok. Yani, burayı adam eden benim.
¿ Alguien ha pedido un buen culo duro?
Seksi bir popo sipariş eden var mıydı?
¿ Un tipo prediciendo su propia muerte?
Kendi ölümünü tahmin eden bir adam?
Tres hombres que son solo uno que viaja en el tiempo.
Üç adam da aslında zamanda yolculuk eden tek bir adam.
¡ Somos detectives viajeros del tiempo y tenemos que impedir un asesinato!
Todd! Zamanda yolculuk eden dedektifleriz ve bir cinayeti engellemeye çalışıyoruz.
Sé que esto puede sonar algo loco, pero, tu amigo, jefe, conocido o detective... ¿ no mencionó tener a nadie... siguiéndote, o algo así, ¿ verdad?
Kulağa çılgınca geliyor biliyorum ama şu arkadaşın ya da patronun ya da tanıdığın ya da dedektif olan adam sizi takip eden ya da öyle bir şeyler yapan birilerinden bahsetmedi, değil mi?
La bala que golpeó al hombre que me tenía prisionera, era militar.
Beni hapis tutan adama isabet eden kurşun askeriyenindi.
Es parte de una investigación abierta.
- Devam eden bir soruşturmanın parçası bu.
Debe de ser por toda esa cosa eléctrica de ahí dentro causando interferencias.
İçeride buna müdahale eden elektriksel bir zımbırtı olsa gerek.
Quién sea que te esté siguiendo puede estar mirando ahora.
Seni takip eden kimse, şimdi de bizi gözetliyor olabilir.
No podemos decir más sin revelar investigaciones en curso, así que esto es solo para esta sala.
Devam eden soruşturma ile ilgili daha fazla bilgi veremeyiz yani bunlar sadece sizlere verilebilecek bilgiler.
Es natural tener un plato que me hace feliz a mí.
Bu yüzden beni mutlu eden bir yemeği yapmak anlamlı oluyor.