Translate.vc / español → turco / Ésos
Ésos traducir turco
97,605 traducción paralela
Sophia, esos son Billy, Mickey y el doctor Josh.
Sophia, bu Billy, Mickey ve Dr. Josh.
Los metíamos en esos sacapuntas de manivela.
Elle çevrilen kalemtıraşlarla açardık onları.
Mike, ¿ qué te hicieron esos tipos?
- Mike bu adamlar sana ne yaptı?
Bueno, me encantaría ayudar, pero aunque quisiera demandar a esos bastardos, no puedo.
Yardım etmek isterdim ama o şerefsizleri dava etmek istesem bile edemem.
Escúcheme, si esto es realmente lo único que le pagaron y de verdad se está muriendo, puedo hacer añicos esos acuerdos de confidencialidad en cinco segundos.
Size ödedikleri gerçekten o kadarsa ve gerçekten de ölüyorsan o gizlilik sözleşmelerini geçersiz kıldırmak beş saniyemizi almaz.
Yo fui responsable de todos los que se enfermaron y soy el que nos consiguió el dinero que iba con esos acuerdos de confidencialidad.
Başta onların hastalanmasına sebep olan da sonrasında sözleşme imzalatıp para almaya ikna eden de bendim.
Esos hombres se están muriendo de enfermedades que su empresa sabía.
Bu insanlar ölüyor ve şirketiniz de biliyor.
Esos hombres firmaron acuerdos de confidencialidad.
Aynı insanlar gizlilik sözleşmesi imzaladılar.
- Y yo tengo una manera de romper cada uno de esos malditos acuerdos.
O sözleşmeleri bir bir geçersiz kıldıracak bir yol buldum.
Lo hice venir para demostrarle que si sigue con esta demanda, esos hombres se quedarán sin nada, al igual que usted.
- Seni buraya çağırdım ki buna devam edersen o adamların ve senin elinizde hiçbir şey bırakmayacağımı gör.
Esos mineros nos necesitan.
O madencilerin bize ihtiyacı var.
Pues está es la situación : tengo a 150 mineros listos y puedo romper esos acuerdos de confidencialidad.
O halde son durum şu : 150 madenci elimde ve sözleşmelerini geçersiz kıldırabilirim.
Pero no puedo hacer la demanda colectiva porque ya renunciaron a esos derechos.
Ama toplu dava açamıyorum çünkü o haklarından vazgeçmişler.
Ahora deja eso, sal de mi oficina y si te vuelvo a ver tocando uno de esos,
Hemen elindekini yerine bırak ve ofisimden dışarı çık. Bir daha eşyalarıma dokunduğunu görürsem dürüp kıçına sokarım.
Estás luchando por esos mineros
O madenciler için doğru olanı yapıyorsun.
Esos son mis pecados... y tengo que vivir con ellos.
Evet, günahlarım bunlar. Ve bunlarla yaşamak zorundayım.
Llegamos a conseguir esos rehenes salir vivo de allí, capitán.
Rehineleri oradan sağ çıkarmak istiyorsun, Komiser
Y si se olvida, ¿ qué ocurre con esos rehenes?
Ya ıskalarsan, rehinelere ne olur?
Nos encontramos con la escuela con esos colores,
Bu renklerle okulunu bulabiliriz.
Ya no hay duda de por qué usó esos métodos de intriga y misterio.
Bütün o gizlilik olaylarına şaşmamalı.
¿ Escucháis esos motores?
Motorları duyuyor musunuz?
Creía que Talbot y tú encerrasteis a esos tíos.
Talbot ile beraber o herifleri alt ettiğinizi sanıyordum.
Pero tu exterior, esos brazos...
Ama bu vücudun var ya, bu kollar gerçek gibi görünmüyorlar bile.
Nuestra gente está entrenada para proteger esos recursos.
- Adamlarımız o varlıkları korumak için eğitildi.
Eso dice. ¿ El gobierno ha recuperado esos fondos?
Öyle diyorsunuz. Amerikan Hükümeti o fonları geri aldı mı peki?
Ni siquiera sabemos cómo son esos explosivos.
Bu patlayıcıların neye benzediğini bile bilmiyoruz. Anlaşıldı.
No convirtió a Nadeer en uno de esos monstruos.
Terrigen. Nadeer'ı o canavarlardan birine dönüştürmedi.
Dejemos a esos animales destruirse entre sí.
Bırakalım da o hayvanlar birbirlerini yok etsin.
Yo no maté a esos hombres.
Bu adamları ben öldürmedim.
Para poder reducir su dolor, corregir un remordimiento para cada uno de ellos, tuve que reiniciar la simulación del Framework - para esos momentos en el tiempo.
Sırasıyla herbirinin acısını azaltmak ve pişmanlıklarını düzeltmek için simülasyonu o anlardan başlatmak zorunda kaldım.
¿ Os vais a conectar a esos avatares?
- Kendinizi bu avatarlara mı bağlayacaksınız?
No nos metemos con esos tipos.
Onlarla alay edemeyiz.
Y creedme, derrotaremos a esos terroristas... y haremos a nuestra sociedad grande de nuevo.
Ve inanın bana, bu teröristleri alt edecek ve topluluğumuzu yeniden mükemmelleştireceğiz.
¿ Sabías que esos libros de Hydra nos mienten?
Hydra kitaplarının bize yalan söylediğini biliyor muydun?
Esos planos son importantes.
O planlar önemli.
Corred hacia la verja pasados esos edificios.
Binaların arkasındaki çitlerin oraya koşun.
Les pedimos a ustedes, el público, hacer su deber cívico... y ayudar a llevar a esos asesinos a la justicia.
Siz halkımızdan vatani görevinizi yapmanızı ve bu katilleri adalete teslim etmenizi istiyoruz.
Hay unos walkie-talkies estropeados en esos catres de ahí.
Şurada birkaç bozuk telsiz var.
Acabaré con esos traidores... para bien.
Ben hainlerin icabına bakarım.
Esos dos son inseparables.
O ikisi etle tırnak gibiler.
¿ Cómo coño nos han encontrado esos tíos?
Bu herifler bizi nasıl buldu?
Ahora que esos dos están fuera tenemos energía, ¿ no?
Bu ikisi çıktığına göre gücümüz vardır değil mi?
Escucha, Phil, no voy a levantarme sobre mis patas traseras y a pedir leche cortada, pero tú y una de tus manos derechas tenéis que estar ahí para eliminar esos miedos antes de que cierren SHIELD de una vez por todas.
Dinle Phil, kalkıp bunun için yalvaracak değilim. Ama sen ya da sağ kollarından birinin gelip o ajanların S.H.I.E.L.D.'i tamamen yok etmesine engel olması gerek.
Era una doble, un SDV... lo mismo que esos rusos de antes.
Bir kopyaydı. Sahte Yaşam Modeli. Buradaki Ruslar da öyle.
Esos hijos de puta, se salieron con la suya.
O piç kuruları paçayı kurtardı maalesef.
No quiero que esos bandidos vayan por ahí más que tú.
Bu haydutların buralarda cirit atmasını ben de istemiyorum.
No. Esos días de han terminado.
O günler geride kaldı.
- Podríamos ir a esos.
- Oralara bakabiliriz.
- Esos hijos de puta de la Tierra del Sol Naciente llegaron con su alta tecnología, su gran volumen y sus fracciones.
- Kim? - Yükselen orospu çocuklarının ülkesi. Yüksek teknoloji kullanıyor, çok para veriyor, parça alıyorlar.
Esos huevos que has traído hoy son frescos y buenos.
Bugün aldýđýn yumurtalar taze ve iyiydiler.
- ¿ Sabes quiénes son esos?
Bu adamların kim olduğunu biliyor musun?