Translate.vc / español → turco / Ítem
Ítem traducir turco
143 traducción paralela
Un ítem devengado pagadero al accionista principal debería cobrarse en... dos meses y medio después de cerrar el año para obtener la deducción.
Vergilerini yıl sonunda kar-zarar hesabı yapıldıktan sonra 2,5 aylık süre içinde ödemen gerekiyor.
En ese caso, el pequeño ítem que necesitas está disponible.
Bu durumda, istediğin küçük şey hazır.
No solo perdiste un ítem si no, además te llega mierda de allá arriba
Kaybetmekle kalmazsınız, bir araba laf işitirsiniz.
Es un ítem muy cotizado.
Çok para eden bir şey gibi.
Tengo ese ítem que andaba buscando.
Aradığınız şey bende.
Un ítem en particular llamó mi atención.
Oradaki bir ürün özellikle gözüme çarptı.
Agente especial Dana Scully, reporte de campo, ítem 74.
Özel Ajan Dana Scully, Saha Raporu Giriş Numarası 74.
El ítem número 7P108 de su catálogo.
Katalogunuzdaki 7P-108 numaralı ürün.
Un ítem escondido en el presupuesto de investigación y desarrollo aeroespacial.
Uzay ArGe bütçesinde gizli tek satırlık bir başlık.
Sin mencionar este pequeño ítem aquí.
Şu küçük şeyden bahsetmeye bile gerek yok.
Tenemos un ítem que queremos empacar nosotros mismos y, tú sabes...
Postalamak istediğimiz bir paket var, kendimiz postalayacağız... - Paket.
Compró gaseosa, por 75 centavos, snacks y un ítem para la casa por $ 9.99. ¿ Un ítem para la casa?
75 sente içecek, 75 sente yiyecek ve 9,99'a ev eşyası almış.
Movámonos al siguiente ítem y reenfócate.
Sıradaki maddeye geçelim, hedef değiştirelim.
Documenté la distancia de cada ítem hasta el lugar de la violación. Esperando que nos ayude a determinar que es lo que está y no está conectado con el crimen.
Suçla bağlantılı olan ya da olmayanları belirlemede yardımcı olmasını umarak esas tecavüzün olduğu yerden tüm maddelerin mesafesini belgeledim.
Otro ítem en la lista de cosas a reconsiderar.
"Kafa patlatıcı şeyler" Listemize bir ek daha.
Muy bien colegas, el siguiente ítem es esta hermosa lámpara del siglo 19.
Evet millet, Şimdiki parça 19. YY'dan kalma güzel bir lamba.
Hay un ítem de un piloto que saltó en Corea del Norte.
Kuzey Kore üstünde pilotun paraşütle atladığına dair bir not düşülmüş.
Él es el ítem más ardiente que tenemos esta noche, Señoritas!
Hanımlar, bu gece elimizdeki en ateşli parça!
Sagitario propone que el primer ítem en la agenda del Consejo... debería ser la nominación de un Vicepresidente.
Sagittaron, Çogunlugun gündemindeki ilk maddenin, baskan yardimciligi için adayliklar olmasini öneriyor.
¿ Cual es el siguiente ítem en subasta, por favor?
Tahmin yapılacak yeni nesne nedir?
Usted mencionó un ítem en su e-mail.
Mesajında bir parçadan söz ediyorsun.
Se necesita ahora negociar por cada ítem.
Her parça için pazarlık yapmamız gerekecek.
Hay un sólo ítem en la agenda de este comité :
Bu kurulun gündeminde tek bir madde var :
No comprendo el ítem H403.
H403 kodlu ürünü anlayamadım.
- Yo no comprendo el propósito del ítem A221.
- A221'in amacını anlamadım.
"Western", ítem D334.
Ürün no D334.
" En la siguiente página, dividí los ítem importantes que no deben compartirse.
Bir sonraki sayfada, paylaşılabilecek tüm önemli şeyleri tek tek tahsis ettim.
Nunca pareció que tuviera mucha suerte en ese ítem.
Şimdiye kadar bu konularda hiç şansım olmamıştır.
Voy a necesitar el ítem numero dos.
Parça numarası ikiye ihtiyacım olacak.
Creo que es un ítem más en la serie de las "Grandes Cosas Hitchcockeanas" Como las estatuas del Monte Rushmore o como Moby Dick
Hitchcockvari büyük şeyler mesela Trashmore Statues Dağı ya da başka bir örnek verecek olursam Mody Dick tarzı bir şey.
Nuestro próximo ítem es la personalidad de la radio que os hizo venir a todos el convenientemente llamado Patrick Bachelor ( soltero )
Sırada sizleri buraya getiren radyo çalışanı İsmine de uygun Patrick Bachelor.
Hasta que no hiciera bien el ítem de mi lista el Karma no iba a permitirme ser invisible y la atención médica de la prisión era horrible.
Listemdeki en son maddeyi de halledene kadar, Karma görünmez olmama izin vermeyecekti ve hastane reviri felaketti.
Te arruinaste un ítem de mi lista.
Listemdeki maddeyi karıştırdın.
No, tú arruinaste un ítem de tu lista.
Hayır. O maddeyi asıl sen kendin karıştırdın.
Nos íbamos a ocupar del ítem más reciente en mi lista "Hacer que deportaran a Catalina".
Listemdeki en önemli maddeyi halledecektik : "Catalina'nın Amerika'dan atılması."
Empezamos con una foto de la prisión, y de ahí pasamos a un ítem de tu lista.
Önce karşıdan bir çekim alırız, sonra da listedeki kalemlerden birisine geçeriz.
Bien, Earl, ¿ por qué no nos cuentas cómo eliges un ítem de tu lista?
Tamam, Earl, neden bizim için listeden bir madde seçmiyorsun?
Ítem 1.
Madde 1 :
Debajo de un ítem importante, escriben otros ítems con letras adelante.
Önemli maddelerin altına, alt maddeler yazarlar.
Bien, ítem dos.
Tamam, madde iki,
Pero es el ítem uno.
Yalnız, o madde birdi.
¿ Quieres que vuelva al ítem uno?
"röportaj karışıklığı." Madde bire geri dönmemi mi istiyorsun?
- Sí, vuelve al ítem uno.
- Evet, madde bire geri dön.
El ítem vale 2 millones.
Broş 2 milyon dolar değerinde.
Los pasantes guardan registros detallados de cada ítem autenticado.
Stajyerler, belgelediği her eşyanın ayrıntılı bir kaydını tutar.
Que el original de Ultraworld No 1 será un ítem dentro de la subasta.
O teklifçilerin bilmediği bir şeyi Ultraworld Number One'ın gerçek kopyasının da teklife sunulacağını biliyor.
Ítem uno : Ultraworld numero uno.
1. parça, Ultraworld Number One.
Vamos con el ítem número dos.
2 numaralı parçaya geçiyoruz. 650.
... vamos con el ítem número cinco.
5 numaralı parça. 5 numaralı parçayı satıyoruz.
No robas el ítem.
Sarsıntı geçirmişmiş. - Eski bir numaradır.
- Ítem 2.
- Madde İki.