Translate.vc / francés → turco / Ally
Ally traducir turco
1,835 traducción paralela
Vous avez traité Ally de tête d'affiche des prudes.
Benim görüşüm şöyle. Sen de Ally'e, "erdemliliğin poster çocuğu" dedin.
Ally vous a insultée... car, secrètement, elle vous jalouse.
Ally, muhtemelen derinlerinde olmaya özendiği bir kadını incitti.
D'abord, Ally l'engage et après, tu l'invites ici.
Ally'nin onu tutması yeterince berbattı. Siz de onu buraya getirdiniz...
Un gosse a embêté Ally dans le bus.
Ally'nin servisinde bir çocuk onunla alay ediyormuş.
- Quelqu'un embête Ally?
Biri Ally ile dalga mı geçiyormuş?
Quelle mauvaise chose rime avec Ally? Pally? Crally?
Ally ile ne kâfiye yapar?
Un gosse embête Ally à l'école.
Bir çocuk Ally ile alay ediyormuş.
- Oh la la. Au moins Ally ne rime avec rien qui soit en rapport avec les toilettes.
Neyse ki Ally'nin adı tuvaletle ilgili bir şeyle kâfiyeli değil.
Ally est une fille, Nancy.
Ally kız, Nancy.
C'est quoi cette histoire, quelqu'un embête Ally?
- Deb, nedir bu Ally meselesi?
On sait ce que c'est, on a subi ça.
Evet. Bunun Ally için ne büyük dert olduğunu biz biliriz, çünkü bizim de başımıza geldi.
Dis, Maman, tu as entendu, Ally se fait embêter.
- Duydun mu? Ally ile alay ediyorlar.
Attends. Ally se débrouillera.
Bakın, Ally üstesinden gelir.
- Hé, Ally, tu attends le bus? - Oui.
- Merhaba Ally, servis mi bekliyorsun?
Amuse-toi bien.
Hoşça kal Ally.
Bonjour, je suis le papa d'Ally, Ray.
Merhaba. Ben Ally'nin babasıyım. Ray.
J'ai entendu parler d'un petit problème entre Ally et un autre enfant.
Ally ile başka bir çocuk arasında bir sorun yaşandığını duydum.
- Ally harcèle Nicolette Feeney.
Ne? Ally, Judy Feeney ile uğraşıp duruyor.
Ally Barone?
Benimki mi?
Oui.
Ally Barone mu? - Evet.
Nicolette Feeney a de grosses lunettes et votre petite Ally la traite de chouette. Bon, eh bien...
Judy Feeney kalın camlı gözlük takar, Ally onu baykuşa benzetiyor.
J'ai pris le bus avec Ally.
- Ally'nin servisiyle okula gittim.
C'est Ally qui embête les autres. - Quoi?
Zorba olan Ally'ymiş.
Enfin, elle m'a dit qu'Ally harcèle une petite fille qui a des lunettes et la traite de chouette.
Ally'nin büyük gözlüklü kızla alay ettiğini söyledi.
Tu fais entrer Ally dans l'affaire familiale.
Bak, Ally'yi aile işine sokuyorsun.
Ally?
Ally?
C'est Ally qui embête les gosses dans le bus.
- Serviste çocukları ezen Ally'ymiş.
" Ally, c'est la meilleure!
- Ally. Bum ba ey!
Ally, c'est la meilleure! "
Ally. Bum ba ey! - Of.
Marie! Ally, Dottie m'a dit que tu te moques de Nicolette Feeney.
Ally, Dotty bana dedi ki, Judy Feeney ile alay ediyormuşsun.
Oui, ils disaient : "Ally est un bébé et son papa est taré".
Seninle dalga mı geçtiler? Evet, sürekli "Bebek Ally, gardiyanı babası" deyip durdular.
Je sais que je t'ai dit de te défendre...
Ally, sana kendini savunmanı söylediğimi biliyorum.
Tu comprends ce que j'essaie de dire, Ally?
Ne demek istediğimi anlıyor musun Ally?
OK, j'vais sortir Ally du bain.
Ally'yi banyodan çıkaracağım.
- Non, Ally, M. Parker a raison.
Yo, yo. Ally, Bay Parker haklı.
- Tyler, rends-moi les cartes d'Ally.
- Tyler, Ally'nin kartlarını geri ver.
- Laisse, Ally, papa s'en occupe.
Tamam Ally, bunu babana bırak. Hadi. Teşekkürler.
Ally vient de me dire que tu as annulé son échange de "Hackidu" avec le fils de Bill Parker.
Ally, Bill Parker'ın oğluyla yaptığı Hakidu takasını bozduğunu söyledi.
Mes cartes, tu les as abimées. J'ai sauvé les cartes d'Ally.
Çünkü sen benim kartlarımı mahvettin, ben Ally'ninkileri kurtardım.
Tu vois, Ray, Ally savait ce qu'elle faisait.
Sen ne biliyorsun Ray? Ally ne yaptığının farkındaydı.
Merci, c'est vraiment gentil de ta part, Barone.
Teşekkürler, çok naziksin Barone. Ama bu Ally'ye haksızlık olur, değil mi?
Tu sais, ce qui serait peut-être le plus juste pour équilibrer l'échange, c'est qu'Ally donne à ton fils quelques cartes seulement pour ce Scrabby-machin, je ne sais plus comment ça s'appelle.
biliyor musun? Takası dengelemek. Ally oğluna o Skramili şey için bir kaç kart verebilir.
Alors si je te donnais quelques dollars pour que tu achètes quelques cartes à ton fils, je pourrais dire à Ally que ma mère lui a donné la carte, et la vieille serait heureuse.
Onun için sana birkaç dolar ve oğlun için birkaç kart vereyim de Ally'ye o kartı annemin ona verdiğini söyleyeyim, yaşlı kadını mutlu etmiş oluruz. Onu satın almak mı istiyorsun?
J'ai essayé mais je n'ai pas pu récupérer la carte, Ally.
Kartı geri alamadım tatlım. Denedim.
Il faut l'applaudir, la petite Ally.
Onu küçük Ally'ye vermelisin.
- Ray, tu... - Non, je suis désolé qu'Ally soit fâchée. Je vais lui parler.
Ally'nin üzülmesi beni de üzdü ama onunla konuşurum, tamam mı?
- Attends, Ally.
- Dur Ally.
Alors, au revoir, Ally.
Tamam.
Ma fille?
- Ally mi?
Vous êtes sûre que c'est Ally qui crée des problèmes?
Sorunu Ally'nin yarattığından emin misiniz?
Mais ce ne serait pas juste pour Ally.
Evet, haklısın.