Translate.vc / francés → turco / An
An traducir turco
115,211 traducción paralela
- Que fait un Azgeda ici? - Tu le rends plus compliqué.
... ve şu an, işleri daha da zorlaştırıyorsun.
Elle va bientôt revenir. - C'est quoi ça?
Her an dönebilir.
Rien n'est plus important qu'elle.
Şu an ondan önemli bir şey yok.
À présent, on peut continuer de se quereller et mourir, ou on peut travailler ensemble et donner à tout le monde une chance de survie, à vous de choisir.
Şu an, birbirimizle kavga edip ölmeyi bekleyebiliriz, ya da birlikte çalışarak herkese yaşamak için bir şans verebiliriz, tercih sizin.
J'ai une vue dégagée sur le roi.
Şu an kralı vurabilecek görüşüm var.
Tu dois arrêter tout de suite.
Şu an geri çekilmen lazım.
Tu seras une idiote morte si tu quittes cet endroit sans moi.
bensiz bu ölüm tuzağından adım atarsan anında ölürsün.
Tu es prisonnier. Tu dis seulement ce qu'ils veulent te faire dire.
Sen şu an mahkumsun ve, onlar ne derse onu söylemek zorundasın.
La mauvaise nouvelle, tous les souvenirs perdus lorsque tu as pris le remède t'ont transformé d'un zombie en humain? Aucun d'entre eux n'a été restauré par le sérum que tu as pris hier.
Kötü haber ise zombiden insan formuna döndüğün tedaviyle kaybettiğin anılar var ya dün aldığın serum hiçbirini yenilemedi.
Peut-être que tu trouveras beaucoup de bon souvenirs dedans.
Belki orada iyi anılar da bulursun.
Tu obtiens ce que tu espérais, et je retrouverai tous mes souvenirs qui m'ont conduit a devenir un tueur dealer de cerveaux.
Sen umduğun şeyi alacaksın ben ise insanarı öldüren bir beyin satıcısı olduğum anıları.
Après quelques jours, les souvenirs de ta vie et de tes proches, commenceront à s'effacer.
Birkaç gün sonra anıların ve sevdiklerin, hepsi solmaya başlayacak.
Elle est occupée.
- Şu an meşgul.'i
J'ai gagné 100 millions en un an.
Geçen yıl yüz milyon kazandım.
J'attends ce moment depuis des années.
Yıllardır bu anı bekliyordum.
C'est un moment important.
Bu çok önemli bir an.
Zillion bucks dit que la bête peut revenir d'une minute à l'autre, donc, quel est le plan?
Zillion dolar diyor Canavar her an gelir Peki planın nedir?
Tu ne peux pas me piéger ici et t'attendre à ce que j'affronte tout ce bordel émotionnel quand tout ce que je peux gérer maintenant... tout ce que je peux gérer maintenant c'est une putain de glace, d'accord?
Beni burada tuzağa düşüremezsiniz ve beni bekleyemezsiniz Tüm bunlarla başetmek Ağır duygusal bok Şu an halledebileceğim tek şey...
Tu veux toujours te battre?
Sadece şu anımdaydım.
Vous aviez l'air familier.
Bir an tanıdık geldin, o kadar.
L'unique question qui se pose... Maire de New York ou Gouverneur?
Şu an kalan tek soru hangi konakta kalacağın?
Tu l'as, ton avenir est assuré.
Yere indiğin an zenginsin.
Ou est-ce privé? Ça l'est.
- Yoksa özel bir an mı?
Oui. Parce qu'une fois dit, on réalise que c'est la seule option.
Öyle çünkü bir kez söylediğin an başka seçeneğin olmadığını fark edeceksin.
Je suis heureuse que tu aies découvert une autre de tes facettes. Mais pour l'instant, je ne peux vivre qu'au présent.
Kendinin farklı yönlerini keşfettiğin için mutlu olsam da şu anda sadece anı yaşamayı kaldırabilecek durumdayım.
La lumière du jour est un peu trop vive pour moi.
Günün aydınlığı şu an benim için fazla parlak.
Je suis dans ce rôle, ici.
Buna hizmeten şu an buradayım.
Elle est à Cardozo.
Cardoza'da şu an.
En essayant de lui sauver la vie, j'ai frappé le mercenaire avec.
Buna dokundum ve, vurduğum an bu sabaha geri döndüm.
Plus tôt, j'ai pu débloquer un de tes souvenirs stockés. Qu'as-tu vu?
Geçenlerde depolanmış anılarından birinin kaydını açmayı başardım, ne gördün?
Ils sont dispersés et enfouis, mais tes souvenirs sont toujours là.
Dağılmış ve üzerleri örtülmüş durumda ama anıların halen oradalar.
Je suis un modèle diplomatique niveau 2 de la gamme Talus, désormais interrompue.
- Olabilir şu an çalışmayan Talus hattının ikinci seviye diplomasi modeliyim.
Donne-moi un autre aperçu.
Bir anımı daha göster.
J'ai toujours des ennemis à la cour, mais ils ont perdu leur prétention au trône. Ils sont désorganisés et sans but. Les dénicher n'est qu'une question de temps.
Mecliste halen düşmanlarım var ama taht iddialarını kaybettiler dağınık ve amaçsızlar köklerini kazımam an meselesi.
Maintenant et à jamais, seul compte l'empereur Ishida Ryo.
Şu an ve sonsuza kadar tek İmparator Ryo Ishida.
En revanche, si nous rejoignons Ferrous Corp, quand les autres corporations auront été vaincues, nous savons que le temps nous est compté avant qu'ils s'en prennent à nous.
Öte yandan, Ferrous Corp tarafında olursak diğer şirketler yenildikten sonra peşimizden gelmelerinin an meselesi olduğunu biliyoruz...
C'est secondaire pour le moment.
Şu an için konumuz bu değil.
Je sais ça semble dingue, mais je le regarde fixement là en ce moment.
Kulağa çılgınca geldiğini biliyorum ama şu an ona bakıyorum.
C'est un de mes souvenirs.
Bu benim anılarımdan biri.
Quand on est arrivé, elle faisait 3km de diamètre. Maintenant elle fait en moins de 2,5.
Buraya ilk geldiğimizde çapı üç km'den genişti şu an ise iki buçuktan az.
Mais je pense qu'on a dépassé ça pour le moment. Si nous voulons sortir d'ici vivants, nous devons travailler ensemble.
- Evet sanırım şu an bunları geçtik eğer buradan sağ kurtulmak istiyorsak beraber çalışmalıyız.
Elle n'est pas disponible.
Şu an müsait değil.
J'étais dans un de mes souvenirs. Bien que ce fût davantage un rêve.
Anılarımdan birini yaşıyordum daha çok bir rüya gibiydi.
Pour le moment, c'est tout ce qu'on peut faire.
Şu an tek yapabileceğimiz bu.
Les souvenirs sont effectivement remplacés dans sa conscience.
Anıları, bilinçli zihninin yerine geçer.
Et ses nouveaux souvenirs?
Yeni anılarına ne olacak?
Ceux qu'elle a eu depuis que nous sommes sortis de la stase?
...... dondurucudan çıktıktan sonraki anıları.
Mais aucun d'eux ne peut saisir ce que tu dois faire maintenant pour sauver la maison des Ishida.
Ama hiçbiri, Ishida Sarayını korumak için şu an yapmak zorunda olduğunuz şeyleri kavrayamaz.
J'ai cru y être une seconde.
Bir an kendimi orada hissettim.
Si c'est le même, alors dans 600 ans, il est censé finir sur la station, où je l'ai trouvé.
Eğer günümüzden 600 yıl önceki aynı disk ise, şu an alırsak gelecekte bulunduğu yerde asla olmayabilir.
Je m'endors par moments.
Bir an uyuya kaldım.