Translate.vc / francés → turco / Atm
Atm traducir turco
6,348 traducción paralela
J'ai posté le dernier épisode. de Fun With Flags il y a quelques heures, Et personne ne s'y interresse assez pour commenter.
Saatler önce Bayraklar İle Eğlence'nin son bölümünü atmıştım ve tek bir kişi bile yorum yapacak kadar umursamadı.
On dirait que votre mère a pris un grand costaud dans sont lit, pendant que votre père ne regardait pas.
Görünüşe göre annen, babanın bakmadığı bir anda yatağa iri ve kaslı bir adam atmış.
Quelqu'un me l'a volé, en a pris deux bouchées, puis l'a jeté dans la poubelle.
Biri onu çalıp, iki ısırık alıp çöpe atmış.
- C'est la date d'aujourd'hui.
- Ama bugünün tarihini atmış.
- Non. Gabby, viens de démarrer l'affrontement.
- Jenna, Gabby sadece eldivenini atmış. *
Caleb l'a probablement mise dans mon sac.
Caleb çantama atmıştır. Hiç başlama.
Car, tu sais, c'est un peu débile de faire une fête de fiançailles quand tu n'es plus fiancée.
Nişanı atmışken nişan partisi yapmak biraz aptalca geliyor.
Tellement fort. Ensuite elle a crié.
O kadar gürültülüymüş ki sonunda çığlık atmış.
Reculez d'un sous-pas, les filles.
Neden birkaç adım geri atmıyorsunuz bayanlar?
Oui, c'est ce que j'essayais de te dire, j'ai peut-être frappé Carlito, et grillé ma couverture.
Ne kadar lazım, bir hafta mı? Ben de daha önce bunu söylemeyi planlıyordum... Carlito'nun yüzüne yumruk atmış olabilirim ve kamuflem de patlamış olabilir.
Écoute, j'ai que 80.
Bak, yanımda sadece 80 var. Ama bir ATM'ye uğrayabilirim.
Public, Jennie fait plus de 2,40 mètres de hauteur et pèse 4,5 tonnes.
Millet, Jennie biraz boy atmış gibi ve kilosu da 10.000 oldu.
En vous révélant son nom et ses indiscrétions je risque de ruiner sa carrière et sa réputation.
Patavatsızlıklarının yanı sıra ismini de size açıklayarak hem kariyerini hem de itibarını riske atmış olurum.
L'assistant du Secrétaire au Commerce a envoyé à Buckley un email demandant des infos sur une opération bancaire de la CIA à El Paso.
Ticaretten Sorumlu Sekreter Yardımcısı, CIA'in El Paso'daki bir banka operasyonuyla ilgili Buckley'ye bir e-posta atmış.
Il semblerait que Rich utilisait sa grand-mère comme un DAB.
Rich büyük annesini ATM olarak kullanıyormuş.
Donc ils ont jeté les corps dans les bois.
Cesetleri çıkarmışlar, ormana atmışlar.
Je me souviens qu'une fois, il a frappé ce méchant coup de puce.
Bir keresini hatırlıyorum da çok kötü çip atış atmıştı.
Il a fait des menaces par e-mail, écrit des sms, voulait de l'attention, mais il n'y a jamais eu de violence, pas de probleme psychiatrique pas d'autres soucis juridiques
Yani ona tehdit dolu e-mailler, mesajlar atmış, ilgisini çekmek istemiş, ama hiç suç geçmişi yok, akıI sağIığı problemi yok, ve de başka hiçbir yasal anlaşmazlığı yok.
Quelqu'un l'a probablement jeté en espérant qu'il disparaisse.
- Birisi batıp kaybolsun diye atmış olmalı.
Un homme a risqué sa vie pour sauver la sienne.
Bir adam onu kurtarmak için hayatını tehlikeye atmış.
Tu as mis leur vie en danger.
çocukların hayatını tehlikeye atmışın, Zac.
Le client est du même avis. Il a envoyé des mails de menace à notre rabatteur.
- Müşterisi de öyle düşünmüş ve ekürimize tehdit mailleri atmış.
L'un des deux aura trahi l'autre.
- Eminim birisi birisine kazık atmıştır.
D'après ce que nous savons, le père a mis la mère dans les canalisations.
- Baba anneyi rögardan atmış da olabilir.
J'ai dû tout mettre à la machine.
Çamaşır makinesine atmış olabilirim.
Quelqu'un a laissé du tabac à mâcher en forme de petite balle.
Biri çiğnenmiş tütününü top yapıp atmış.
Redmond aussi, m'a fait ce même regard vide quand je lui ai demandé.
O da böyleydi. Redmond da aynı.. ... boş bakışı atmıştı, ona bunu sorduğumda.
J'ai vérifié son pouls : rien.
Nabzını kontrol ettim ama atmıyordu.
Vous avez un distributeur?
- ATM'niz var mı?
Qu'est-ce que vous croyez que c'est?
Bunun ne olduğunu düşünüyorsun, ATM mi?
Je lui ai dit que c'est Walsh qui devait être décorée. Tu as très bien agi.
ben ona walsh'ın hakkettiğini söyledim buzları eritmek için adım atmışsın, Janko.
On le joue à pile ou face?
bak ne diyecem. neden yazı tura atmıyoruz?
Tout ce qu'il a fait, c'est incendier un camion poubelle.
Yani, altü üstü çöp kamyonuna molotof kokteyli atmış.
Tu as jeté le téléphone de Lincoln.
Lincoln'ın telefonunu atmışsın.
Ça mettrait plus de vies en danger.
Öyle yaparsak daha çok kişiyi tehlikeye atmış oluruz.
Elle a jeté son téléphone.
Telefonunu atmış.
Je veux que vous sachiez que votre éclat ce matin pourrait avoir sérieusement compromis quatre ans de diplomatie minutieuse.
Bilmeni isterim ki bu sabahki patlaman 4 yıllık diplomasiyi tehkileye atmış olabilirdi.
Ça ressemble plus à quelqu'un qui a improvisé et qui ne tenait pas tellement à Toby et Keisha.
Birinin aniden tepesi atmış ve Toby ile Keisha'ya patlamış gibi.
On fête la fin de tes béquilles!
Koltuk değneklerini atmışsın.
J'ai rien.
- Atmıyor.
Le Maribel del Mar. Ancré dans le port de Casablanca.
Maribel del Mar. Kazablanka Limanı'na demir atmış.
Peut-être qu'il est dans une des boutiques, ou il a balancé le téléphone dans la poubelle.
Belki mağazalardan birindedir ya da telefonu atmıştır.
Hé, le gars du café m'a envoyé un texto.
Millet, kahve dükkanındaki çocuk mesaj atmış.
Mais un certain Banks Van Hess a écrit à Abel. - Souvent.
Ama Banks Van Hess diye bir adam Abel'a çok sayıda mesaj atmış.
Meelo a jeté toute la nourriture!
Meelo tüm yemeğimizi fırlatıp atmış.
Ce serait risqué pour toi.
Seni riske atmış olurum.
C'est bien le travail de quelqu'un de très énervé.
Kesinlikle tepesi atmış birinin işine benziyor.
C'est Hani.
Hani mesaj atmış.
Mais ta mère, elle... elle est restée en travers du chemin de ces monstres pour te protéger.
Ama annen seni korumak için kendini o yaratıkların önüne atmış.
et tu m'as tweeté.
- Bana da tweet atmıştın.
Tu nous as tous mis en danger également.
Neden tehlikeye atmışım?