Translate.vc / francés → turco / Atmosphère
Atmosphère traducir turco
2,221 traducción paralela
Mais Mars est plus petit que Terre. Progressivement, sa gravité faible a laisser son atmosphère fuir dans l'éspace.
Ama Mars Dünya'dan daha küçük olduğu için zayıf yerçekimi, atmosferinin büyük kısmını tutamadı ve zamanla uzaya sızdırdı.
parce que la Terre a consommée une partie de sa jumelle, notre planète avait assez de gravité pour retenir son atmosphère.
Dünya ikizinin bir parçasını yuttuğu için gezegenimizin, atmosferini zapt edebilecek kadar yerçekimi vardı.
Et c'est cette atmosphère unique qui fait que la Terre est si spéciale.
Dünya'yı bu kadar özel yapan şeylerden biri de bu eşsiz atmosferdir.
Mais l'atmosphère nous fournie quelque chose d'autre si vital pour la vie sur Terre... La protection.
Ancak atmosfer bize Dünya'daki yaşam için çok önemli bir şey daha sunuyor koruma.
Je suis en Arizona, vers un endroit qui montre En quoi es-ce si important pour une planète d'avoir une atmosphère qui la protége.
Arizona'dayım, ve gezegenler için onları koruyacak bir atmosfere sahip olmanın neden bu kadar önemli olduğunu gösterecek bir yere gidiyorum.
parce que en partie l'érosion efface continuellement les preuves d'impacts passés, c'est aussi a cause du role protecteur de l'atmosphère.
Kısmen bunun sebebi, erozyonun....... devamlı olarak geçmiş çarpışmaların izlerini silmesi ama aynı zamanda atmosferin koruyucu rolüdür.
un objet de cette dimension a pu faire partie d'un objet la dimension d'une machine à laver ou une petite voiture au sommet de l'atmosphère.
Bu boyutta bir şey, muhtemelen çamaşır makinesi veya küçük bir araba ebadında bir cismin parçasıdır.
Comme il entre dans l'atmosphère à haute vitesse, la surface fond et se disloque doucement et la nouvelle surface fondue et disloquée, se réduit comme si on la pliait avec une lame.
Dışarıdan atmosfere yüksek hızla giriş yaptığı anda yüzey eriyip soyuluyor ve yeni yüzey ortaya çıkınca o da eriyip soyuluyor. Sonunda küçülüp bu boyuta ulaşana kadar böyle devam ediyor.
Quand les météores heurtent l'atmosphère, ils compriment l'air a l'avant ce qui génère de la chaleur intense.
Meteorlar atmosfere temas ettiğinde önlerindeki havayı sıkıştırırlar. Bu, yoğun sıcaklığa yol açar.
La Où les continents entrent en collision, ils créent des éruptions volcaniques massives Ce qui libère du dioxyde de carbone dans l'atmosphère.
Kıtaların çarpıştığı yerlerde, dev volkanik patlamalara yol açarak atmosfere karbondioksit salar.
cela a assuré a la planète le maintien de son atmosphère protectrice. Et donné un bouclier magnétique à la Terre contre les vents solaires dangereux. Et aussi la lune, qui assure la stabilité climatique.
Gezegenin koruyucu atmosferini tutabilmesini garantiledi Dünya'ya tehlikeli güneş rüzgârlarına karşı manyetik bir kalkan verdi ve bize iklimsel dengeyi sağlayan Ay'ı miras bıraktı.
Les feux ont balayé la planète, en étouffant l'atmosphère avec la suie et la poussière.
Atmosferi ise ve toza boğan yangınlar, gezegeni sildi süpürdü.
En brûlant des combustibles fossiles comme du charbon et du gaz, nous avons même changés la composition de l'atmosphère,
Kömür ve gaz gibi fosil yakıtlar kullanarak atmosferin bileşimini değiştirdik.
Les arbres comme ça sont cruciaux pour la vie a travers la planète, et c'est parce que les jungles jouent un rôle critique dans l'épongement du dioxyde de carbone de l'atmosphère.
Gezegenin her yerindeki ağaçlar yaşam için çok önemlidir. Çünkü ormanlar, atmosferden karbondioksit emmede önemli rol oynar.
En grandissants, les arbres absorbent des quantités énormes de dioxyde de carbone de l'atmosphère à travers leurs feuilles.
Ağaçlar büyüdükçe, yaprakları vasıtasıyla atmosferden yüksek miktarda karbondioksit emerler.
Ce qui est remarquable, c'est que même si les taux de dioxyde de carbone augmentent dans l'atmosphère, les arbres répondent en grandissant plus vite, et ainsi absorber plus de dioxyde de carbone.
Asıl olağanüstü olan şu ki atmosferdeki karbondioksit seviyesi arttıkça ağaçlar daha hızlı büyüyüp daha yüksek miktarda karbondioksit emmeye başlar.
En fait, depuis que les humains pompent des gaz a effets de serre dans l'atmosphère, les jungles du monde ont absorbé autour de 25 % de tout le dioxyde de carbone que nous avons produit aidant a réduire les effets de réchauffement de la planète.
Sahiden de, insanoğlu atmosfere sera gazı pompalamaya başladığı günden beri gezegendeki ormanlar, ürettiğimiz tüm karbondioksidin yaklaşık % 25'ini tüketerek küresel ısınmanın etkilerini azaltmaya yardımcı oldu.
Ainsi nous ne faisons pas qu'augmenter les niveaux de gaz a effets de serre dans l'atmosphère, nous réduisons aussi la capacité de la planète a traiter le problème.
Yani, sadece atmosferdeki sera gazı seviyesini yükseltmekle kalmıyor gezegenin sorunla başa çıkma kabiliyetini de azaltıyoruz.
Et en Sibérie, J'ai vu comment la montée des températures, Fait fondre le permafrost libérant encore plus de gaz a effets de serre dans l'atmosphère.
Sibirya'daysa sıcaklıklar yükseldikçe donmuş toprağın çözülerek atmosfere nasıl çok daha yüksek miktarda sera gazı salmaya başladığını gördük.
Nous pourrions brûler tous les combustibles fossiles de la terre, inonder l'atmosphère avec du dioxyde de carbone, ça prendrait a la planète un milliard d'années pour que l'atmosphère s'en remete.
Dünya'nın bütün fosil yakıtlarını yakabilir atmosferi karbondioksitle doldurabiliriz. Yine de gezegenin atmosferi temizlemesi sadece bir milyon küsur yıl alır.
Ça détendra l'atmosphère.
Ortalığı boşaltın.
C'est maintenant que cette forêt produit tant d'oxygène qu'elle rafraîchit l'atmosphère de la planète entière.
Bu dönemlerde Tayga Ormanları tüm gezegenin atmosferini temizleyecek kadar çok oksijen üretir.
Il est important de créer une atmosphère positive au foyer-travail.
Ömeli olan sey ev de yada ofiste pozitif ortami olusturmaktir.
Je n'essaie pas de créer une atmosphère romantique.
Çünkü bu, romantik olmaya çalışmadığım romantik bir şeye benziyor.
Une fois, j'ai lu que dans des tribus d'Amérique du Nord, le shaman n'était pas seulement un guérisseur, mais il avait aussi une influence sur l'atmosphère.
Bir yerde Kuzey Amerikan kabilelerinin Şamanlarının görevinin sadece iyileştirmek olmadığını okumuştum. Hava üzerinde de bazı güçleri varmış.
Le soleil a évaporé l'eau, qui est montée dans l'atmosphère, ça a réhydraté les œufs de poissons, ils ont éclos et il a plu des poissons.
Güneş suyu buharlaştırmış ve atmosfere çekmiş ama balık yumurtaları da buharlaşmış. Ardından gökten balık yağmış.
Vous perdez de l'atmosphère.
Atmosfer kaybediyorsunuz.
Enfin, des endroits dont l'atmosphère est chargée...
Nasıl desem? Ağır bir hava var. - Hava çok ağır.
de ce qu'est exactement le réchauffement de l'atmosphère et quels seront ses précédents?
Küresel ısınma tam olarak nedir ve örnekleri nelerdir?
Comme j'ai dit, nous sommes en train de mettre une petite mais puissante bombe dans votre atmosphère.
Ben konuşurken, aşağı küçük ancak tesirli bir bomba indiriliyor.
Je me suis brûlé en entrant dans l'atmosphère.
Oh, atmosfere girerken yandı.
Nous sommes ici pour créer une atmosphère de sécurité, pour stabiliser la situation, et non pour créer une solution permanente ;
Burada bir güvenlik havası yaratmak için bulunuyoruz. Amacımız bugünkü durumu dengelemek, kalıcı bir çözüm bulmak değil.
Joins-toi à nous, alors. On détendra l'atmosphère.
O halde buraya gel de ortamı biraz yumuşatalım.
Désolé de vouloir détendre l'atmosphère.
Havayı biraz yumuşatmaya çalıştığım için kusura bakma.
La Terre est une planète suffisamment loin du soleil et avec suffisamment d'atmosphère pour que la chaleur reste sans trop repartir.
Pekala, Dünya Güneş'ten yeterince uzak uzaya yansıtılandan çok daha fazla ısının burada kaldığı. ve mevcut düzen içerisinde yeterli atmosfere sahip olabilen bir gezegen.
Le soleil réchauffe la planète, la chaleur s'en dégage et des gaz dans l'atmosphère en piègent une partie.
Güneş Dünya'yı ısıtıyor ve o ısının bir kısmı dışarı yansıtılıyor. Atmosferde her zaman o yansıtılanısının bir kısmını tutan gazlar var.
Que se passe-t-il quand nos actions altèrent l'équilibre chimique de notre atmosphère et la réchauffent de plusieurs degrés?
Yaptıklarımızın atmosferin doğal kimyasal dengesini değiştirerek birkaç derece ısıtması neye mal oluyor?
Sécheresse et déforestation réduisent la quantité de dioxyde de carbone recyclée dans l'atmosphère.
Kuraklık ve ormansızlaştırma atmosferde geri dönüşümü sağlanan karbon dioksit çemberinin miktarını azaltıyor.
Mais les humains font concurrence à la nature en utilisant les pots d'échappement et les cheminées d'usine pour vider leurs ordures dans l'atmosphère.
Problem insanlığın Doğa ile yarışması. Paha biçilemez bir kanalizasyon gibi kuyruk boruları ve bacalarla birlikte çöplerimizi atmosfere bırakınca... sera gazlarına doğal ve doğal olmayan şeyler ekliyoruz.
La rapidité des changements naturels est éclipsée par ce que les humains font à l'atmosphère et à la surface.
Doğal değişiklikler... Doğanın değişim hızı insanların atmosfer ve yüzeyde meydana getirdiği değişiklikler yüzünden küçük gözükmekte.
Mais le carbone accumulé dans l'atmosphère l'est aussi dans les océans.
Fakat karbonun atmosferde birikmesi gibi ayrıca okyanuslarda da birikiyor.
Nous ne pouvons continuer à polluer l'atmosphère, empoisonner l'océan et épuiser le sol.
Okyanusları zehirlemeye, toprakları tüketmeye ve atmosferi kirletmeye devam edemeyiz.
La nature a-t-elle les réponses pour restaurer les ressources de la planète, protéger notre atmosphère et par conséquent, aider toute vie à survivre?
Doğa gezegenin kaynaklarını yenileyebilmemiz, atmosferi korumak ve yaşamaya devam edebilmek için ihtiyacımız olan cevapları bünyesinde saklıyor mu?
Comment protéger l'atmosphère?
Hepimize ait bir atmosferi nasıl koruruz?
Je voulais m'assurer que tout allait bien. Après la dégustation, l'atmosphère était un peu tendue.
Her şey yolunda mı diye bir kontrol edeyim istedim çünkü yemek sonrası hısımlar arasında biraz gerginlik vardı.
Vous savez, comme nous venons de de revenir en arrière dans l'atmosphère?
Biz de atmosfere tekrardan karışıyoruzdur.
Ok les filles, fini de tâter l'atmosphère.
Tamam çocuklar, antik ruh yükseliyor.
Les polices de caractères expriment une humeur, une atmosphère, elles donnent une certaine coloration aux mots.
Yazı karakterleri bir duyguyu, bir atmosferi ifade eder, sözcüklere belli bir renk katarlar.
Mais quand je vois les designers d'aujourd'hui, ils utilisent toutes les polices de caractères, une fonte un jour, une autre police le jour suivant, en faveur d'une certaine atmosphère, je ne peux pas, ça ne me plait pas.
Ama günümüz tasarımcılarına bakınca, her türlü yazı karakterini kullanıyorlar. Bir gün bir başka karakter, ertesi gün başka karakter ; hepsi belli bir atmosfer yaratmak adına. Ben...
Vos poumons ne supporteront cette atmosphère... qu'environ 27,6 secondes!
Akciğerlerin bu atmosfere tahminen 27.6 saniye dayanabilir.
L'air est pressurisé pour l'atmosphère terrianne.
Odanın hava basıncı Terrian atmosferine göre ayarlandı.