Translate.vc / francés → turco / Atténd
Atténd traducir turco
26,846 traducción paralela
Deux fois. Le groupe t'attend.
Dün ve bu sabah, iki kez.
Attend... qu... moi?
Bekle, ben mi?
Quel genre de guerrier attend la mort?
Ne tür bir savaşçı ölmeyi bekler ki?
Tu vois? Fais ça bien, ta femme attend!
Şu iyi kadını beklettiğini görüyor musun?
Et Joe l'attend avec impatience.
Joe da bu konuda çok heyecanlı. İlk gerçek arkadaşı o.
On attend le nouvel an et on regarde lequel reste à la maison?
Noel arifesine kadar bekleyip hangisinin evde kaldığına mı bakacağız?
À propos, Marcos attend ses 50 billets.
Bu arada, Marco ona 50 dolar borcun olduğunu söyledi.
Jake attend dehors que je t'aide à déménager.
Taşınmana yardım etmek için Jake dışarıda bekliyor.
On attend encore les fédéraux.
Hâlâ federalleri bekliyoruz.
- Ma copine m'attend là-bas.
- Kız arkadaşım içeride.
- Attend...
- Dur...
On attend.
Bekleyeceğiz.
Tu as une vie qui t'attend.
Seni bekleyen bir hayat var.
Merci mais ma Micheline m'attend.
Teşekkürler, ama Micheline beni bekliyor.
- Attend, pourquoi?
- Bekle biraz. Neden?
Mon amie m'attend.
Arkadaşım beni bekliyor.
- Rile attend à l'extérieur.
Rile dışarıda bekliyor. Neden?
Ce jour là, mon oncle était aussi stressé qu'un lycéen qui attend les résultats du bac.
O gün amcam sınav sonuçları açıklanacak ilk okul öğrencisi gibi gergindi.
Geeta, viens, la presse attend.
Geeta, buraya gel. Basın bekliyor.
Tout le monde t'attend.
Hadi, herkes bekliyor.
S'assurent qu'ils obtiennent un taux de caféine fixe tout le long, afin qu'ils puissent faire la montagne de travail qui les attend.
Onları bekleyen yığınla iş kolayca bitsin diye yolda giderken iyice aymak için kafein alırlar.
Elle attend l'approbation. - De qui?
Onay için bekliyormuş.
Emir t'attend au paradis.
Emir cennette seni bekliyor olacak.
J'en ai assez. Attend.
Yeterince yaşadım.
Ce type attend quoi de toi?
Bu adam senden ne istiyor?
Attend.
- Bekle.
Il m'attend dans mes rêves.
Rüyalarımda beni bekliyor.
Ton père t'attend.
Baban bekliyor.
Un voyage de 50 000 km les attend, qui va les mener sur quatre continents pendant cinq mois.
Önlerinde 48 bin kilometrelik bir yol var ve bu yolda beş ay içinde üç kıtayı gezecekler.
On attend d'avoir du solide.
Devam edebileceğimiz sağlam bir şeyler olmadan kendimizi göstermeyeceğiz.
Une tonne de boulot nous attend et on compte sur vous tous.
Önümüzde daha çok önemli şeyler var ve bu işte size güveniyoruz millet.
Le principal vous attend.
Müdür Wilcox sizi bekliyor.
Ta soeur t'attend dehors.
kızkardeşin dışarıda seni bekliyor.
Qu'attend ce mec de toi?
Bu herif senden ne istiyor?
Excusez-moi, vous avez un cours de latin qui vous attend.
Afedersiniz katılmanız gereken Latince dersiniz var.
Hey attend...
Hey, bekle...
Attend une minute.
Bekle bir dakika.
Nous sommes à quelques mètres de lui. Pourtant, on attend depuis 2 jours.
Ondan bir kaç adım uzaktayız... hala onunla iki gündür görüşemedik...
Il vous attend sur le balcon.
Balkonda oturuyor, ve seni bekliyor.
Attend, tu as vu Michael Wayland se transformer en Valentin?
Michael Wayland'ın Valentine'a dönüştüğünü mü gördünüz yani?
Tout le monde attend.
- Herkes dursun.
Attend.
Dur.
Attend, s'il te plait.
N'olur dayan.
- On attend que ça passe.
- Geçmesini bekleyeceğiz.
On attend que ça passe.
Geçmesini bekleyeceğiz.
Une mort certaine nous attend à l'Est.
Doğu'ya gidersek kesinlikle ölecekmişiz.
Attend.
Hayır.
Ils savent ce qui les attend s'ils le font.
Dönerlerse onlara ne yapacağımı biliyorlar.
Quelqu'un attend dehors pour vous récupérer.
Dışarıda sizi almak için bekleyen birisi var.
Attend.
Bir dakika dur.
Attend, Martin? C'est...
Bekle, Martin mi?