Translate.vc / francés → turco / Bass
Bass traducir turco
922 traducción paralela
Mettez Fidèles en couleurs vives.
Sımsıkı tutar kısmını daha parlak harflerle bassınlar.
Une bouteille de Bass, Herbert.
Bir şişe Bass, Herbert.
On ne veut pas d'ennuis.
Burayı polis falan bassın istemiyoruz.
Nous appartenons au Nevada.
Çünkü Bass Nehri'nin diğer tarafında Nevada eyaletine aidiz.
Vous voulez augmenter leur salaire?
Böylece daha fazla yeraltı propagandası mı bassınlar?
Je vous sers quoi? Une Bass.
Ne alırsınız?
Et vous?
Bir şişe Bass ya seninki?
Edouard Bass.
Bass. Edward Bass.
Les gens parlent de Billy le Kid, de West Hardin ou de Sam Bass.
Billy the Kid'den, Wes Hardin'den, Sam Bass'den bahsediyorlar.
Ce sera plus sûr.
- Ayaklarınız yere bassın.
Et on a coupé des arbres pour imprimer ça?
Gazeteler bunları bassın diye mi ağaçları katlediyorlar?
Et si c'est pas le cas, on peut écrire notre histoire sur du papier, la mettre dans des bouteilles jetées à la mer.
- Neden onun damarına bassınlar? - Başka şansları yok, efendim. Onlara sorular sorulacak ve gerçekler onların yerine konuşacak, değil mi?
Ne t'endors pas.
Ayakların yere bassın.
Gardez les pieds sur terre.
Ayakların yere bassın.
Comme c'était le 4 juillet, il a choisi les chandelles romaines.
Ve 4 Temmuz olduğu için Bass "Roma mumlarını seçiyorum" dedi.
Thad, menaçant comme l'éclair, essayait en vain de toucher Bass.
Thad kapkara olmuştu. Bass gülüyordu. Ateş küreler üzerinden sekiyordu.
Bass rigolait tellement qu'il tirait à 2 m de la cible.
O kadar çok gülüyordu ki, Thad'ı iki metre ıskalıyordu.
Pourquoi nous as-tu caché que Bass avait été abattu dans le dos?
Neden bize Bass'ın arkadan vurulduğunu söylemedin?
"Epouse Bass Elder le 8 septembre 1850, à Clearwater, Texas."
"8 Eylül 1 850'de Bass Elder ile evlendi." "Clearwater, Texas."
Pourquoi Katie ne souhaiterait pas que je retrouve l'assassin?
Katie neden Bass'ın katilini bulmamı istemezdi?
Ou mourir, comme Bass Elder.
Veya Bass Elder gibi ölebilir.
Redescendez sur Terre.
O halde ayakların yere bassın.
Faites entrer le secouriste dans le sas.
Ana hava kilidindeki adamımız içeriye hava bassın.
ce qu'ils n'ont en outre pu accomplir que pour autant que quelques chanteurs comme une basse et un ténor, même un alto, comme aussi des instrumentistes, en particulier deux violes, étaient gratifiés par un Très-Noble et Très-Sage Conseil de subsides particuliers,
Bass, tenor ve hatta alto gibi birkaç şarkıcının yanı sıra enstrümantalist olarak iki kemancıya, kilise müziğini güçlendirmek ve canlandırmak amacıyla,
On l'appelle aussi basse continue ou, selon la terminaison italienne, basso continuo, parce qu'elle ne cesse de jouer continuellement cependant que les autres voix font silence de temps à autre ;
İtalyan eserlerinin finalinde kullanılan "basso continuo" ya da "sürekli bass", adını diğer sesler zaman zaman duraklarken devamlı olarak çalınmaya devam etmesinden alır ;
Les colons fabriquaient des huttes de terre et Sam Bass avait été engagé pour les chasser.
Ben hatırlıyorum. Yuva kuşları kendilerine çamurdan kulübe yapıyorlardı... ve kötü çiftçiler onları dışarı çıkarmak için Sam Bass'ı tutmuşlardı.
Il allait brûler toute leur récolte.
Sam Bass atıyla yola koyulmuştu ve ekinlerini yakacaktı.
Joe Bass.
Joe Bass.
Ne pourriez-vous pas me considérer comme un prisonnier comanche?
Evet, Bay Bass, beni tutsak edilmiş bir Komançi olarak düşünemez misiniz?
- Puis-je dire quelque chose?
- Bir şey söyleyebilir miyim, Bay Bass?
Je n'ai pas l'intention de marcher plus longtemps.
Bay Bass, bu yürüyüşe daha fazla katlanmaya niyetim yok.
Vous êtes sourd en plus d'être muet?
Aptal olduğunuz kadar da sağır mısınız, Bay Bass?
Vous me poussez â bout.
Bay Bass, sabrımı zorluyorsunuz.
J'ai été élevé dans l'habitude de manger chaque jour que Dieu fait.
Bay Bass, ben her gün yemek yeme alışkanlığı edinmiş biriyim.
- Je ne suis pas sûr de le faire. - Quoi?
- Dinleyip dinlemediğimden emin değilim, Bay Bass.
Je vous aime bien.
Sizi sevdim, Bay Bass.
Vous savez...
Evet, Bay Bass.
Vous devriez voir avec M. Howie.
Bay Bass, en iyisi Bay Howie'yle konuşun.
Fréquentez ces gens, et vous risquez de vous faire scalper.
Joe Bass, bu insanlarla uğraşırsan kafa derini yüzdüreceksin.
Où êtes-vous?
Bay Bass, neredesiniz?
Répondez.
Bay Bass. Konuşun benimle.
Que le diable vous emporte.
Lanet olası, Joe Bass.
Répondez.
Bay Bass, benimle konuşun!
Je vous en prie.
Bay Bass, lütfen.
Vous vous croyez sorti de la cuisse de Jupiter, hein?
Kendini çok iyi sanıyorsun, değil mi Joe Bass?
Avec votre manie de vous battre, vous ne savez pas voir quand vous avez gagné.
Senin savaşındaki sorunun, Joe Bass, ne zaman kazandığını bilmemek.
L'indiscrète ouvrit la boîte, et tous les maux se répandirent sur nous!
Başsız kadın kutuyu açtı ve tüm kötülükler üzerimize salındı.
C'est cher pour une femme sans tête!
Başsız bir kadın için çok pahalı.
Le long chemin de ton peuple s'étire derrière toi. Tu es sa tête, son cœur et son sang.
Halkının yolu, senin ardında uzanıp gidiyor ve sen başsın ve sen kalpsin ve sen kansın.
Le ténia n'a plus de tête.
Tenya başsız şimdi.
Les voilà.
Evet, Bay Bass, işte oradalar.