Translate.vc / francés → turco / Baston
Baston traducir turco
688 traducción paralela
Une canne avec une poignée d'ivoire?
Fildişi saplı bir baston?
Dês qu'il s'agit de santé, le Dr Livingstone parle de fièvre jaune.
Birisi "sağlık" der demez Doc Livingstone "sarı humma" diye birden parlıyor ve, baston kırarcasına haykırıyor.
Il portera un haut de forme et une canne très bientôt.
Farkettiğimizden çok önce bir şapka ve baston taşıyacak.
- Chouette, une baston!
- Ah, oğlum, kavga var!
Puisque je ne peux avoir de boucles d'oreilles... je prendrai peut-être une canne.
Küpe alamadığıma göre, belki de bir baston alabilirim değil mi?
Quel genre de canne désirez-vous?
Ne çeşit bir baston istersiniz?
- Une canne, poignée en tête de cheval.
- At başlı sapı olan bir baston.
Trouvée sur place, canne avec poignée d'argent en forme de tête de loup.
Olay yerinde bulununan, gümüş saplı bir baston. Üzerinde bir kurt başı var.
C'est avec elle que j'ai tué ce loup.
Elbette benim. Kurdu öldürdüğüm baston bu.
Je l'ai!
Baston.
- On peut sortir le soir avec ça.
- Bu baston çok işe yarıyor olmalı.
" Il faut prendre Bastogne pour éviter tout abcès dans nos communications.
Baston mutlaka alınmalıdır. Aksi takdirde bağlantı hatlarımızda bir çıbanbaşı olarak kalacaktır...
Rasons Bastogne et avançons. "
Baston'u temizlemeli ve yolumuza devam etmeliyiz. General Heinrich von Lüttwitz. 47.
Von Lüttwitz et en revinrent auréolés de ce surnom immortel :
"Baston'un Hırpalanmış Hergeleleri"
Ma femme sait ce qui se passe à Bastogne.
Seni temin ederim, karım Baston'da neler olup bittiğini biliyordur.
"À Bastogne, la 101 ème aéroportée..."
"Baston'daki 101. Hava indirme..."
Personne ne part. Personne ne vient non plus.
Kimse Baston'dan ayrılmıyor ve kimse Baston'a da gelmiyor...
Ramenez les prisonniers à Bastogne.
Esirleri ve yaralıları Baston'a geri götürün çavuş.
Où est Bastogne?
- Baston nerede? - Burada.
Bastogne est vitale.
Anlayabiliyor musunuz şimdi, Baston niye bu kadar önemli?
Nous avons fait appel à votre sens humanitaire pour sauver des vies.
Bizler Amerika'nın çok iyi bilinen insanlık sevgisine başvurmak istemiştik. Baston'daki insanların daha fazla acı çekmelerini engellemek için.
Nous sommes à Bastogne, station de sports d'hiver...
Ve bizler burada, güzel Baston'dayız. Kış sporlarının tadını çıkarmak için.
Une étude approfondie de la situation me fait prévoir des bombes allemandes sur Bastogne.
En gelişmiş cihazlar ve haritalar ışığında yapılan ölçümlerle... Alman topçusunun Baston'u bombaladığı anlaşılıyor.
Moi, j'ai autre chose à remplir à Bastogne.
Baston'da döndüğümde doldurmak zorunda olduğum küçük, eski bir lambam var.
Qu'est devenue la chanson?
Hey kinnie... Baston'daki şu kıza ne olmuştur sence?
Ce haut-de-forme et cette canne ont marqué toute une génération.
Bizim kuşak için belki de en ünlü silindir şapka ve baston.
À l'aide d'une longue dague qu'il porte toujours avec lui dissimulée dans une simple canne.
Fakat sizi temin ederim ki hep yanında taşıdığı masum şık bir baston görünümlü uzun, ince hançeri ile eşimi öldürmeye teşebbüs etti.
Il a avalé un bâton, on dirait.
Baston yutmuş gibi duruyor.
Je ne suis plus qu'un vieux fermier qui enlève des souches et bine le sol.
Şimdi ise elinde baston ile dolaşıp, mısır çapalayan zavallı bir çiftçiyim.
Ma canne est en travers.
Baston sıkıştı.
Vous n'aviez pas de mandat de perquisition.
Bunun için hapse girebilirsin. Baston için arama emrin yoktu
Vous devez être riche.
Altın baston sapı. Çok zengin olmalısın.
Si les joints ont été placés là, pourquoi pas la canne?
Yalandan esrarlı sigara kullanıldığına göre, neden baston kullanılmasın?
Avec une canne et un cornet acoustique?
Lal taşından bir broş, bir baston ve bir kulak borusu.
- Je dis baston.
- Kapışalım.
- Pour une baston avec les Portoricains.
- P. R'lerle işimiz var.
Une baston? Confiez-moi vos vestes
Tartışacaksanız, ceketini tutabilirim?
Le major Phipps est au rayon des cannes et moulinets depuis l'ouverture.
İlk kim? Binbaşı Phipps. Mağaza açıldığından beri baston ve makaralara bakıyor, ve binbaşıyı bilirsin.
Cette canne est excellente. Quel poisson devrais-je pêcher?
Bu bir baston, doğru mu.Bununla ne tür balıkları yakalıyabilirim?
Je scandais les vers avec ma canne et elle a glissé.
Bastonumla tempo tutuyordum ve baston kaydı.
ZATOICHI'S CANE SWORD
ZATOICHI'NİN BASTON KILICI
Le sabre que vous m'avez donné m'a redonné envie d'en forger.
Senden o baston kılıcı alınca, yeniden kılıç yapma fikri beni heyecanlandırdı.
Où est ma canne?
Benim baston kılıcım nerde?
Vous avez changé la vieille lame de ma canne pour la nouvelle que vous avez forgée.
Baston kılıcımın içine yeni bir kalp ve ruh koymak için eski bıçağını değiştirdin.
Il croit que c'est une canne.
O, bunu basit bir baston sanıyor.
Vous, les yakuzas, vous n'y connaissez rien. Cette canne vaut cent pièces d'or!
Senin bilmenin yolu yok, ama bu baston en az 100 ryo eder.
Coupez-le en rondelles!
Baston kılıcı yok. Onu kıymaya çevirin.
- La canne-épée?
- Kılıçlı baston.
Bastogne!
Baston...
Ce qui explique cette canne dans vos mains.
Ondan desenize o baston!
Sa canne! Qu'est-ce que tu fais?
Bu onun baston kılıcı!