English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Bellevue

Bellevue traducir turco

194 traducción paralela
Johnson, Hôpital Bellevue, 1918.
Johnson, Bellevue Hastanesi, 1 91 8.
Une dispute, et c'est l'asile de fous.
Düüt, Düüt! Bellevue!
- Hôpital Bellevue.
Bellevue.
A Bellevue? Mais pourquoi?
Bellevue?
C'est l'allée Bellevue.
Bellevue Sitesi diyorlar.
Appelle les services psychiatriques.
Yaktım. Bellevue Hastanesi'nin, psikiyatri bölümünü arayın.
Hawkey, de Bellevue Hospital.
Adım Hawkey. Bellevue Hastanesi'nde çalışıyorum.
Backalis est pas à Bellevue.
Çünkü Backalis Bellevue'de değil.
Rendez-vous à East River, en face de Bellevue à 3 h du matin.
Ayrıca gece 3'te Bellevue'nun karşısındaki East River yolunda olmanı söyledi.
McLeod prend le fourgon pour Bellevue.
Evet, McLeod arabayla Bellevue'ye gidecek.
Hôpital Bellevue.
Bellevue Hastanesi.
Sports, spectacles, réceptions. Bals de l'Académie Navale. Cérémonie du diplôme...
Ordu-Donanma karşılaşmaları, Bellevue Stratford'da partiler akademiye geçiş, mezuniyet şapka fırlatmalar, kilise düğünü, balayı.
Il est à Bellevue.
Bellevue'dan arıyor.
Il y a deux chirurgiens, un proctologue et trois infirmières de l'hôpital.
İki beyin cerrahımız, bir kulak, burun, boğaz uzmanımız Bellevue'den de üç hemşiremiz var.
- Plus très loin du Bellevue Hospital.
- Bellevue Hastanesi'ne gidiyor.
Parti au L.S.D. Il est à l'hôpital, secteur des prisonniers.
LSD uçuşu. Bellevue'deki hapishane koğuşunda.
Mais ça se fera pas avant sa sortie de l'hôpital.
Bu da Bellevue'den çıkmadan olamaz.
Mais vous ne pouvez rien faire tant que Ringerman est à l'hôpital, dans le secteur des prisonniers, compris?
Ama Ringerman Bellevue'deki koğuştan çıkarılana dek bir şey yapamazsın, tamam mı?
Ramenez-le à l'hôpital.
Onu Bellevue'ye geri götür.
Mais n'y touchez pas tant qu'il n'est pas officiellement sorti de l'hôpital.
Bellevue'den resmen çıkarılmadan ona elini süremezsin.
Je veux pas aller à Bellevue.
Beni otobüse bindir yeter.
Bellevue ou Bontinental, avec leurs piaules, luxueuses et modernes, leur bière chaude, leurs piscines remplies d'hommes d'affaires allemands, qui veulent jouer aux acrobates en formant des pyramides et font peur aux enfants.
Watneys Red Barrel biraları, yüzme havuzları şişko Alman işadamlarıyla dolu, kendilerini akrobat sanan piramitler yapan ve çocukları korkutan.
Harvard, les hôpitaux Bellevue, Johns Hopkins. Des endroits comme ça.
Harvard'a, sonra Bellevue'ye... ve Johns Hopkins'e.
II n'y avait plus de chambres au Bellevue.
Bellevue'ye giremedik.
A l'hôpital, là où vous avez dit. C'est sa femme.
Bize söylediğin gibi Bellevue gittik karısı olduğunu söyledi.
- Près de l'hôpital Bellevue.
Bellevue Hastanesi yanı.
- Tout ce qui... - Tu sais où c'est?
- Bellevue Hastanesinin yerini biliyor musun?
Le gouverneur se trouve à l'hôtel Bellevue Stratford où se tient le gala marquant le début de la fête de l'indépendance.
Çok fazla bekleyeceklerini sanmıyorum. Vali şu anda Bellevue Stratford'nun balo salonunda Özgürlük Günü kutlamaları için akşam yemeğine katılıyor.
Joan, des nouvelles du Bellevue Stratford?
Joan, Bellevue Stratford'dan bir haber alabildik mi?
J'ai le Bellevue Stratford.
Bellevue Stratford'dan elimize bir haber ulaştı.
Rejoignons notre correspondant politique, Frank Donahue, en direct de l'hôtel Bellevue Stratford.
Şimdi "Gözümüz Şehirde" programı haber muhabirimiz Frank Donahue'ya bağlanıyoruz. Bellevue Stratford Otel'inde düzenlenen Özgürlük Balosu'ndan bildiriyor.
Frank Donahue, "La ville à la une", au Bellevue Stratford.
Ben Frank Donahue. "Gözünüz Şehirde" programı, Bellevue Stratford.
Tous agglutinés au Miramar ou au Bellevue ou au Bontinental dans leur bagibis 3 étoiles,
- Ve sürü gibi o sonu gelmez Miramar, Bellevuese ve Continental otellerine götürülmek. Uluslararası lüks modern odalarına.
Vera et moi avions trouvé ce petit nid d'amour appelé Bellevue.
Diane, Vera ile bir keresinde New Hampshire eyaletinde çok romantik olduğu söylenen Fairview'e gitmiştik.
En 1946, ma femme Flora et moi sommes partis en vacances... à Hollywood en Floride, à l'Hôtel Bellevue Arms juste pour vous voir.
1946'da, eşim Flora ile tatile çıktığımızda Hollywood, Florida, Bellvue Arms Oteline sırf sizi izlemeye gelmiştik.
Je suis à l'hôpital Bellevue.
Bellevue'deyim.
Il s'est échappé de Bellevue hier soir.
Dün gece Bellevue'den bir otostopçu almış.
Je n'aurais pas dû appeler Bellevue.
- Bellevue'yu aramamalıydım.
Elle est au camp de Bellevieu.
Bellevue mülteci kampında!
Maggy est au camp de Bellevieu!
Unutma Bellevue mülteci kampı!
Carlson de Bellevue? - Sa voiture a explosé aussi.
Onun da arabası havaya uçtu.
Le Bellevue :
Vista Manzarası.
Ce que je veux, c'est me tirer du Bellevue :
Umursadığım tek şey, bu berbat yerden kurtulmak.
Ca, certainement pas.
Bellevue'ye gitmiyorum.
Ernest Strohbecker et deux complices... se sont échappés de la section HS de l'hôpital Bellevue cette nuit... en poignardant sauvagement deux infirmières et un garde.
Ernest Strohbecker ve iki suç ortağı dün gece iki hemşireyi hunharca bıçaklayıp bir görevliyi öldürdükten sonra Bellevue Hastanesi'nde azami korunan bir koğuştan kaçtı.
Comme les Toons.
Bellevue gibi.
Il a dû s'enfuir d'un hôpital, genre Bellevue...
Bence akıI hastanesinden kaçmış bir deli olabilir ancak. Bilirsiniz, Bellevue gibi.
Oui, on l'emmène au Bellevue.
Evet onu Bellevue'götürüyorlar..
L'hôpital Bellevue?
Bellevue? !
- Bellevue.
- Bellevue.
Je travaille à Bellevue.
Bellevue'de bazı çalışmalar yapıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]