Translate.vc / francés → turco / Boom
Boom traducir turco
1,532 traducción paralela
Robert était un enfant du baby-boom.
Robert şımartılmış bir çocuktu, evet.
Un lycéen est venu pour chercher ces clefs... boom.
Öğrencinin biri anahtarını almak için gelmiş ve "bum".
Tu retournes le canon de l'arme en direction du visage de Derrick et boom.
Silahın ağzını Derrick'in suratına doğru tutar ve bang.
Mobile Un Un, ici Boom Boom.
Mobil Bir Bir, burası Bom Bom.
Notre team est boom, de la dynamite.
Takımımız patlar, dinamit gibi.
Tic, tic, tic, boom, de la dynamite.
Tik, tik, tik, bum, dinamit.
Voleriez-vous du pain pour nourrir votre famille?
Aileniz aç olduğu için ekmek çalar mıydınız? - Boom!
Je sais qu'il est mort, mais je l'ai pas tué.
- Evet. Boom. Duydum.
Boom nous battait tous.
Boom hepimizi yenebilirdi.
Il perdait tous ses combats, mais il revenait toujours pour se battre avec Boom, il le provoquait.
Her dövüşü kaybeder ama hep geri gelip Boom'a sataşırdı.
Et boom, voilà la dynamite.
Ve gecenin sürprizi.
Donc demain la première chose que je fais je redescends en voiture, je lui parle, et je fais en sorte qu'il me laisse emmener Lucy, et après, boom, crise résolue.
Yarın ilk iş şehre dönüyorum, onunla konuşuyorum Lucy'i getirmem için ikna ediyorum ve kriz çözülmuş oluyor.
Ça boom?
N'aber?
{ pos ( 192,215 ) } Boom.
Bir anda!
Les gardes rattrapent le véhicule... boom.
Nöbetçiler araçla yakaladıkları zaman... Boom.
Un petit boom-shacka-lacka sur l'iPod.
ipodda çalan bum-şaka-laka.
* yeah, rump shaker * all i wanna do is zoom-A zoom zoom zoom * * and a-Boom boom * just shake your rump * all i wanna do is zoom-A zoom zoom zoom * * and a-Boom boom * just shake your rump
* Yeah, Rump Shaker * All I Wanna Do Is Zoom-A Zoom Zoom Zoom * * And A-Boom Boom * Just Shake Your Rump
* all i wanna do is zoom-A zoom zoom zoom * * and a-Boom boom * just shake your rump
* All I Wanna Do Is Zoom-A Zoom Zoom Zoom * * And A-Boom Boom * Just Shake Your Rump
Boom!
Bom!
Elles semblaient à leur place, mais remplissaient pas leur rôle. Et quand elles ont été vraiment nécessaires, boum.
Bulundukları yerdeki hücreler gibi görünüyorlardı ama işlerini yapmıyorlardı ve gerçekten onlara ihtiyaç olduğunda, boom.
Boom.
Bum!
Ton temps est fini, enfoiré.
- Zamanın doldu, sürtük. - Boom.
- Boom, et voilà.
- Bom, işte böyle.
Boom.
- Selam, Danny.
Ils explosent tout, tout le temps...
İstedikler zaman gidebilyorlar... boom, boom.
Boom! Détergent.
Lavabo açıcı.
- Boum, bébé!
Boom, bebeğim!
Ba-boom! Oh, c'était génial.
Bu harika.
Que t'aies pas entendu boom-boom ou l'absence de champignons nucléaires?
Bum-bum olmamasından mı? Ya da mantar bulutu olmayışından mı?
Il suffit d'escalader la grille et de balancer ce joli petit grappin en plein dans le transformateur!
Tek yapmamız gereken tellere tırmanıp bu güzelim kancayı transformatöre doğru fırlatmak. Boom.
Le Fantôme Gris, Sonic "Boom Boom" Renaldi, Nitro Venderhoss et le Valentin Ecarlate.
Gri Hayalet Bum Bum Renaldi, Nitro Venderhoss ve Scarlet Valentine.
Son visage, pendant le big-baise-boom...
Vuruş patlaması sırasında yüzünü görmedin mi? Görmedin mi?
La discussion, c'est toujours bien avant le baise-boom.
Konuşmak iyidir. Vuruş patlamasından önce yakınlaşmak iyidir. Hayır, hayır.
Je suis ici pour la nouvelle vie. Pour aimer une femme et faire baise-boom.
Sevecek yeni kadın bulmak ve vuruş patlaması için.
Eh bien, moi, je m'appelle Léo Wong et je dis : "Boum."
Ben, Leo Wong'ım, ve diyorum ki, "Boom."
- Ka-boum?
- Ka-boom mu?
- Ka-boum-boum.
- Ka-boom-boom.
Boom! Tire-toi.
Çekil şuradan be!
Il n'y a rien qui excite plus une femme que quelque chose qui explose.
Bir kadını "boom" yapan bir şeyden çok ne tahrik edebilir ki?
Il est leur homme quand quelque chose doit exploser.
Bir şeyim "boom" yapması gerekirse, onu çağırıyorlar.
Si j'avais un bureau, je pourrais y être de 10 heures à 1 heure, parler à Marianne, lire des manuscrits, et quand je rentrerais à la maison, boom, je serais retraité.
Eğer ofisim olsaydı 10 : 00'dan 01 : 00'e kadar orada kalır Marianne ile konuşur, metinleri okur, eve geldiğimde de emekliliğin tadını çıkarırdım.
- Maman, j'ai fait popo.
- "Anne, boom-boom yaptım?"
J'avais rêvé que le second boom du bowling allait arriver.
İkinci bowling patlamasının geldiğini rüyamda görmüştüm.
Boom, boom, des pas font trembler le sol, l'ombre de la terreur est arrivée à Tokyo.
Dünyayı yerinden oynatan korkunç ayak sesleriyle dehşetin gölgesi, Tokyo'ya ulaşmış.
Boom?
Sen de epey uzun süredir Danny'yle birlikte çalışıyormuşsun demek. "Bum" mu?
Boom, boom.
Pompalısından çıkan saçmaları topluyordum Komutanım. Bum, bum!
Ici, Boom Boom. Boom Boom reçu, Sept Deux. Transmettez.
T0T1A harekete geçti, ve atış için bekliyor.
Ouais, Boom.
- Bu adamı tanıyor musun?
Han Solo, boom!
Han Solo!
Boum!
Boom!
Boom!
Gerçekten kızgın gibi kızgınım ve perde. Bam!