Translate.vc / francés → turco / Brooke
Brooke traducir turco
2,753 traducción paralela
Brooke dit que vous pourrez partir demain matin.
Brooke, senin sabah gidebileceğini söyledi.
Brooke baliserait si elle apprenait que je traînais avec toi.
Eğer Brooke seninle takıldığımı bilseydi kesinlikle çıldırırdı. Sen genç bir bayansın.
Elle n'a pas le droit de choisir les amis de sa fille.
Brooke'a gelince, kızının arkadaşlarını seçemeyeceğini öğrenecek.
Tu savais que Chase avait perdu sa virginité avec Brooke?
Chase'in ilk deneyimini Brooke'la yaşadığını biliyor muydun? Evet.
Bienvenue à Tree Hill. Je te défie de trouver un garçon qui n'ait pas perdu sa virginité avec elle.
İlk deneyimini Brooke Davis'le yaşamayan bir adam bulman için sana meydan okuyorum.
- Mais c'est Brooke Davis.
Ama o Brooke Davis. Sen de Mia Catalano'sun.
- Et tu es Mia Catalano. - Mais c'est Brooke Davis.
Ama o Brooke Davis.
À Los Angeles. Je crois vraiment qu'elle voulait y aller.
Los Angeles'ta ve eminim ki Brooke da gitmek istemişti.
Ma fille est égoïste.
Brooke'a yüklenmek yok.
Tu as donc perdu ta virginité avec Brooke.
İlk deneyimini Brook Davis'le yaşadığını neden bana söylemedin?
Mais je répète, ta première était avec Brooke Davis.
Ama yine de, açılış yıldızın Brooke Davis.
Bon, qu'est-ce qu'elle a fait Brooke de toute façon?
Söylesene, Brooke neler yapıyor?
J'ai détruit ça pour toi, Brooke.
O mektupları senin için yok ettim, Brooke.
J'aurais dû te parler de Brooke.
Sana Brooke'tan bahsetmeliydim.
Au revoir, Brooke Davis.
Elveda Brooke Davis.
Alors nous pourrions la perdre, Brooke.
O zaman onu kaybedebiliriz, Brooke.
- C'est la mère de Brooke? - Ouais.
Ve o Brooke'un annesi?
Dis-moi un truc qui te fait super peur à part la mère de Brooke.
Brooke'un annesinden başka senin korkudan ödünü patlatan bir şey söyle.
Je suis la fille adoptive de Brooke, Sam, et lui c'est Jack.
Ben Brooke'un baktığı çocuk, Sam ve bu da Jack.
Brooke Davis, ne pleure pas.
Brooke Davis, sen ağlamıyorsun.
Brooke m'a parlé de l'accident et de tout le reste.
Evet, Brooke kazadan bahsetti. Ve, diğer herşeyden.
J'aurais dû le savoir vu les choses blessantes que vous avez dites à Brooke.
Bunda kötü olduğunu bilmeliydim. Son gördüğünde Brooke'a söylediğin onca kırıcı şeyi göz önüne alınca bunun hakkında ne bilebilirsin ki?
Et ce qu'il y a de mieux chez Brooke Davis, c'est qu'elle fait toujours passer ses amis en premier.
Brooke Davis'in en iyi yanı da, her zaman önceliği arkadaşlarına vermesi.
Ça fait un mois, Brooke.
Bir ay oldu, Brooke.
On apprend à connaître son ennemi, Brooke.
Düşmanını tanı Brooke.
On doit pouvoir monter une affaire juridique contre elle.
Brooke, bu kadına karşı elimizde bir koz olmalı.
C'est que... Je ne veux pas blesser Brooke, mais une partie de moi veut la connaître.
Sadece, Brooke'u kırmak istemiyorum, ama bir yanım da onu tanımak istiyor, anlıyor musun?
J'adore la robe, Brooke.
Elbiseyi çok beğendim Brooke.
- Tu te débrouilles bien avec elle.
Sam konusunda harika bir iş çıkarıyorsun Brooke Davis.
Oui, et voici tatie Brooke et tatie Peyton.
Evet, Brooke teyzen ve Peyton teyzen de öyle.
Brooke, fais attention.
Brooke... Dikkatli ol.
- Tu ne dois pas parler comme ça.
- Brooke. Böyle konuşmamalısın.
Quand je pense à tous les gens dans le monde qui passent leur vie seules alors je pense à toutes les années que j'ai passées avec ma magnifique meilleure amie Brooke Davis, je me sens désolée pour tous les autres.
Dünyada, hayatlarını yalnız başlarına geçirmeye çalışan insanları düşününce benim güzeller güzeli en iyi arkadaşım Brooke Davis ile geçirdiğim o harika yılları düşünüyorum ve diğer herkese acıyorum.
Brooke est la demoiselle d'honneur de Peyton.
Evet. Peyton'ın nedimesi Brooke.
- Ce n'était pas utile. - Je sais.
- Brooke, bunu yapmak zorunda değildin.
- Brooke, tu as une seconde?
Onu değiştirmem lazım. Brooke, bir tane daha mı var?
Brooke.
- Julian, biz muhtemelen - -
- Brooke, tu te souviens de...
- Brooke, onu hatırlıyorsundur - -
L'autre Brooke, celle du film.
Ben olan Missy. Filmdeki diğer Brooke.
- Pourquoi Brooke?
Brooke'tan. Neden Brooke'tan?
Plus sexy que la vulgaire imitation venue avec Julian j'espère?
Julian'ın iğrenç Brooke çakmasından daha seksiyim, değil mi?
- Brooke Davis.
Brooke Bavis.
Tu pensais à quoi en emmenant la Brooke du film?
Film Brooke'unu getirirken aklından ne haltlar geçiriyordun?
Celle du film est la seule Brooke qui m'aime.
Film Brooke'unun, benden hoşlanan tek Brooke olduğunu.
Peut-être, mais je t'ai invité pour être le cavalier de la vraie Brooke.
Belki öyle, ama seni, gerçek Brooke'un kavalyesi olman için davet ettim.
On ne dit rien sur Brooke.
Sana söylemiştim.
Où est Brooke?
Brooke nerede?
- Brooke.
- Hiçbir şey olmayacak.
Bonjour.
- Brooke, merhaba!
- Non, de Brooke.
Hayır.
Tu es magnifique, Brooke.
Çok güzel görünüyorsun, Brooke.