English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Canton

Canton traducir turco

295 traducción paralela
L'eminence grise de Canton et de Pearl River.
Kanton ve İnci Nehri misali.
C'est du Canton n ° 2?
Koto Gaz, No.2 mi?
Tu connais la "Transpacific", sur Canton Road?
Canton Yolu'ndaki Trans pasifik Buharlı Gemi Şirketi'ni biliyor musun?
"Pardon, je suis avec deux amis et nous ne pouvons que manger de la soupe Wan Tan et du canard aux amandes mais si nous sommes quatre, nous pourrons prendre du poulet cantonais."
... ve bize Wantan çorbası, pirzola ile bademli ördek alma hakkı tanındı. "Ama dört kişi olursak Canton pilici de alabileceğiz..." "dedin."
" Canton de Saint-Sernin. Un enfant de 11 ou 12 ans, entièrement nu, quasiment sourd et muet, cherchant des glands et des racines, a été rencontré dans les bois de Caune par trois chasseurs qui s'en sont saisi au moment où il grimpait â un arbre.
" Saint-Sernin Kantonu. 11, 12 yaşlarında çıplak ve görünüşe bakılırsa hem sağır, hem de dilsiz bir erkek çocuğu yemek için meşe palamudu ve kök ararken, üç avcı tarafından Caune Ormanı'nda yakalandı.
Un tel officier resterait à Canton pour jouir de la vie.
Guangzhou'da keyif sürmek varken, neden buraya gelsin?
Cueillir des lychees à Canton pour accompagner le repas.
Hsiang efendi yakında burada olur. Hsiang nereye gitti?
À Canton? Reviendra-t-il à temps? Bien sûr!
Çöl meyveleri için endişeleniyordu ve sonunda biraz lychees ( Çam ) almak için Guangdong'a gitti!
Il est mort il y a 22 ans à Canton, Ohio.
22 yıl önce Canton, Ohio'da apandisiti patlayarak ölmüş.
On est dans le canton principal du district.
Ormanda yaşamıyoruz! Polis ve kanun var!
Canton vous devra beaucoup.
Kanton sana saygı duyacaktır.
Le légat impérial vient exprès à Canton superviser l'exécution.
Baş Müfettiş, idamı yönetecek.
Dommage, il n'est pas encore arrivé à Canton.
Ama o henüz Kanton'a ulaşmadı!
Je parie que de nombreux fidèles de Koxinga se dissimulent à Canton.
Cheng'in Kanton'da saklanan daha pek çok adamı olmalı.
Tian Ta est-il toujours à Canton? Oui.
Hsi-kuan, Tien Ta hala Kanton'da mı?
Le général mandchou de Canton va mourir.
General Tien Ta burada ölecek.
Tu insinues qu'il suffit de quelques bonzes pour que Canton entre en rébellion?
Eğer daha burda fazla keşiş varsa... Kanton da bir isyan çıkarabilirler! Evet...
Tu n'es pas de ma classe, Canton.
Sen benim sınıfımda değilsin, Canton.
- Combien de temps faudra-t-il?
Tahmini ne kadardır burada bekliyorsunuz, Canton?
Télégraphe, Canton!
Telgraf! Telg...
- Qui a donné cet ordre?
- Kim verdi bu emri? - Canton.
As-tu déjà tué un homme, Canton?
Hiç kendin birini öldürdün mü Canton?
Nous perdons notre temps, Canton.
Zaman kaybediyoruz burada Canton.
Je crois que c'était un "potage Canton".
O sebze çorbasıydı.
C'est ça, potage Canton.
Evet, sebze çorbası.
Pour des gars comme chin liu fung à canton, en chine.
Çinde bir kantonun içindeki adam, chin loo fung için bir film.
En 1947, 40 jours après ma naissance, il accompagnait une équipe à canton, pour participer à des compétitions.
1947 yılında, ben daha 40 günlükken bir takımla Guangzhou'ya İl Oyunlarında oynamak için gelmiş.
J'étudiais à l'université de Canton.
Guangzhou'da, Zhongshan Üniversitesi'nde okurken onun evinde kaldım.
Lorsque ton père partait pour Canton, il le prenait dans ses bras jusqu'a la porte. Il disait que son visage était rond, qu'il ressemblait au grand-père...
Baban Guangzhou'ya gittiğinde Hsiao'yu girişe kadar taşımış ve yüzünün çok yuvarlak olduğunu söylemişti.
- un petit dur de Canton?
- Bu Çinli'ye de bakın?
En se faisant passer pour un touriste, il ira jusqu'à Canton, puis filera au Japon.
Yukio Fushiki Chengdu dan gezi için ayrıldığını söylüyor. Gerçek amacının guangzhou ya harita götürmek olduğunu saklıyor. japon haritasını hong kong a geri getireceğim.
Vous ne savez pas ce qu'est un canton pourri?
'Berbat bir kasaba'ne demek bilmiyorsunuz, değil mi?
Un canton pourri.
"Berbat kasaba".
Dunny-on-the-Wold est un canton à trois sous... quelques ares de gadoue dans les marais du Suffolk avec une mairie abandonnée.
Dunny-on-the-Wold'beş para etmez'bir yer. Suffolk Bataklıklarında, üzerinde bomboş bir hükümet konağı olan, çeyrek dönümlük cıvık bir bataklık.
Vous disiez que le canton vaut 3 sous!
"Beş para etmez bir yer" dediğini sanıyordum.
"Un Candidat Pourri pour un Canton Pourri!"
"Berbat kasaba için berbat bir aday."
Selon M. Vipèrenoire, c'est la première élection propre dans un canton pourri.
Bay Blackadder, berbat bir kasabada gelmiş gelecek ilk dürüst oylama olacağı konusunda güvence verdi.
le seul électeur du canton!
Bay Blackadder, bu berbat kasabadaki yegane seçmen sizmişsiniz.
Vous résidez dans ce canton?
Ne kadar zamandır, bu seçim bölgesinde oturuyorsunuz?
"terrine de caneton"... dinde froide au citron et basilic... dinde froide au citron et basilic... anchois au vinaigre allié...
- Terrine de canton. - Terrine de canton. - Limonlu soğuk hindi.
Elle est de Canton, dans l'Ohio.
Canton, Ohio'dan.
C'est Ie préfet de Ia province de Canton.
Topu yükleyin.
J'y ai fait une tournée avec la troupe d'opéra en 40. À San Francisco.
1940'ta Canton Opera'sının düzenlediği bir turda Amerika'daydım.
Il est le chef des Tigres de Canton, et l'entraîneur de la milice locale.
Kendisi kantondaki 10 kaplanın ve yerel milislerin lideridir.
Un lion de l'association de Canton nous bloque le passage.
Kanton Birliğinden bir aslan yolumuza kesti.
Je suis Wong Fei-hung de Fu-shan, Canton.
Ekselansları, ben de Fu-Shan'dan Wong Fei Hung.
- Wong Kei-ying de Canton?
Sen Canton'dan Wong Kei-ying misin?
À Canton.
Canton'da.
"Dans l'un des plus audacieux hold-ups de l'histoire du Mississippi, trois bandits armés ont dévalisé la banque de Canton, kidnappé AT Burger, le vice président, sa secrétaire, Mlle Alma Biggestaff, et se sont enfuis avec la valeur de 1 00 000 $ en liquide et en titres."
"Mississippi tarihinin en gözüpek soygununda, Canton Döviz Bankası " bu sabah üç silahlı haydut " tarafından soyuldu.
"et permettra à notre peuplement de devenir un canton."
Kilise kurulmasına ve ufak yerleşim yerimizin bir kasabaya dönüşmesine olanak sağlayacağını söyledim. "
L'oncle a vu qu'il n'était pas fait pour le commerce et il l'a renvoyé à Canton.
Ona Guangzhou'ya gidip sınavlara girmesini söyledi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]