Translate.vc / francés → turco / Carpenter
Carpenter traducir turco
333 traducción paralela
Semblable à Marianne Carpenter, la découpeuse.
Marianne Carpenter'la aynı tip, sandık katili.
Approuviez-vous le mariage de Laura avec M. Carpenter?
Bayan Hunt'ın, Bay Carpenter ile yapacağı evliliği onaylıyor muydunuz?
De quelle nature sont vos rapports avec lui?
Bay Carpenter'la ilişkiniz nedir?
J'ai beaucoup d'affection pour M. Carpenter.
Ben... Bay Carpenter'ı oldukça severim tabi ki.
Donnez-vous de l'argent à M. Carpenter?
Bay Carpenter'a para verdiniz mi?
Le jour où vous avez retiré 1 500 $, M. Carpenter en a déposé 1 350.
1,500 $ çektiğiniz gün, Bay Carpenter kendi hesabına 1,350 $ yatırmış.
J'ai prêté de l'argent à Shelby Carpenter.
Shelby'nin biraz paraya ihtiyacı vardı ve ben de ona borç verdim. Hepsi bu kadar. Zaten kendi param.
Nous parlions de vous, Carpenter.
Biz de tam senden bahsediyorduk Carpenter.
- Je ne vous savais ici, M. Carpenter.
- Burada olduğunuzu bilmiyordum Bay Carpenter.
Ne vous inquiétez pas, M. Carpenter.
Yerinizde olsam bu konuda fazla endişelenmezdim Bay Carpenter.
- Bonjour, je suis Shelby Carpenter.
- Merhaba. Ben Shelby Carpenter.
Quel effet cela fait, Mr. Carpenter?
Peki, bu nasıl bir his Bay Carpenter?
- Bonne nuit. - Bonne nuit, Mr.
- İyi geceler, Bay Carpenter.
Le fruit de mon enquête sur un surprenant personnage :
O değerli şahsiyet Bay Shelby Carpenter hakkında yaptığım özel araştırmamın sonuçları. Bu kadar alçalmakla sadece kendini küçük düşürmüş oluyorsun, Waldo.
À propos de cet homme neuf, il flirte avec un mannequin de ton bureau.
Değişmiş Bay Carpenter'dan şimdiki zamanda söz etmişken kendisi şu sıralar senin şirketten bir modelle vakit geçiriyor.
J'ignore si elle le revit entre-temps, mais vendredi, elle déjeuna avec Diane Redfern.
Bundan sonra geçen sürede, Carpenter'ı bir daha gördü mü öğrenemedim. Tüm bildiğim Laura'nın Cuma günü Diane Redfern ile bir öğle yemeği yediği.
- Bonjour, McPherson. C'est une délégation!
- Bu amma da kalabalık bir delegasyon olmuş, ben sadece seni çağırmıştım Carpenter.
Et vous, Carpenter?
Ucuz bir şey, ama oldukça serttir.
Vous deviez vous marier avec Carpenter cette semaine?
Bu hafta Shelby Carpenter ile evlenecektiniz.
Pourquoi ne pas m'avoir dit que Shelby avait la clé d'ici?
Shelby Carpenter'da bu dairenin bir anahtarı olduğunu biliyorsunuz. Bana niçin söylemediniz?
Vous saviez qu'elle aimait Carpenter et qu'il lui avait donné votre étui à cigarettes.
Onun Carpenter'a aşık olduğunu ve Carpenter'ın sizin sigara kutunuzu ona verdiğini biliyordunuz.
Aimez-vous assez Carpenter pour risquer votre tête?
Carpenter'ı kendi güvenliğinizi riske atacak kadar çok mu seviyorsunuz?
Vous vous êtes enfuie à la campagne * pour réfléchir... Savoir si vous épouseriez Carpenter ou non.
Buradan, Shelby Carpenter ile evlenip evlenmeme konusunda kararınızı vermek üzere ayrıldığınızı biliyorum.
Est-ce pour l'utiliser ou pour le cacher?
Onu oradan alıyor musun yoksa koyuyor musun, Carpenter?
Vous êtes bien distrait.
Kararsız bir tipsin, değil mi, Carpenter?
Vous réalisez dans quel pétrin vous êtes?
İçinde bulunduğun durumun farkında mısın, Carpenter?
Parlez, Carpenter!
- Hadi ama Carpenter. Anlat artık. - Ben...
Redfern aimait Carpenter.
Redfern, Carpenter'a aşıktı.
Dommage que vous n'ayez pas ouvert la porte vendredi, Carpenter.
Cuma gecesi o kapıyı senin açmamış olman çok kötü, Carpenter.
Je veux savoir pourquoi vous m'avez menti sur Carpenter.
Asıl bilmek istediğim Carpenter konusunda bana niçin oyun oynadığın.
Que s'est-il passé avec Carpenter hier soir?
Dün gece onu gördüğünde Carpenter ile aranda neler geçti?
- Carpenter.
- Adım Carpenter.
- Voici Mme Benson, M. Carpenter.
- Bay Carpenter, bu Bayan Benson.
N'ennuyons pas M. Carpenter ou il refusera d'habiter ici.
Bay Carpenter'ı sinizlendirmemeliyiz, aksi taktirde burada kalmayacaktır.
- Vous êtes bien loin de chez vous.
- Evinizden çok uzaktasınız, değil mi, Bay Carpenter?
N'est-ce pas, M. Carpenter?
Bu doğru mu, Bay Carpenter?
M. Carpenter, voici Tom Stevens.
Bay Carpenter, Tom Stevens. - Memnun oldum, Bay Carpenter.
- Vous connaissez pas grand-chose.
- Fazla şey hakkında bilginiz yok gibi, değil mi, Bay Carpenter?
On peut aller voir le vaisseau?
Bay Carpenter, artık uzay gemisini görebilir miyiz?
- Je m'appelle Carpenter.
- Adım Carpenter.
- M. Carpenter est rentré?
- Bay Carpenter eve geldi mi?
- Vous êtes Carpenter? - Oui.
- Adınız Carpenter mı?
- M. Carpenter.
- İyi akşamlar Bay Carpenter.
- C'était chouette. Pas vrai?
- Harika zaman geçirdik, öyle değil mi, Bay Carpenter?
Nous devrions y aller.
Yola çıksak iyi olur, Bay Carpenter.
Carpenter.
- İyi geceler, tatlım.
Carpenter, trop fier?
Carpenter ve gurur mu?
- S'il n'y en a pas d'autre.
Ya sen, Carpenter?
Merci beaucoup.
Teşekkür ederiz, Bay Carpenter.
C'est quoi, l'inertie?
Bay Carpenter, atalet ne demek?
Je vous aime bien.
Sevdim sizi, Bay Carpenter.