English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Casse

Casse traducir turco

18,668 traducción paralela
Je savais qu'il y aurait de la casse.
Dikkatli olmanızı söylemiştim. Birinin yaralanacağını biliyordum. Bak ne oldu.
Le monde se casse la gueule.
Kıyamet kopacak.
Bon dieu, ça casse les oreilles, hein?
Tanrım. Çok gürültülü, ha?
Je l'ai récupéré à la casse hier.
Dün çöpte buldum.
Je l'appelle le "casse-noix".
Buna fındıkkıran diyorum.
On est deux pièces de casse-tête aux rebords courbés.
İki yapboz parçası gibiyiz, kenarlarımız tuhaf yuvarlak hatlı...
Comme un casse-tête.
İki yapboz parçası gibi.
Tu la veux? Viens la chercher. La casse, à midi.
ONU İSTİYORSAN ÖĞLEN TYCO HURDALIĞINA GEL.
- J'ai un diplôme de commerce. Contrairement aux casse-couilles d'ici, J'ai des compétences commercialisables.
- Ama bende işletme mastırı var hem de pazarlama yeteneklerim var.
Contrairement à toi, casse-couille a un job.
- Benim de işim var.
Vas-y et casse une noix, "Hawkeye Pierce"!
Ne fark edecek be Hawkey Pierce?
Décharge ou casse.
Telefonum bozuldu. Sorun değil.
Excuse-moi, il faut que je me... casse!
- Şimdi izin verirsen, gitmeliyim.
C'est la calcification autour qui casse.
Vida dişlerinin etrafındaki kireçlenme çözülüyor.
- Il faut qu'on se casse!
- Gitmemiz gerek!
Tchao les nazes, je me casse d'ici!
Booyah, kevaşeler, Burdan çıkıyorum!
{ \ 1cH00ffff } On a un max de tiges à gerber, si on se casse.
Bu akşam çıkacaksak çekilecek çok boru var.
Je suis juste casse-couilles.
Ben sadece seni biraz kızdırıyordum.
On casse la graine?
Bir şeyler yesek mi?
Allez, on se casse.
Hadi millet. Gidelim. İşimiz bitti.
On casse la graine?
Bir şeyler atıştıralım mı?
Casse-toi.
Defol git.
On se casse.
Gidelim.
On se casse.
Gidelim hadi.
Je me casse la figure...
Çüş! Düşüyorum.
- On se casse.
- Buradan gidiyoruz.
Les coryphées vont passer une audition pour le rôle de Clara dans Casse-noisette. Il sera présenté à Noël avec Rosita Mauri. Rosita?
Yıldızımız Rosita Mauri'nin yer alacağı ve Noel Arifesi sahnelenecek olan'Fındıkkıran Balesi'ndeki Clara rolünün seçmeleri için sizi topladım.
Le zip est déjà cassé.
- Fermuarın şimdiden bozulmasına ne diyorsun? - Geliyorum.
Le zip de ma robe à 8 000 $ est cassé, tes amis draguent les miennes, ma mamie est brûlée, mon père est éclopé, sans parler de la vinaigrette.
8000 dolarlık gelinliğimin fermuarı bozuldu, sağdıçlar, nedimelerime asılıyor, büyükannem baştan aşağı yanıklarla kaplı, babamın dizi zedelendi. Ve salata sosundan hiç bahsetmeyeyim bile.
L'homme s'était cassé le dos dans un accident à l'usine. Paralysé. Ses jambes étaient atrophiées.
Fabrika kazası, belini kırmıştı, felçli, bacağı bitmişti.
Je crois que tu l'as cassé.
Kırdın galiba.
Ça s'est cassé?
- Bu kırık falan mıydı?
- Allez, on se casse.
Üzgünüm.
Quelque chose de cassé.
- Bozuk bir şey.
- Il est cassé?
- Bozuk mu?
J'ai un boulot. J'ai un vrai travail pour une vraie entreprise. Le genre de travail pour lequel tu m'as cassé les pieds pendant des années.
İş buldum, ciddi bir şirkette gerçek bir iş yıllardır bulmamı istediğin gibi bir iş, sidik testinden geçemezsem işsizlik günlerime dönerim, bunu mu istiyorsun?
Tu as le cou cassé.
Boynun kırıldı.
Il n'est pas cassé.
Yok öyle bir şey.
Je me suis cassé le cul.
Canımı dişime takıp çalışıyorum.
Vous avez cassé votre cou.
- Boynunu kırdın.
Mon oncle s'est cassé le cou Tap dancing une fois.
Amcam bir kere step dans yaparken boynunu kırmıştı.
Je lui ai cassé la mâchoire.
Adamın çenesini çıkardım, kazara.
En voulant protéger une lampe, elle s'est cassé le poignet.
Çok küçük bir lambayı tutayım derken elini kaldırdı ve bilek kırıldı.
Ils ont cassé les verres?
Henüz bardak kırmadılar, değil mi?
Je me suis cassé le croupion pour ton gâteau "sans gluten".
"Glütensiz pastayı" getirmek için kanatlarımı yırttım.
C'est tout cassé.
Eyvah. Çalışmıyor.
Cassé.
Kapak.
Je crois qu'il est cassé.
Kırık galiba.
Il y a un autre pétrolier cassé en deux?
- Bizden başka bir tanker daha mı ikiye bölünmüş?
J'entends toutes sortes de choses au sujet d'un bateau cassé et je...
Bir batıkla ilgili bazı şeyler duyuyorum ve ben...
Cette fois-ci, c'est vraiment cassé.
Bu sefer cidden kırılmış.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]