English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Cece

Cece traducir turco

974 traducción paralela
J'ai suivi Cece. Je me suis incrusté pour trainer avec les autres.
Cece'nin sözünü dinledim ve kendimi davet etmeye karar verdim.
Non, c'est formidable ici.
Hayır, Cece. Burası çok güzel.
CeCe en est une aussi.
Cece'de mi onlardan biri?
CeCe, préviens la base.
Cece, merkezi ara.
Non. Je suis une amie de Max, Alec, CeCe et tous les autres.
Ben sadece Max'in, Alec'in, Cece'nin ve hepsinin arkadaşıyım.
- Ouais. Ses hommes ont tué CeCe.
- Evet, bunu White'ın adamları yaptı.
Henry Rains et Cece Smith.
Henry Rains ve Cece Smith.
J'ai hâte que tu rencontres ma grand-mère Cece.
Büyükannem Cece ile tanıştırmak için sabırsızlanıyorum. Onu seveceksin.
Cece a gagné.
- Cece kazandı.
Ouais, mais Cece a dit qu'elle pensait que tu changerais d'avis.
Evet, ama Cece senin fikrini değiştirebileceğini söylüyordu.
Et Cece me mettait la pression.
Ve Cece bana baskı yapıyordu.
Vu que tu as passé tout l'été à boire ton café dans la porcelaine de Chine de Cece ça sera aussi bon à la maison dans ta tasse "Bon retour, Kotter"?
Tüm yazını kahveni Cece'nin Çin porselenlerinden içerek geçirdiğine göre evdeki "Hoş geldin" yazılı kupandan içerken tadı onun kadar iyi gelecek mi?
Ta mère me les avait achetées pour le bal de Cece.
Annen ve Cece sosyete balosuna giymem için bunu bana almıştı.
Cece m'a donné ce costume.
Bu takımı bana Cece aldı, tamam mı?
Et Cece me manque, bien sûr.
Cece'yi şimdiden özledim tabii.
C'est Cece.
Cece.
Il faut remercier Erin, elle garde Cece.
Aslında Erin'e teşekkür etmelisin. Bebeğe bakmayı, o kabul etti.
Me la passe pas, elle parle pas encore.
Hayır, hayır, Cece'yi telefona verme çünkü henüz konuşamaz.
On dirait Cece.
Cece'nin sesine benziyor.
Avouez que Cece était une erreur.
Bebeğinizin bir hata olduğunu itiraf edin.
- C'est le baptême de Cece.
- Cece bugün vaftiz ediliyor.
Mais là, tu dois dire que tu sais que tu n'es pas son parrain.
Çok üzgünüm, Cece'nin vaftiz babası olmadığını söylemeni istiyorum.
Je sais pas comment dire ça, mais Cece... devient une petite s-a-l-o-p-e.
Bunu nasıl diyeceğimi bilmiyorum ama Cece biraz k-a-n-c-ı-k olma yolunda ilerliyor.
Cece, arrête.
Cece, dur artık.
Jim, Pam et Cece sont bien ensemble.
Jim, Pam ve Cece pek yakışıyorlar gibi.
Cece s'est endormie.
Cece nihayet yattı.
Mamie, tu peux garder Cece un instant?
Büyükannesi. Cece'ye biraz göz kulak olur musun?
Mamie, où est Cece?
Büyükannesi, Cece nerede?
M. Sousé, si le devoir m'appelait... j'irais en Afrique affronter les mouches tsé-tsé et la maladie du sommeil... pour contrôler des livres.
Bay Sousè, görev icabı çeçe sineği ülkesi Afrika'ya gider ve uyku hastalığına karşı göğsümü gererim eğer incelenecek defterler varsa.
- Quels vaccins?
Doktor böyle olabileceğini söylemişti. - Dün, hastanede yapılan çeçe sineği aşıları. - Ne aşısı?
- la mouche tsé-tsé. - La mouche tsé-tsé?
- Çeçe sineği mi?
Votre lettre ne parlait pas de cette région.
Mektubunuzda, Çeçe sineği diyarına gittiğiniz yazmıyordu.
Réaction au vaccin contre la mouche tsé-tsé.
Çeçe sineği aşısına aşırı reaksiyon, hepsi bu.
Une réaction au vaccin.
Çeçe sineği aşısı.
Quand j'avais 17 ans, lors d'un safari avec mon oncle, ma mère craignait qu'une mouche tsé-tsé ne me pique.
17 Yaşımdayken amcamla safariye gitmiştik. Annem çeçe sineği ısıracak diye dehşetten yatağa düşmüştü ama ben fevkalade vakit geçirdim.
La mouche tsé-tsé, "muscida glissina", une pompe à sang de dix millimètres, est une redoutable porteuse de virus.
Çeçe sineği. - 10 mm. uzunluğundadır. - İyi misin?
Des grenouilles venimeuses, des mouches noires, des fourmis tueuses.
Zehirli kurbağalar, çeçe sinekleri, uçan karıncalar.
Une mouche tsé-tsé a dû les piquer.
Çeçe sineği onları ısırmış olmalı.
- Piqués par des mouches tsé-tsé.
- Çeçe sinekleri tarafından ısırılmışlar.
Choubidou, ouais!
Çaça-çeçe!
- Des mouches tsé-tsé.
- Çeçe sineği.
Il y a longtemps, les mouches tsé-tsé m'ont rendu malade.
Uzun zaman önce çeçe sineği yüzünden hastalanmıştım.
Je veux que tu ailles voir chacun de ces agents, pour leur dire discrètement : "Mouche Tsétsé."
Şimdi, bu ajanslara gidip, şöyle demeni istiyorum : "çeçe sineği".
Mouche Tsé-tsé.
Çeçe sineği.
C'est tout ce que tu es censé dire.
Sadece çeçe sineği diyeceksin.
Elle a combattu la malaria, fui des éléphants a travers des marais infestés de mouches tsé-tsé, été prise au milieu d'une guerre civile, passé la nuit dans un aéroport bombardé avec des rebelles armés, avant d'etre secourue par des pilotes russes ivres sur une piste trouée.
Çeçe sinekleri ile dolu bataklıklarda kızgın fil sürüsünden kaçarken sıtma hastalığı ile cebelleşmiş. Bir sivil savaşa tanık olmuş, meyhane münakaşasında isyancıların silahlı kavgası arasında bombalanan hava alanında bir gece geçirmiş. Sonunda kaçış esnasında krater ağızlarında slalom yapan sarhoş Rus pilotlar tarafından kurtarılmış.
Il a été piqué par une mouche tsé-tsé à l'aéroport.
O'nu da hava alanında çeçe sineği ısırdı.
Il tue des mouches qui ont la malaria pour sauver le monde.
Dünya'yı sıtma ve çeçe sineklerinden kurtarıyor.
Sans toutes les mouches tsétsé, il va sans dire.
Çeçe sineklerini saymazsak tabi, söylemeye gerek yok heralde.
Tu crois que... par hasard, tu aurais pu entrer en contact avec une mouche Tsé-tsé porteuse du trypanosoma gambiense?
Acaba diyorum oradayken seni tripanozom brusei taşıyan bir çeçe sineği ısırmış olabilir mi?
Super, au revoir, Cece.
Hoşça kal, Cece.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]