Translate.vc / francés → turco / Central
Central traducir turco
4,552 traducción paralela
Il y a des chutes de neige incroyable ici. Et la chambre est confortable et chaleureuse avec chauffage central.
Burada harika bir kar yağışı var oda rahat ve merkezi sistem sayesinde sıcak.
Je travaille à Central Coast Pharmaceuticals.
Ben Central Coast Eczacılıkta çalışıyorum.
Peuple de Central Coast Pharmaceutiques
Central Coast Eczacılık çalışanları...
Vous voyez, les rouages survivent dans l'ordre. Mais quelque chose ne l'était pas. chez Central Coast Pharmaceutiques.
Önemsiz insanlar emirle başarılı olurlar ama Central Coast Eczacılıkta bir şeyler ters gidiyordu.
Je vais appeler le central sur mon portable et on va vous envoyer une unité aussitôt que possible.
Cep telefonumdan merkezi arayacağım ve bulunduğun yere acilen bir ekip yollayacağız.
Central, ici sergent Cohen, j'ai un officier à terre et j'ai besoin d'assistance.
Merkez, ben Çavuş Cohen. Bir memur yaralı ve acil yardım gerekiyor.
Je dois me connecter au système central de gestion.
Merkezi yönetim sistemine bağlanmam lazım. Omurgaya.
Un postulat central de la croyance traditionnelle veut que nous avons été créé séparemment de tous les autres animaux.
Geleneksel inancın ana önermelerinden biri diğer hayvanlardan ayrı olarak yaratıldığımız şeklindedir.
J'essaye de ne rien manger qui ait un système nerveux central.
Merkezi sinir sistemi olan herhangi bir şeyi yememeye çalışıyorum.
Parce que j'ai une amie à Central Casting et elle cherche toujours des gens pour être, tu sais, comme dans les scènes de salle d'audience dans "The Good Wife".
Çünkü Central Casting'de çalışan bir arkadaşım var ve Good Wife'ta mahkeme sahnelerinde oynayacak insan arıyorlar.
Hier, la Banque Centrale Européenne a été la victime d'une attaque.
Frankfurt'taki European Central Bank'a bir siber saldırı gerçekleştirildi.
Je me reposerai quand j'aurai identifié cet appareil et que je saurai pourquoi cette créature devait la placer à Central City.
Bu cihazın ne olduğunu ve bu yaratığın neden bunu Central City'ye yerleştirmeye çalıştığını öğrenince dinlenirim.
J'ai suivi vos efforts à Central City, Flash.
Central City'deki işlerini takip ettim Flash.
- Nous avons besoin d'un thème central.
- Burada kaçırdığımız şey birleşik tema.
Ici central. Vous êtes là les gars?
Burası karakol, orada kimse var mı?
- Central? Terminé.
Karakol, tamam.
Sierra Un à central.
Sierra Bir'den, Karakola.
Talia, c'est Clint du bureau central.
Talia, ben müdüriyetten Clint.
C'est un feu sur Western et la 3ème dans le centre-ville de Central City.
Central Şehri'nin merkezindeki Western ve 3. sokak köşesinde bir yangın var.
Je trouve cela assez remarquable d'avoir été un timide première année à l'université de Central City, et être devant vous maintenant, récompensé comme homme de l'année.
Bir zamanlar burada, Central Üniversitesi'nde öğrenci olup şimdi sizlerin önünde böyle bir ödüle layık olduğum için çok mutluyum.
La police de Central City a toujours un tueur en liberté.
Central Polisi hâlâ katili yakalayamadı.
Nous savons tous les deux que nous sommes les seuls équippés pour sauver Central City.
İkimiz de biliyoruz ki Central Şehri'ni koruyabilecek tek grup biziz.
Et quand ce n'était pas assez, ils descendaient tous les deux à la gare de Grand Central et regardaient le monde tourner.
Ve bu onlara yetmediği zaman Grand Central Terminali'ne gider ve dünyanın hareketini izlerlerdi.
* * * Red Bedroom Team * * * Un porte-parole du bureau du Maire de Central City a confirmé l'absence de dégâts ou de retombées radioactives dues à l'explosion qui a ébranlé S.T.A.R. Labs il y a 5 semaines.
Central Şehri valiliğinden bir sözcü beş hafta önce STAR laboratuvarındaki patlamadan kaynaklanan herhangi bir hasar ya da radyoaktif sızıntı olmadığını doğruladı.
Je pensais que tu restais à Central City un peu plus longtemps.
Central Şehri'nde birkaç gün daha kalacağını sanıyordum. Bombayla ilgili haberleri duydum.
DC-52 à Central, 10-80, en centre-ville!
DC-52'den Merkeze. Şehir merkezinde 10-80 durumu!
Je veux que tu sortes Central City de ta tête et que tu te remettes dans le jeu.
O yüzden kafanı Central Şehri'nden çıkarıp oyna vermeni istiyorum.
On devrait peut-être respirer un bon coup.
Belki de biraz ara vermeliyiz. Central Şehri ile ilgili o sözler neyi ima ediyormuş öğrenmek istiyorum. Hayır, dur.
Je comprends que cette histoire de Mirakuru te fasse peur et je suis restée à Central City.
Bu Mirakuru şeyin seni çok korkuttuğunun ve Central Şehri'ne çok gittiğimin farkındayım. Felicity, sorun o değil.
Ce n'est pas vraiment le genre de chose que tu peux juste prendre au dépôt central.
Home Depot'tan alacağın türde bir patlayıcı değil bu.
Selon le tracker, elle est juste à l'intérieur - le Grand Central Market. - Oui?
İzleme cihazına göre Grand Central Market'in içinde.
Nous regardons à l'intérieur du Grand Central Market- - c'est comme essayer de trouver Charlie
Onun içine bakıyoruz da şu an Waldo'yu aramak gibi bir şey bu.
Elle est adulte, on ne peut rien faire tant qu'on n'est pas à 24h, mais c'est la sœur d'un pompier, donc une des nôtres, le central a déjà une équipe qui s'en occupe.
- 16 saattir. Yetişkin biri. 24 saat dolana kadar yapabileceğimiz hiç bir şey yok. Ama bir itfaiyecinin kardeşi.
Ethan a piraté l'ordinateur central de l'ISEA, ce qui est déjà pas mal, mais ensuite il a fait sauter le bâtiment.
Ethan doğrudan ISEA ana sistemine sızdı bu yeterince kötüydü ancak sonrasında bir binayı havaya uçurdu.
Elle est garée à l'extérieur de la Station Grand Central.
Grand Central İstasyonu'nun dışına park edilmiş.
La police municipale l'a trouvée abandonnée près de l'entrée Lexington du Grand Central.
Bir sokak polisi, Grand Central'in Lexington girişinde terk edilmiş olarak buldu.
Hopkins, la police vient d'envoyer les images d'un incident survenu à Grand Central. Affichez-les.
Hopkins, NYPD az önce Grand Central'de yaşanan bir olayın gözetleme kameraları görüntülerini gönderdi.
L'électron bouge selon un anneau ondulé autour du noyau central d'un atome d'hydrogène. Il fait des sauts quantiques d'une orbite à l'autre.
Elektron, hidrojen atomunun merkezi çekirdeğinin etrafında dalgalı bir şekilde dans eder ve bir yörüngeden diğerine kuantum sıçramaları yapar.
Et quand ce sera le cas, je serai à Central Park, à l'entrée du zoo.
Ve bunu istediğinde, ben Central Park'ta hayvanat bahçesinin girişinde olacağım.
Rien de mieux que marcher dans Central Park un jour d'automne, après un rasage.
Dünyada, bir sonbahar günü traş olduktan sonra Central Park'a gitmek kadar güzel bir his yok.
Petit insecte prendrait le contrôle de leur système nerveux central... pour leur faire faire toutes sortes d'horribles choses à eux-mêmes.
Ufaklık onların merkezi sinir sistemini ele geçirir ve kendilerine çok kötü şeyler yaptırırlar.
Eh bien, en théorie, un fragment de passion humaine pourrait produire un choc dans l'ordinateur central, mais seulement si quelqu'un ici a des sensations plus fortes que quand je me caresse les mamelons,
Teorik olarak yoğun insani tutkular ana bilgisayarı şoklayarak elle başlatabilir. Tabii odada benim meme uçlarımı ovaladığımda aldığım histen daha güçlü hislere sahip biri varsa yani iyi şanslar.
Vous enseignez toujours, Mme Lance? Le Grec et l'histoire médiévale à l'université de Central City. En effet, oui.
Hâlâ ders veriyor musunuz Bayan Lance?
J'ai une vie à Central City, et j'ai un travail merveilleux.
Central City'de yeni bir hayatım var. - Ve harika bir işim var.
S.T.A.R. Labs ont fait un trou à Central City quand nous avons mis en marche l'accélérateur de particule.
S.T.A.R. Labs parçacık hızlandırıcıyı çalıştırdığında Central City'nin içinde bir delik açtı.
Un autre quand vous rentrerez à Central City pour ne plus jamais lui parler.
Ve Central City'ye dönüp onunla bir daha görüşmezsen bir milyon daha.
Elle est triste. Elle retourne étudier à Central City.
Üzgün olduğunu ve Central City'deki okuluna geri döneceğini söyledi.
- sur l'appareil que je vous avais laissé.
CENTRAL CITY 5 : 38 MERKEZ SAAT... bilgi edinebildiniz mi diye aradım.
Sierra Un à central, terminé.
Sierra Bir'de Karakol'a, tamam.
La police de Central City le confirme,
Central Polisi, eski personel Danton Black'in ölümünü onayladı...
Non, attends, je veux savoir exactement ce que cette blague à propos de Central City signifiait? Lorsque la première bombe a explosé, tu n'étais pas là.
İlk bomba patladığında burada değildin.