English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Centurion

Centurion traducir turco

177 traducción paralela
Merci de me donner de l'espoir, centurion.
İyi dileklerin için sağ ol, Centurion.
Peu importe la manière, centurion.
Nasıl becerirsin bilmiyorum, Centurion.
Nous avons fait notre devoir.
Görevimizi yaptık, Centurion.
Qui t'a donné l'autorisation d'attaquer ces gens?
Centurion, bu insanlara hangi yetkiyle saldırıyorsun?
Tu peux donner l'ordre maintenant.
Şimdi emir ver, Centurion.
Centurion!
Yüzbaşı!
S'il fallait punir tous les commandants qui se ridiculisent... il ne resterait personne de plus haut rang que centurion.
Eğer kendini aptal yerine koyan her komutanı cezalandıracak olsak... elimizde yüzbaşı rütbesinin üzerinde adam kalmazdı.
Centurion!
Centurion!
Centurion à vingt-six contre un, ça c'est une affaire!
Centurion için 1'e 26, gerçekten iyi bir oran.
Ben quoi, ce cheval à vingt-six contre un, ben c'est Centurion, ça!
1'e 26 veren at mı? Centurion.
C'est bien Centurion, hein!
- Centurion değil mi o?
Vous savez, le centurion qui nous a amenés ici?
Bizi buraya getiren bölük komutanını ( centurion ) biliyor musun?
Oh, Docteur, c'est le centurion qui nous a trouvés et accompagnés.
Oh, Doktor bu bizi bulup eve getiren bölük komutanı.
Centurion, je me surprends à souhaiter qu'on soit détruits avant notre retour.
Centurion, dönmeden önce imha arzusu geçiyor içimden.
Ses particules obstrueront leur système de détection, Centurion. Nous y sommes, commandant.
Centurion, birçok parçacıklar sensörlerini etkisiz yapacaktır.
- Je vais m'occuper du Centurion. - Inutile.
- Ben Centurion'a bakacağım.
Il est mort.
- Gerek yoktur. Centurion öldü.
Ainsi que le corps du Centurion.
Centurion'un cesedini de.
Je jette mon arme à tes pieds, centurion. Comme le fit notre chef, Vercingétorix, à ton maître, César! Alors, quoi?
Şefim Vercingetorige'in silahlarını Sezar'ın ayaklarına attığı gibi bende silahımı... senin ayaklarına atıyorum.
Peut-être, mais un bon centurion se doit de prêcher l'exemple.
Haklısınız, ama bir liderde iyi bir örnek oluşturmalı.
Ce centurion nous veut du mal?
- İyi durumda değil.
" Le centurion, qui était en face de Jésus,
- Hristiyan incili. -
Centurion, avez-vous obtenu une autorisation?
Yüzbaşı, bu bölgeye girmek için izniniz var mı?
Centurion, pourquoi y aller encore une fois? Vous savez ce qui nous arrivera.
Centurion, bir daha denemenin manası ne?
Ça n'a pas été très différent des autres fois, centurion!
Genelde olandan çok farklı olmadı değil mi Centurion?
Y sont pas humains, ces types, centurion! Y sont pas humains!
Şu Galyalılar insan değiller Centurion, onlar insan değiller.
- Envoyez une phalange de centurions.
- Centurion birliğini gönder.
Bonjour, centurion.
Merhaba memur bey.
Un centurion de l'armée romaine.
Roma ordusunda bir yüzbaşıydı.
Comment allez-vous, centurion?
Evet, siz nasılsınız memur bey?
- Très drôle, centurion.
- İyi espriydi, yüzbaşı. Sevdim.
Frappez-le, centurion, et très fort.
Vur ona yüzbaşı, çok kuvvetlice.
Il était centurion dans la garnison de Jérusalem.
Kudüs garnizonunda bir yüzbaşıymış, efendim.
Centurion, y a-t-il un homme de ce nom dans la garnison?
Yüzbaşı, garnizonda bu isimde biri var mı?
Allons, centurion.
Gerçekten yüzbaşı!
Centurion, pourquoi ricanent-il ainsi?
Yüzbaşı, neden öyle kıkırdıyorlar?
C'est bon, centurion.
Pekala yüzbaşı!
Stanley dewoski c'est la buick centurion décapotable.
Stanley Dewoski üstü açılan bir Buick Centurion.
Le prestige d'avoir une buick centurion ne se compte pas en dollars et cents.
Buick Centurion sahibi olmak bir ayrıcalıktır, parayla ölçülemez.
Prépare-toi à transmettre mon signal aux catapultes.
Hazır ol Centurion, emirlerimi mancınıklara ulaştıracaksın.
Centurion, amène-le-moi.
Bize doğru gelmesini sağla.
Je suis le centurion Bochra.
Bana "Yüzbaşı" Bochra diyebilirsin.
En vérité, le centurion Bochra y est pour beaucoup.
Aslında, bunun için Yüzbaşı Bochra'ya teşekkür etmeliyim.
- Il y a le feu à la banque Centurion.
- Centurion Bankasında yangın var.
Vous patrouillez comme un centurion romain dans ses provinces, maintenant un empire engourdi et boursouflé.
Dışarıda vilayetleri devriye gezen, ruhsuz ve şişirilmiş bir imparatorluğu koruyan, Romalı bir yüzbaşı gibisin.
"Le centurion en cuir", 1960. Et son premier film en couleur en 1966 :
"Deri Bölük" 1960, ve 1966'daki ilk renkli filmi,
C'est sa foi, qui gagne au centurion les faveurs divines.
Askere savaşı kazandıran onun inancıdır.
Tu sais, le truc sur la foi du vieux centurion... au sujet de sauver les Amish?
Hani şu Mormonlar'ı kurtarmakla... ilgili askerin inancı vardı ya?
Trêve de bavardages ‚ mon guerrier d'acier.
İki- - Geminin sistemlerini koru. Gevezeliği keselim, benim çelik Centurion'um.
Attends, centurion!
Bölük komutanı dur!
Centurion.
Yüzbaşım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]