Translate.vc / francés → turco / Change
Change traducir turco
40,186 traducción paralela
Mon cœur, ne change pas de sujet!
- Hayatım, konuyu değiştirme!
Il change les spécifications techniques sans nous consulter?
Verileri bize danışmadan mı değiştirdi?
Si on veut que le président change d'avis sur la taxe carbone, il faut convaincre l'opinion publique.
Başkanın bu konudaki görüşünü değiştirmek için kamuoyunun görüşünü değiştirmemiz gerekiyor.
Change de disque!
Her zaman aynı şeyi söylüyorsun.
Elle a besoin de croire davantage au change-up, n'est-ce pas?
- Buck, hız değiştiren atışlarına daha çok güvenmeli, değil mi?
Alors Sollecito change sa version des faits.
Sonra, Sollecito hikayesini degistirdi.
Maintenant, je suis impliqué dans ce cauchemar, cette tragédie, et ma vie va être détruite... à jamais par tout ça... si rien ne change.
Ama simdi bu kabusta, bu trajedide rol aliyorum ve hayatim mahvolacak... sonsuza dek... tabii bir seyler degismezse.
Mais ensuite, il change son histoire.
Ama sonra hikayesini degistirdi.
Mais... Ils changeaient, de comportement, de fréquentations, de point de vue, modelés par leur vie, mais vous n'avez jamais changé.
Fakat... onlar değiştiler... farklı davranışlar, farklı ilişkiler, farklı bakış açıları hayatlarını şekillendirdi.
Il change.
Kişiliği değişiyor.
Ce soir, ça change.
Bu gece, bu değişiyor.
Je sais, le monde change, et pas pour le meilleur.
Bu konuda haklıyım. Dünya değişiyor. Ve iyi yönde değil.
Tu ne peux pas arrêter ce qu'on change
Değişmekte olan şeyleri durduramazsınız.
Et tout change pour toi.
Senin adına her şey değişiyor.
Quoi qu'on fasse, peu importe comment on essaie d'arranger les choses, l'histoire change tout le temps.
Şimdi, ne yaparsak yapalım, nasıl düzeltmeye çalışırsak çalışalım, geçmiş sürekli değişiyor.
Le passé, c'est le passé. J'ai changé.
Senin de dedigin gibi, geçmis geçmistir.
J'ai longuement réfléchi à tout ça. Et j'ai changé d'avis.
Bunu çok düşündüm ve fikrimi değiştirdim.
C'est comme se retaper une ex qui te dit qu'elle a changé.
Artık manyaklık yapmadığını söyleyen eski sevgiliyi sikmek gibi.
Mais sache que Spence a beaucoup changé depuis qu'il bosse pour nous.
Ama s öylemek isterim ki Spencer ofisime girdiği sıradakiyle aynı adam değil.
Mais ça a changé. Nos intentions sont devenues... nobles.
Ama sonra başka bir şey oldu daha naif bir şey.
À cette époque, la maison avait changé de nombreuses fois de propriétaires, mais personne n'était restée longtemps.
Ondan sonra birkaç kere alınıp satıldı ama hiç kimse orada uzun kalmadı
Ma vie n'a pas seulement changé quand cette bombe a explosé à Vienne ou quand j'ai protégé cette femme.
Hayatım sadece o Viyana'daki bomba patladığında yada o kadına kalkan olduğumda değişmedi.
Elle a aussi changé quand j'ai vécu la Terrigénèse.
Terrigenesis'e maruz kaldığımda da değişti.
Qu'est-ce qui a changé?
Şimdi farklı olan ne?
Ça ne change pas le fait que nous n'avons aucun moyen de contenir M. Reyes.
Bu, Bay Reyes'i kontrol altına alabileceğimiz bir yol olmadığı gerçeğini değiştirmiyor.
Depuis 4 ans déjà, et ça m'a pas changé du tout.
Dört yıldır, benim için hiçbir şey değişmedi.
Je crois bien que ça t'a changé.
Hey! Bu senin için değişti.
Il n'a pas changé.
Hiç değişmemiş.
Juste pour être claire, ma position n'a pas changé.
Şunu açıkça belirteyim, durumumda bir değişiklik olmayacak.
Il a changé d'ethnies, il doit donc s'agir de mères seules.
Kurbanlar farklı ırktan, asıl mevzu bekar annelerle ilgili olmalı.
Vous avez changé d'avis?
- Fikrini mi değiştirdin?
Cette vidéo a changé toute la donne.
O video, her şeyi değiştirdi.
En fait, je... J'ai changé d'avis.
Aslında ben vazgeçtim.
Elle a pas changé!
Hâlâ da öyle.
C'était un étrange sentiment... comme si on m'avait arraché la télécommande des mains... et qu'on avait changé de chaine... On avait remplacé mon rêve par mon cauchemar... et on avait jeté la télécommande.
Garip bir duyguydu sanki biri televizyonu benden uzak tutuyor gibiydi sevdiğim bir şeyi izlemek için kanalı değiştirdiğimde televizyonun benden uzaklaşması gibi.
Mais elle m'a dit que ses sentiments avaient changé.
Ama bana olan hislerinin tamamen degismis oldugunu söyledi.
Et ils ont rarement changé de gants.
Nadiren eldivenlerini degistiriyorlar.
Une imagination débordante comme la mienne a changé la chambre de mon enfance en zone d'élevage pour monstres et autres horreurs innommables dès que les lumières s'éteignaient.
Işıklar söndüğünde, benim fazlasıyla aktif hayalgücüm çocukluk odamı canavarların ve ağza alınamayacak derecede TV KUMANDASI YARA BANDI korkunç şeylerin cirit attığı bir yere dönüştürürdü.
Les circonstances exceptionnelles ont changé les choses.
Hayatın, tren çarpmış gibi değişti.
Quelque chose a changé quandle Dr Jones a drainé Kara et J'onn en même temps.
Dr. Jones, Kara ve J'onn'u aynı anda sömürünce bir şeyler değişti.
Il a changé d'avis alors, est revenu et l'a tué.
Fikrini değiştirip geri dönmüş ve adamı öldürmüş.
Comment elle s'est sentie quand tu as changé la direction de l'entreprise?
Şirketin yönünü değiştirdiğinde ne hissetti?
Tu veux dire quand j'ai changé la direction de "domination mondial du meurtre"?
"Herkesi öldürerek egemen olmak" yönünden mi bahsediyorsun?
On a changé quelque chose.
25 EKİM 1996 Bir şey yaptık.
Je sais, ça a l'air fou, mais tout ce que j'avais, tout ce que j'ai perdu quand l'histoire a changé, je m'en souviens.
Öldüğün ve ölmediğin hayatlar. Güven bana, çılgınca geldiğini biliyorum ama sahip olduğum her şeyi geçmiş değiştiğinde kaybettiğim her şeyi hatırlıyorum.
Les choses ont changé.
Birşeyler değişti
Pourquoi avoir changé d'avis?
Fikrini ne değiştirdi?
Papa a survécu, mais le sauver a tout changé.
Babam yaşadı, ama onu kurtarmak herşeyi değiştirdi.
On a changé quelque chose.
Bir şeyleri değiştirdik.
Après que nous ayons changé l'histoire, il a été démoli.
Biz geçmişi değiştirdikten bir süre sonra, yok oldu.
Rien de ce que je disais n'aurait changé ton opinion.
Hadi, ne dersem desem fikrin değişmeyecekti.