Translate.vc / francés → turco / Chanté
Chanté traducir turco
6,403 traducción paralela
Chanté par les langues de feu dans le ciel
Göklerde alevli dillerin mırıldandığı
Non, c'est là que les anges ont chanté pour moi.
Hayır, orada melekler bana şarkı söyledi.
Les anges ont chanté pour toi?
Melekler sana şarkı mı söyledi?
Et qu'ont-ils chanté?
Peki hangi şarkıyı söylediler?
- Quand elle a chanté pour Rue.
- Rue için şarkı söylediği zaman.
J'étais sur scène Pendant tout ce temps Demandez qui a chanté La chanson de l'arc-en-ciel
Ben sürekli sahnedeyim Kim şarkı söylemiş bir öğrenin
J'ai chanté pour vous, et vous me devez.
Senin için şarkı söyledim, bana borçlusun.
Tu as chanté la chanson de Bonnie Raitt?
Bonnie Raitt şarkısını söyledin mi?
On a bu du vin et on a chanté, et on a encore bu, et c'était tout simplement formidable.
Şarap içtik ve şarkı söyledik... ve biraz daha içtik... ve tek kelimeyle harikaydı.
Ils ont chanté avec Ben et moi.
Benimle ve Ben ile şarkılar söylediler.
Nous les Juifs, avons écrit, chanté et trimé, fait la guerre pour l'Allemagne. Tous ont été gazés.
Biz Yahudiler yazdık, şarkı söyledik, köleleştirildik savaş için Almanya'ya gittik, yine de hepimiz gazla zehirlendik.
Ce qu'il chante à la fin...
- Sonunda söyledikleri.
Tu veux que je chante?
Şarkı söylememi mi istiyorsun?
Chante-moi une chanson.
- Bana şarkı söyle.
Je veux que mon papa me chante une chanson.
Babamın bana şarkı söylemesini istiyorum.
- Je ne sais pas. Cubby Broccoli a fait un film d'espionnage avec un Écossais dont il chante les louanges.
Cubby Broccoli, hakkında çılgın eleştirileri olan bazı İskoç'larla bir casusluk filmi yaptı.
C'est la grosse dame qui chante.
Uyan da balığa gidelim.
Quand on l'approche, il chante Take Me to the River.
Ne zaman onların yanından geçsen, "Take Me to the River" şarkısını söylüyorlar..
Tu sais, ces gars-là ne se déplacent pas pour quelqu'un qui joue et chante en acoustique sur une vieille cassette.
Onlar eski bir kasetten akustik çalıp söyleyen birini aramıyor.
"Dis tes prières du matin" "Chante une chanson entraînante"
# Sabah duanı et Hareketli bir şarkı patlat #
"Et chante la sur le long chemin du retour"
# Sonra evine giderken o uzun yolda söyle şarkını #
T'es sûre de vouloir que ce soit moi qui chante ça?
Şarkıyı benim söylememi istediğine emin misin?
Allez, chante!
Haydi sen de söyle!
Quand je chante ces mots
# Söyleyince bu şarkıyı #
OK, moi aussi, je chante bien.
- Tamam, ben de iyi şarkı söylerim.
Chante! putain!
Şarkı söyle işte amına koyayım!
Allez, chante!
Hadi, söyle!
Maintenant, chante.
Şimdi, söyle.
- Je chante
Diyorum ki
un toast pour mon ami, qui... [Jaggu chante]
arkadaş için bir tost daha, kim... [jaggu şarkı söylüyor]
Chante, bébé!
♪ Bülbül gibi şakı aşkım!
Mais je viens, comme je l'ai dit, avec vos folles, tant que ça me chante.
Ama sana katılacağım, çünkü yaparım dedim. Şu zırdelilerinle uğraşmak için de bana uyduğu sürece yardım edeceğim.
Tout le monde chante vos louanges.
Ofisteki herkes senden övgüyle bahsediyor.
Les battements de mon cœur chante son nom. Ses yeux rencontrent les miens.
# "Aşkım baba bir oyun oynuyor.." #
Tu veux que je chante?
Söylememi ister misin?
Non, ne chante pas.
Hayır, söyleme.
J'ai chanté la chanson de Bonnie Raitt.
Bonnie Raitt şarkısını söyledim.
Personne de nos jours, qu'il rappe, qu'il chante, peu importe, n'a échappé à l'influence de James Brown.
Rap yapsın, şarkı söylesin, ne yaparsa yapsın James Brown'dan etkilenmeyen kimse yoktur.
Tout le monde la chante.
Herkes aynı şeyi yapıyor.
Tu ne quittes pas ton travail quand ça te chante.
Merhaba, ne zaman canın isterse öyle, işinden çıkıp gitmezsin.
Est ce que c'est Reycraft qui chante?
Reycraft şarkı mı söylüyor?
- Chante-moi un cantique. - D'accord. "La Vieille Croix".
Bir ilahi söyle.'Old Rubber Cross.
- Je chante si t'arrêtes.
- Öldüğünde söylerim.
Mais il chante très bien, ou en tout cas quelqu'un chante bien.
O da olmayabilir. Sesi çok güzeldir veya bu başka biriydi.
Chante quelque chose...
Şarkı söyleyelim...
Il chante en même temps l'amour, la colère, la peur, la joie et la tristesse. Tout ça, combiné dans un seul son magnifique.
Aşk ile öfkenin korku, eğlence ve üzüntünün şarkısını bir kerede birleştirerek muhteşem bir sesle söylüyor.
"Un homme âgé n'est qu'une misérable chose, " un manteau loqueteux sur un bâton, "à moins que l'âme ne batte des mains et ne chante."
"Ruhu alkış tutup şarkı söylemediği sürece, paltosu bataklığa saplanmış önemsiz, yaşlı bir adamdır."
- Tu ne seras pas l'ami de ma mère, et quand je chante ça la rend heureuse.
- Annemin arkadaşı olmuyorsun ve benim şarkım onu mutlu edecek.
Là, je chante du Lionel Richie.
Şimdi bir Lionel Richie şarkısı söylüyorum.
Peut être que je le chante comme Lionel Richie.
Belki Lionel Richie gibi söylüyorumdur.
Je venais d'écrire cette chanson, "Where The Wild Roses Grow", et je voulais qu'elle chante dessus, et nous cherchions un moyen de la contacter elle avait un management qui la protegeait beaucoup et protegeait son image et tout ça.
"Where the Wild Roses Grow" diye bir şarkı yazdım ve bu parçada onun da söylemesini istedim. Kylie'ye ulaşmanın bir yolunu arıyorduk. Menajerleri onun ve imajının üstüne titriyordu, çok korumacıydılar.