Translate.vc / francés → turco / Château
Château traducir turco
4,672 traducción paralela
Château L.A.
İç şunu. Los Angeles hesabı.
Elle vivait dans un château.
" O küçük çok şirin bir kız dı..
La mère de Sean sera à l'abri avec moi au château, le nouveau QG de la zone.
Sean'ın annesi kalede benimle beraber güvende olacak, yeni bölge karargâhında.
Il faut que j'aille au château.
Kaleye girmem gerek, tamam mı?
- Ils se dirigent vers le château.
Kaleye doğru gidiyorlar.
C'est un vrai château ici.
Burası konak gibi.
Il y a un château dans les Alpes bavaroises, Neuschwanstein.
Neuschwanstein'da, Bavyera Alpleri'nde bir kale var.
Avec le sous-lieutenant James Granger, des œuvres françaises retrouvées dans un château en Bavière ont été rendues à Paris.
Teğmen James Granger'ın yardımıyla Bavyera'da bir kalede bulunun birkaç vagonluk Fransız sanat eseri Paris'e geri gönderildi.
Le château est détruit.
- Kale yok edildi.
Et avec un enfant? Retournez au château.
Yanında bir de çocuk var.
Voici le château de La Muerte.
Burası La Muerte'nin şatosu.
Ça, c'est un château!
- İşte ben buna şato derim!
Et voilà! Le château de Xibalba.
İşte burası, Xibalba'nın şato.
M. Georges au Château Luxe, je vous prie.
Château Luxe'tan Mösyö Georges'u bağlayın lütfen.
Et votre cheval retrouvera le château?
- Sihirli bir şekilde at şatoya mı gidecek?
Guide-moi jusqu'au château. Et conduis-moi jusqu'à cette bête.
Şatoya giden yolu göster ve beni o canavarın yanına götür.
"A mesure qu'elle découvrait le château de la Bête, " un bruit, plus fort, plus entêtant que la cloche, " se mit à résonner dans tout son être :
Fakat Canavar'ın şatosunu keşfederken çandan çok daha hoş ve tesirli bir ses Belle'in ruhunu sarıvermiş.
Mais quand la nuit sera tombée, je t'interdis de sortir du château.
Fakat gece çöktüğünde şatodan çıkmanı yasaklıyorum.
"des petites créatures qui peuplaient le château " et qui allaient devenir ses meilleurs amis. "
Şatoyu yuva edinen bu sevimli yaratıklar Belle'in en yakın arkadaşları haline gelecekmiş.
A qui appartient ce château?
- Bu şato kime ait?
- " A son réveil, Belle partit explorer le château,
Uyanınca Belle şatoyu keşfetmek için dışarı çıkmış.
Et les coffres du château?
- Babamın şatodan getirdiklerini hatırlıyor musunuz?
C'est d'un château abandonné.
Terk edilmiş bir şatodan.
Un château abandonné?
Terk edilmiş şato dediğin bu mu?
Comme si c'était un château?
Ve sanki bir kaledeymişiz gibi oynadık. Kalede gibi mi?
Eh bien, je construis les murs de ton château.
Ben, senin kalenin duvarlarını inşa ediyorum.
Un Château Laroze.
Château Laroze.
David, j'ai promis à ma mère une photo de moi avec des oreilles de souris debout devant le château de conte de fées.
Şehir dışından gelen PASTOR : David, Fare kulaklı bir resmimi anneme söz vermiştim. Peri masalı bir kalenin önünde duruyordu.
Château Bonheur 1975.
1975 yılından Chateau Bonheur şarabı.
- Vous imaginez quoi? Que c'est le château de Chambord?
Chambord'u kale mi sanıyorsunuz?
Je suggère des Twinkies et un Château d'Yquem 1937 pour dessert.
Tatlı niyetine 1937 Château d'Yquem'le Twinkie yemeyi önerebilir miyim?
- C'est un château.
Bu bir kale!
Sinon, tu pourras toujours amener ton fils à Disney World et te chercher un boulot d'homme à tout faire au château de Cendrillon.
İlgilenmezsen de bununla çocuğunu Disney World'e götürebilirsin ve Cinderella'nın şatosunda iş bulabilirsin.
Ce sera le Château Roubine, s'il vous plaît. Merci.
- Evet, Chateau Roubine lütfen.
Nous avons des ordres. Personne ne quitte le château.
Emirlerimiz var, kimse kaleden ayrılmayacak.
Le coté est du château.
Kalenin doğu tarafında.
En cas d'incident, renverser le château d'eau?
Her olayda bir su kulesi mi devirirsiniz?
J'ai frappé le château d'eau.
Kuleye ben çarptım.
Un des observateurs qui était en poste à l'extérieur du château Édo, était Aoshi Shinomori.
Bir gözcü, Edo kalesinin dışındaydı ismi Aoshi Shinomori'ydi.
Tu te souviens que les deux parties étaient d'accord pour que le château d'Édo soit cédé et qu'il n'y ait aucun bain de sang à Édo?
Edo kalesinin iki tarafınında teslim olduğunu hatırlarsın ve bir damla kan akmamıştı.
On dirait le château de Dracula par ici.
Burası Dracula'nın şatosu gibi.
Tu apprends à te battre dans un château?
Nasıl dövüşeceğini bir kalede mi öğrendin?
100 générations ont défendu ce château.
Bu kaleyi yüzlerce nesil savundu.
Le château ne tiendra plus longtemps.
Kale daha fazla dayanmayacak.
Si le château tombe, plus d'endroits où se cacher.
Kale düşerse saklanacak yer kalmayacak.
Je sais qui est dans ce château.
Kalenin içinde kimin olduğunu biliyorum.
Et après, nous devons prendre le château.
- Sonra da kaleyi almamız lazım.
Ce château a résisté à des milliers d'années.
Bu kale binlerce yıldır ayakta.
Elle aura le château de Stokeworth dès que son père sera mort.
Yine de babası öldüğünde Stokeworth Kalesi ona kalıyor.
Une église un château ou quelque chose du genre...
Şimdi bu eski bir bine Kilise, kale yada herhangi bir şey olabilir..
De toute façon, Lily a une grande maison, donc samedi dernier j'y suis allée et elle a un jardin avec des vieux murs et on a joué comme si c'était un château.
Herneyse... Lilly'lerin büyük bir evi var. Geçen cumartesi onlardaydım.