Translate.vc / francés → turco / Ci
Ci traducir turco
25,225 traducción paralela
Celles-ci sont à moi.
Bunlar benim.
Mais réponds à celle-ci : que veux-tu?
Ama şuna ne dersin : "Sen ne istiyorsun?"
Celle-ci n'en a que 132.
- Bununki 132.
Je connais celle-ci.
Bunu iyi biliyorum.
Et 45 autres comme celui-ci.
Ve bunun gibi 45 otelin daha sahibi.
Notre bienfaiteur a décidé de ne pas vous faire payer ce mois-ci.
Bağışçımız ödemenizi bu aylık erteleme kararı aldı.
J'ai abandonné le paiement de ce mois-ci en échange du bracelet.
Bilezik için ödemeyi bir aylığına erteledim.
Tu agis comme ci on t'avait exilée.
Şu var ki, sürekli sürgün edilmiş gibi davranıyordun.
Pourquoi elle n'a pas pu payer ce moi-ci? Qu'est-ce qui a foiré avec sa dernière arnaque?
Sana bu ayın ödemesini niye yapmadığını söylemedi son dolandırmasında neler oldu?
Essayez celui-ci.
Bunu dene.
À part celle-ci, il y a Malibu, Benedict Canyon.
Bu arsa hariç biri Malibu'da, biri de Benedict Kanyon'da.
Et tu ne pars pas cette fois-ci.
- Bu sefer bırakmak yok.
Je te le promets, Kels, à cette heure-ci demain, tu me remercieras.
Sana söz veriyorum Kelsey, yarın bu saatlerde bana teşekkür edeceksin.
Dans des temps comme celui-ci, il est facile de se dire :
Böyle zamanlarda, bunu sormak kolaydır :
Je ne suis pas si sur que Voiello ait bien dirigé, cette fois-ci.
Voiello'nun bu kez iyi liderlik yaptığından emin değilim.
Okay, juste laisses moi mettre celui ci.
Tamam, izin ver şunu yere bırakayım.
C'est qui à cette heure-ci?
Kimin telefonu çalıyor?
- Vous travaillez à cette heure-ci?
- Niye bu saatte çalışıyorsun?
Envoyer leurs messages à cette heure-ci, ils sont dingues...
Bu saatte kim mesaj gönderir? Delirmiş bunlar!
Quelle est la place d'un homme faible dans un monde comme celui-ci?
Böyle bir dünyada güçsüz bir adam için yer var mıdır?
Bien sûr. Mais qu'est-ce qu'on fait exactement, dans celui-ci?
Duydum duymasına ama bu büro özellikle ne işe yarıyor?
Eh, mec c'est trop sucré.
Dostum, Kool Aid'ci adamın evi yıkıp geçmesini bekliyorum.
Je connais la réponse à celle-ci.
Ben cevabı biliyorum.
Quand je pense vieux vampires je pense à toi et tes nouveaux amis, mais on dirait que celle-ci n'est pas de ton camp.
Şimdi ata vampirleri düşünüyorum seni ve arkadaşlarını düşünüyorum ama bu bizden biri değilmiş gibi geliyor.
J'ai d'autres genres de problèmes ces jours-ci.
Şu günlerde farklı bir sorunum var.
Une silhouette indistincte qui instaurait la peur dans les os de ceux qui entendaient des murmures sur celle-ci.
Adını duyan herkesi iliklerine kadar korkutan bir gölgeydi.
On va bâtir 20 appartements comme celui-ci.
- Buna benzer 20 apartman daha inşa ediyoruz.
- Non, pas celle-ci.
Hayır, bunu değil.
Toi et Carter avez passé des vies entières ensemble. et à chacune d'entre elles, vous êtes tombés amoureux. Pourquoi cette fois-ci ça serait différent?
Carter ve sen beraber ömürler boyu yaşadınız ve her birinde, aşık oldunuz peki neden bu hayat daha farklı olsun ki?
Oui, elle peut faire tomber Nelson et Murdock ce mois-ci, mais dans combien de temps serez-vous traîné dans la merde avec nous?
Nelson ve Murdock'u bu hafta batırabilir evet ama ne kadar süre ama bizimle birlikte boka batmadan önce dayanabilirsin?
Comme ci comme ça.
- İdare eder.
Tu viens jamais à cette heure-ci.
- Bu saatte buralara gelmezdin sen.
Oui, mais celle-ci... Elle n'est pas pardonnable.
- Evet ama bu affedilemez bir şey.
Il n'y aura pas une autre occasion comme celle-ci.
- Tek bir şansımız var. - Herkes aynı masada olacak.
Au lieu d'attendre qu'il me trouve et qu'il me tue pour que je puisse aimer mon Hannibal dans la vie suivante, j'ai essayé de trouver l'amour dans celle-ci.
Sıradaki hayatımda Hannibal'ı bulayım diye beni bulup öldürmesini beklemektense bu hayatımda aşkı bulmaya çalıştım.
Celui-ci est plein.
Bu dolu ama.
Je n'avais pas vu celle-ci.
Bunu görmemiştim bak.
Celui-ci.
İşte bu.
Ma confiance est limitée ces jours-ci.
Evet, bu günlerde pek güvenmiyorum.
Alors que certaines pièces sont exposées à la basilique Papale... enfin c'est ce qu'ils disent... celles-ci sont les liens manquants.
Zincirin bir kısmı Aziz Petrus Bazilikası'nda sergileniyor ya da öyle diyorlar zincirin kayıp halkaları burada.
Donc, vous baisez celui-ci.
Bunu mu götürüyorsun yani?
J'ai grandi dans un endroit comme celui-ci.
Kesinlikle. - Böyle yerlerde büyüdüm ben.
Où celui-ci doit aller?
- Bu nereye gidecek?
Vous n'êtes pas celle qui est narguée. "Oh mon Dieu" ci! "Oh mon Dieu" ça!
"Tanrım" şöyle, "Tanrım" böyle!
Mais cette fois-ci, c'était Maman qui se disputait avec Nana sur mon look.
Bu kez annemle ninem görünüşüm konusunda tartıştılar.
Un murmure par ci, une apparence divine par là...
- Bendim. Sağda solda fısıltılar, ilahi görünüşler...
Et celui-ci est contrôlé par Maxwell Lord.
Ve bu seferki Maxwell Lord tarafından kontrol ediliyor.
Celui-ci a une baie.
Şurada bir koy varmış.
Fais pas çi, fais pas ça, pas comme çi, pas comme ça
Bunu yapma, onu yapma, Böyle değil, Şöyle değil...
Cette fois-ci, non.
Sinirlenip kontrolünü kaybetmiştir. Videoyu gördün.
Toutes les autres serrures du labo de Max ont un pavé numérique, mais celle-ci est biométrique. Quoi?
Ne...