Translate.vc / francés → turco / Cigarettes
Cigarettes traducir turco
2,881 traducción paralela
Avez-vous apporté des cigarettes?
Sigara getirdin mi?
- Vous avez des cigarettes? - Non. - Alors, allez vous faire voir.
Ama sanırım bilinçaltım eve dönüp bu ağrı kesicileri almak istedi.
Tu peux épeler "menteur," "va"... "porter," "cigarettes," "à"...
Hayır, sen küçükken yapacağın hiçbir şeyin seni sevmemi engellemeyeceğini söylemiştim.
Ça va? Voilà des cigarettes. Joyeuse Saint-Valentin.
500 dolara bahse girerim ki topu kupaya sokabilirim.
Je comprends soudain l'attrait des cigarettes et de l'alcool.
Neden sigaraya ve alkole sığınılır aniden anladım.
Je vais au pub, acheter des cigarettes.
Ben bara gidiyorum. Bir sigara molası vereceğim.
J'aime ces cigarettes françaises.
Bu Fransız sigaralarına bayılıyorum.
Des Françaises... les meilleurs cigarettes
Fransız yapımı. En iyi sigaralar.
Chez Lorillard - CIGARETTES À LA FAINE
Lorillard'ın AKGÜRGEN FISTlĞI AROMALI SİGARALARI
J'ai mis en gage ma montre et mon étui à cigarettes.
Saatimi ve sigara kutumu rehinciye verdim.
Où sont mes cigarettes?
Sigara içmem lazım. Sigaram nerede?
Où sont mes cigarettes?
Sigaram nerede?
Ce sont des traces de brûlure de cigarettes entre tes doigts?
Sigara yanığı, parmağını yakmışsın, değil mi?
Je n'ai plus de cigarettes.
- Sigaram bitmiş.
Quand achèteras-tu tes propres cigarettes?
Ne zaman kendininkini alacaksın?
Venez avec moi. Je vous donnerai toutes les cigarettes que vous voudrez.
Benimle gel, sana istediğin kadar sigara getireyim.
Est-ce que quelqu'un a un peu d'argent pour des cigarettes?
Sigara parası olan var mı?
Tu paies ton paquet de cigarettes 4,25 $?
Bir paket sigaraya 4,25 mi veriyorsun?
- Des cigarettes bonnes pour la santé.
- Yani onlar sağlıklı sigaralar.
Tes cigarettes contiennent du salpêtre, donc elles brûlent plus rapidement, donc tu en fumes plus.
Senin sigarana güherçile koyuyorlar, böylece daha çabuk bitiyorlar, sen de daha çok içiyorsun.
Alors en fin de compte, tes cigarettes te coûtent plus cher, pas moins cher.
Yani son tahlilde, senin sigaran daha pahalıya geliyor.
Pas celle des cigarettes, de l'alcool ou des jeunes étudiantes?
İçki, sigara ya da kızlar değil de o mu öldürüyor?
Jumper Dave sort un étui à cigarettes en argent. Il l'ouvre d'une main et dit : "Téléportation, Scotty!"
Jumper Dave bir gümüş sigara tabakası çıkarır, tek eliyle açar ve : "lşınla beni Scotty" der...
M'apporterais-tu mes cigarettes?
Sigaramı atar mısın?
Ce sont des cigarettes?
Bu sigaralar ne peki?
Aller au magasin, m'acheter le journal et les cigarettes.
Bana gazete ve sigara alsana.
Désolé, pour les cigarettes. J'avais pas réfléchi, pardon.
Abel, dur biraz.
Il reste quelques cigarettes.
- Olmaz dostum sana dün verdim. Biraz çürük sigaram var.
Economise tes cigarettes.
- Pekala. - Kazanmak istermisin?
Des cigarettes. Á l'époque, tout le monde le faisait.
Ama o zamanlar sigara kaçakçılığıydı ve herkes yapıyordu.
C'est peut-être le cendrier et les cigarettes que j'ai trouvés... dans la cour.
Belki de bulduğum kül tablası ve sigaradan dolayıdır. Arka tarafta.
O. K. Et tu trouves... un cendrier avec des cigarettes dedans et tu crois... tu en déduis automatiquement que c'est à moi.
Sonra sen bir kül tablası ile sigara buluyorsun ve otomatikman benim olduklarını farz ediyorsun.
Pas d'alcool, de cigarettes ou de thon.
Olmaz ben içemem. Sigara da kullanamam. Tuna da yiyemem.
On n'avait pas dit moins de cigarettes et de pêche la nuit?
Sigarayı azaltma ve geceleyin daha az balığa gitme konusunda anlaşmamış mıydık?
Une façon de leur montrer mon appui. Leur envoyer des cigarettes?
Bir yolu olsaydı da onlara destek verebilseydim.
À la mi-février, tu es sorti à 10 h acheter des cigarettes et n'es jamais revenu.
Şubat ayının ortasında, saat 10'da bir paket sigara almak için evden çıktın ve bir daha geri dönmedin.
Sans le moindre effort, j'ai des cigarettes et de la monnaie à claquer.
Beş kuruş harcamadan sigara alıyorsun. Ve hatta para üstü.
Que les Lucky Strikes étaient les seules cigarettes à bord du Friendship.
Hayır, Lucky Strike'ın Friendship'teki tek sigara olduğunu.
Oh, je me disais seulement, que ce serait un horrible travail Juste attendre que quelqu'un vienne acheter des cigarettes ou autre chose.
Her zaman düşünmüşümdür ki birilerinin sigara filan almasını beklemek ne korkunç bir iştir.
- Je veux des cigarettes.
- Sigara alacağım.
Puis elle est tombée enceinte, et comme elle fumait des cigarettes, son bébé est né taré.
Sonra kız hamile kaldı. Sigara içtiği için de bebek zeka özürlü doğdu.
Et ces drôles de cigarettes, dix paquets chacune.
O içtiğiniz garip sigaralar. Sobranie. Her pakette on tane.
"Pas plus de dix cigarettes par jour", a-t-il dit.
Günde 10 sigaradan fazlası yasakmış.
Quelques vêtements de rechange et un paquet de cigarettes.
Genç bir aşık ve bir paket sigara.
Vos cigarettes!
Sigaranı unuttun.
Alors, les enfants, n'oubliez pas d'éteindre vos cigarettes quand vous avez fini.
Evet, tıfıllar... Her zaman, içtikten sonra sigaranızı söndürmeyi unutmayın.
Je vais aller acheter des cigarettes, d'accord?
Ben... Markete sigara almaya gidiyorum, tamam mı?
Pourquoi veux-tu des cigarettes?
Sigaraya neden ihtiyacın var?
- Va chercher d'autres cigarettes, menteur!
Git biraz daha sigara al, yalancı puşt!
Passe moi les cigarettes.
Bir sigara ver.
T'as mes cigarettes?
Sigaramı aldın mı?