English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Coconut

Coconut traducir turco

94 traducción paralela
Au Coconut Beach Club?
Coconut Beach Club'ı sever misin?
Je suis une des danseuses.
Ben Coconut Grove Kızlarından biriyim.
Lina adore commander... - mais c'est vous le patron! - Vous avez raison!
Coconut Grove'un sahibi Lina ona ne derse yapabilir ama bu stüdyonun patronu sizsiniz.
Dans une maison chic sur Coconut Grove.
Coconut Grove'da lüks bir eve girdi.
Dis, Coconut, t " es aussi descendu du bateau!
Hindistancevizi, sen de iyisin ha. Sen de o tekneden atılmıştın.
Vous savez que je rate l'unique soirée disco de l'année?
Coconut Teazer'da parti var bugün. Başka bir gün...
Ses parents sont riches.
Babası zengin, Coconut Grove'da.
Un coconut, M. Smithers?
Simpson, Tanrı aşkına ne yaptığını sanıyor...
"Cherche médecin B.C.B.G., sensible, pour dîners aux chandelles, " balades romantiques et mariage. "
"Hassas WASP doktoru aranıyor mum ışığında bir akşam yemeği ve Coconut Groove da bir yürüyüşü ve evliliği paylaşmak için"
Zone - 1, Quartier Sud 17, "Hôtel Coconut".
Bölge-1, Güney Sokak 17, "Coconuts Oteli".
Coconut, le chimpanzé avec un drôle d'uniforme de marin.
Neydi? Coconuts! Denizci üniforması olan şempanze.
- Le club de strip-tease Coconut Tiger.
Striptiz kulübü, Coconut Tiger.
Et quelle adresse... Un chauffeur avec une maison à Coconut Grove.
Limuzin sürücüsü Coconut Grove'da denizin yanında mı yaşar?
On a déjà vu des overdoses à Coconut Grove.
Cinsel organında bir madde var.
Les noix de coco tombent tout le jour
Coconut coming down all the time
J'ai remonté la piste et jai trouvé une adresse :
- Doğru. Aranan telefonun adresini buldu. Coconut Grove, 2420 Lyons Avenue.
Exact. Thomas Chandler, Coconut Lane, Hibiscus Island.
Hibiscus Adası'nda oturan Thomas Chandler adında biriymiş.
On l'a localisé à Coconut Beach.
Onu Coconut Plajı'nda bulduk.
Cétait peut-être le problème.
Onunla evlenmiyordu. Problem orada. Chuck Coconut Grove'dan biriyle evleniyordu.
Chuck devait épouser une fille de Coconut Grove, ce soir.
Yemek bu akşam Delano'da olacakmış.
L'ouragan de catégorie 2 a frappé tout particulièrement le quartier de Coconut Grove avec des rafales et des tornades de 2,5m de haut.
Özellikle iki buçuk metrelik dalgaların vurduğu Coconut Groove büyük zarar gördü.
Deux jours à Coconut Grove, c'est une petite dose.
Coconut Grove'da 48 saat geçirmek kısa bir süredir.
Parfait, j'emmène les filles magasiner à Coconut Grove.
Ben de kızları Coconut Grove'a alışveriş yapmaya götürürüm.
Je suis votre hôte, Coconut Pete.
Adım Hindistancevizi Pete.
Bienvenue sur Pleasure Island, l'île de Coconut Pete.
Zevk Adasına hoş geldiniz!
Votre hôte et le fils préféré du rock n'roll : Coconut Pete!
Ev sahibiniz rock'n'roll'cu Hindistancevizi Pete!
Je t'aime, Coconut Pete!
Seni seviyorum Hindistancevizi Pete!
Coconut Pete, je vous arrête.
Hindistancevizi Pete, tutuklusun.
Voici Coconut Pete!
İşte Hindistancevizi Pete!
- Coconut Pete.
- Hindistancevizi Pete.
Coconut Pete.
Hindistancevizi Pete.
Là par exemple, je prépare ma super paella Coconut Pete.
Mesela su anda ünlü Hindistancevizi Pete yemeği yapıyorum.
La paella Coconut Pete?
Hindistancevizi Pete yemeğine?
Coconut Pete?
Hindistancevizi Pete'e?
LA SOEUR ET LE BEAU-FRÈRE DE "COCONUT PETE" WABASH
"HİNDİSTANCEVİZİ PETE" İN KIZ KARDEŞİ VE ENİŞTESİ
PÉRISSENT PIÉTINÉS À UN CONCERT DE COCONUT PETE
HİNDİSTANCEVİZİ PETE KONSERİNDEKİ İZDİHAMDA ÖLDÜLER
COCONUT PETE - RED ROCKS 11 JUILLET 1992
HİNDİSTANCEVİZİ PETE 11 TEMMUZ'92
Ces propriétés de Coconut Grove sont sur la corniche, au-dessus du niveau de la mer.
Bu mülkler Coconut Groove'da. Atlantik Kıyı Sırtı'nın üstündeler. Yani yerden altı yedi metre yüksekteler.
Jusqu'à hier soir. Les urgences nous envoient son dossier.
Coconut Grove'dan istettiğimiz acil servis kayıtları yolda.
Un meurtre violent en plein jour à Coconut Grove.
Vahşice işlenmiş cinayet. Güpegündüz, Grove'un ortasında. Görmediğim şey kalmadı sanıyordum.
Parmi les sites où on a pu filmer en Floride, il y avait une demeure à Coconut Grove qui appartenait à un type qui se prenait pour un comte.
Hiç birşey. Yani, ufak tefek uyarılar vermenin ötesinde seks olmalı. Çanlar çalmalı, barajlar yıkılmalı, bombalar patlamalı, gibi.
Ils vivent à Coconut Grove.
Coconut Grove'da oturuyorlar.
Ils ont remarqué ceci il y a quelques minutes- - une activité douteuse dans le sous réseau ATM dans Coconut Grove.
Veri madencileri bir şey buldu. Birkaç dakika önce haber verdiler. Coconut Grove'daki bir bankamatikte şüpheli bir şeyler olmuş.
Mesdames et Messieurs, le "Coconut Grove" est fier de vous présenter la charmante, la talentueuse, l'incomparable Virginia Fallon.
Bayanlar, baylar, Coconut Grove gururla yetenekli, karşılaştırılamaz Virginia Fallon'ı gururla sunar.
Tu vas mettre "put the lime in the coconut, drink'em both up"?
"hindistancevizinin icine ihlamur koy ve ikisini birden ic" diyorsun yani?
"Lime in the coconut"?
"Hindistancevizinin icindeki ihlamur"?
Frank Pierce, Coconut Grove Mercedes Benz.
Adım Frank Pierce. Coconut Grove'daki Mercedes galerisinin sahibiyim.
Au centre commercial de Coconut Grove... Dans 2 heures.
2 saat içinde Coconut Grove Alış-Veriş Merkezinde ol.
C'est à des kilomètres de Coconut Grove.
Golden Beach mi? Coconut Grove'dan çok uzakta.
Cocoa Coconut? Jamoca Almond Fudge? Mocha Jamoca?
- Hindistan cevizi moka camoka, fıstık yağı, muz - nane.
Il est descendu sur Coconut Grove.
Adam Coconut Grove'da bulunmuş.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]