English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Cordon

Cordon traducir turco

1,020 traducción paralela
Tu dois couper le cordon même si c'est avec les dents.
Bu yüzden elinde ne varsa onunla veya dişlerinle kendinden koparmalısın.
Prépare-toi à un cordon bleu.
Texas'ın en iyi yemeklerine hazır ol.
Mon ami Jake dit que vous êtes un cordon bleu.
Dostum Jake, senin Texas'ın en iyi aşçısı olduğunu söylüyordu.
Je vais couper le cordon.
Kesmem gerek.
Si je puis me permettre, je suis un cordon bleu.
Şey şöyle söyleyeyim efendim yemek pişirmek benim için bir tutkudur.
Et c'est le cordon de cou conscient avec briljanten.
Bu da, daha önce bahsettiğim elmas gerdanlık.
- Madame est un vrai cordon bleu.
- Tartınız mükemmel olmuş, hanımefendi.
Passe-moi le cordon.
Kabloyu ver.
Vous êtes un cordon bleu, Maggie.
İyi bir ahçısın, Maggie.
C'est ton cordon ombilical.
Senin göbek kordonun o.
Mon cordon...?
Göbek kordonum?
N'est-ce pas un cordon Bickford?
Bu sıradan bir ip değildi.
Tu sais que le cordon est assez long.
Kablonun yetişeceğini biliyorsun.
Christine est un cordon bleu.
Christine çok güzel Yorkshire pudingi yapar.
Prends le cordon de ce chauffage électrique.
Şuradaki ısıtıcının kablosunu söküp bana ver.
Mais tu as dit toit-même que c'était un cordon bleu!
Bütün içkileri eve götürdüğünü sen kendin söylemiştin.
Vous êtes un cordon bleu, Pherber.
Sen iyi bir aşçısın Pherber.
.. et le vieux Jonathan est un vrai cordon bleu! okey?
Ve yaşlı Jonathan senin için yemek pişirip, hizmet edecek.
Le cordon sanitaire était à côté.
Sıhhiye ekibi oradaydı.
.. à propos du cordon de sécurité de la police, à l'aéroport de Catagne-Silege
Catania havaalanındaki soruşturmaya ilişkin olarak Panorama da diyor ki...
Avez-vous prévu un cordon de sécurité?
Binbaşı Ryder, kasabanın etrafına sınır çektiniz mi?
Je veux un deuxième cordon.
- Tamam, hallediyorum. İkinci bir barikat sırası kurmak istiyorum.
Le deuxième cordon sera à 3 km en deçà du premier.
İkinci barikat sırasını, ilkinin 3 km kadar içinde istiyorum.
Ne les laissez pas franchir le cordon.
Anlaşıldı mı? Barikatların aşılmasına izin verme.
Le cordon tiendra mais on a 130 km ² de forêt à ratisser.
Barikatlar sağlam durumda, ancak daha kapatmamız gereken 100 kilometrekare civarında ormanlık alan var.
Si le cordon lâche, on devra s'y résoudre.
Eğer barikatlar yetmezse topyekun gireriz.
Si le cordon est enfreint, on lâche la bombe.
Eğer o sınırlar aşılırsa, bombayı atmak zorunda kalırız.
Si le cordon est rompu, nous devrons agir sans délai.
Eğer o sınırlar aşılırsa, derhal müdahalede bulunmalıyız.
Je veux un homme tous les 25 m sur le cordon externe.
Barikat dışında her 20 metreye bir adam dikin.
Un homme tous les 25 m sur le cordon externe.
- Emredersiniz! Anladım. - Barikatın dışında her 20 metreye bir adam gönderin!
On a atteint le cordon.
Sınır hattı olmalı.
Ma femme est un cordon bleu.
Karım iyi bir aşçıdır.
Et quel cordon bleu!
Müthiş bir aşçıdır, Harry.
Katarina est un vrai cordon-bleu.
Katarina benden çok daha iyidir.
Un cordon de sécurité entoure le colonel ø sa sortie de l'appareil.
Güvenlik güçleri podyum boyunca albayın yolunu çevreledi.
Le cordon ombilical de la pauvre gosse.
Zavallı küçük kızın göbek kordonu tabii ki.
Capitaine, vous êtes un fin cordon bleu!
Saygılar, Kaptan. Zamanlamanız mükemmel.
Le cordon a été sectionné, mais pas chirurgicalement.
Göbek bağı kesilmiş, fakat cerrahi olarak değil.
C'est un cordon bleu, saviez-vous?
O tam bir usta biliyor musun?
Une force aveugle Coupe le cordon qui l'attache à la Terre.
Ezdi herkesi ve her şeyi bir sıkışta Doğa üstü bir güç
Grammy est un vrai cordon bleu.
Büyükanne her işi iyi yapar.
Sa soeur a été étranglée à la naissance par le cordon ombilical d'Angel.
İkiz kardeşini doğum sırasında boğazını sıkarak öldürdü. Angel kendi göbek bağıyla.
Un cordon bleu.
-... harika bir aşcı olduğum.
Comme si on ne coupait jamais le cordon ombilical.
Sanki göbek bağı hiç kesilmemiş gibi.
D'ailleurs, la sage-femme avait déjà coupé le cordon, il n'y avait plus rien à faire.
Bu arada ebe kordonumu kesmişti. Yapılacak bir şey yoktu.
Placez-les sur votre tête et à mon signal tirez sur le cordon.
Başınızın üstüne koyun. Size talimat verdiğimde sağ taraftaki ipi çekin.
Le cordon du rideau.
Perde kablolarınıda kes!
- Vous êtes un cordon bleu.
- Harika bir aşçısın.
Quelqu'un devra couper le cordon.
Göbek bağını birinin kesmesi lazım.
La ligne de production a été modifiée... pour faire un usage militaire du casque et du cordon.
Üretim hattı askerî amaçlı miğfer üretmek için revize edilmiş.
Le cordon pourrait être un peu plus long.
Telefonun kordonu biraz daha uzun olabilirdi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]