Translate.vc / francés → turco / Craigslist
Craigslist traducir turco
197 traducción paralela
Je viens de mettre celle-là sur craigslist.
Ben yeni şu ilanı Craigsliste koydum, oda arkadaşı arıyorum.
Je viens de déposer une annonce à Craigslist, je cherche un coloc.
Az önce Craig'in listesine şu ilanı koydum, ev-arkadaşı arıyorum.
Elle est apparue sur craigslist.org et le vendeur est sur le campus!
Dün gece İnternet'te satışa sunuldu. Adres kampüsün dışında.
On m'a déjà fait part d'annonces sur la Craig's list et sur les ardoises de cafés qui sollicitent les services du Boucher.
Şimdiden Craigslist ve mesaj panolarında Kasabın hizmetini isteyen reklam ilanları görmeye başladım.
Hé, pourquoi tu les mettrai pas sur la Craiglist?
Neden Craigslist'i kullanmıyorsun?
Maman a décidé de jeter un coup d'oeil à la Craiglist, et fut surprise de voir de que les gens vendaient.
Annem Craigslist'e göz atmaya karar verdi ve insanların nelerden para kazandığını görünce çok şaşırdı.
Ouais, je l'ai acheté sur la Craiglist ce matin.
Bunu bu sabah Craigslist'ten aldım.
De retour à la maison, ma mère était si absorbée par la Craiglist qu'elle ne posa même pas de questions à propos de ce qui s'était passé au lycée, et j'étais pas près de lui dire.
Evde annem Craigslist ile o kadar meşguldü ki okulda neler yaptığımı bile sormadı, ki bu benim işime gelmişti.
Je me suis fait 2 700 dollars sur la Craiglist en vendant des trucs qui ne nous manqueront jamais!
İşe yaramayan şeyleri Craigslist'ten satarak 4 bin dolar kazandım.
C'était sur Craigslist et je me suis dit : "Pourquoi pas?"
Bilmiyorum. Craigslist'te gördüm. Ben de "ne olacak ki" dedim.
- Craigslist?
- Craigslist'te neyin nesi?
Bonjour, c'est John et Dean, de Craigslist.
Selam, bizler Craigslist'ten John ve Dean.
Il... a dit que ses parents étaient morts, mais jamais parlé de frères et soeurs.
Kardeşleri oduğundan hiç bahsetmedi. Peki, nasıl ev arkadaşı oldunuz? Ben Craigslist'e bir ilan vermiştim.
OK, et comment êtes-vous devenus colocataires? J'ai mis une annonce sur Craigslist *.
Jason santralde işe başladıktan sonra taşındı.
Oui, j'ai... rencontré une femme sur "Craigslist".
Evet, ben... Craigslist'te bir kızla buluştum.
J'ai rencontré un gars sur "Craigslist".
Ben... Craigslist'te bir adamla buluştum.
Je l'ai acheté pour les urgences uniquement.
Bunu Craigslist internet sitesinden acil durumlar için almıştım.
Tu n'es peut-être pas habituée à ce genre d'endroit, mais c'est le meilleur appartement de squatteur sur la craigslist.
Dinle tatlım, alışık olmadığını biliyorum ama bu, ilan listesindeki en iyi çöreklenme dairesi.
Et la baisse des impôts m'a bien évidemment aidé.
Craigslist'te, el konulmuş bazı bıçakları sattım. Tabii ki, uyarıcı kontrollü, kesinlikle faydası oldu.
Admettons que Tom et Craig, de Craigslist, se battent.
Craigslist'teki Tom ve Craig kavga etse kim kazanır merak ediyorum.
Juste pour que vous le sachiez, j'ai des gens sur Craigslist... qui sont prêts à payer plus que la valeur nominale.
Öyle yapma tatlım. Atlar gözlerinin dürtülmesini sevmezler.
Les ravisseurs ont placé une annonce sur Craigslist et ont dit que c'était pour une performance artistique sur YouTube.
Çocuk hırsızları reklam panosuna bir ilan koymuşlar ve bunun youtube için bir performans olduğunu söylemişler.
Il y a trois semaines, quand Suzanne est partie, j'ai mis une annonce sur Craigslist.
Üç hafta önce, Suzanne taşındığı zaman Craig's List'e bir reklam koydum. Ne olmuş?
Va sur Craigslist.
Git, Craiglist'e bir bak.
Craigslist, personnes disparues.
Craigslist... Kayıp insanlar...
Ravi que vous m'ayez trouvé.
Beni Craigslist'ten bulmanıza sevindim.
J'adore Craigslist.
Craigslist'e bayılıyorum.
Pourquoi cette annonce?
Neden bu Craigslist dalaveresini çevirdin?
Si vous vous refaites passer pour un détective, ce sera la taule. Je vous vois mal vous épanouir dans ce type d'environnement.
Eğer Craigslist'e gidip, kendini dedektif olarak tanıtırsan, sonun Rikers hapishaneleri olur ve sende o ortama ayak uyduracak kuvveti göremiyorum.
Du coup, je suis allé sur Craigslist.
Ben de Craig's List'e girdim.
J'ai mis une pub sur Craigslist en tant que détective privé amateur.
Craig's List'de kendimi lisanssız özel dedektif olarak tanıttım.
Impossible de publier une annonce pour ça, mais il a le bonheur d'avoir une liste de candidats rêvés sur son bureau.
Bunun için "craigslist" e ilan veremez elbette ama ne şans ki masasının üzerinde koca bir yığın seçilmiş aday yatmaktadır.
- Quand il a des ennuis, il engage une fausse mère sur Internet pour qu'elle le libère.
Ne zaman başı belaya girse Craigslist'e ilan yazıp annesini oynaması için birini tutuyor ve paçayı kurtarıyor.
Je l'ai trouvée sur Craigslist.
Craig's List'te buldum.
- Quoi, on met une annonce?
- Ne yapalım, Craigslist'te listeleyeyim mi?
- Le Bon Coin.
- Craigslist.
- Vous étiez loin. Vous commandiez des massages à domicile sur le Net.
Durmadan craigslist'ten * ev masörü sipariş edip duruyordun.
Il est en prison. Il a vendu sa voiture sur Internet avant d'y aller.
İçeri girmeden önce Craigslist'te arabasını satmış.
On s'est connues par Craigslist.
İşçi bulma kurumunda tanıştık.
Mon frère l'a trouvé sur craigslist *.
Kardeşim bunu Craigslist'te bulmuş.
Non. C'est pas un de tes affichages sur Craigslist.
Buradan çıkmamız gerekiyor.
Chercher un job sur Craigslist?
Belki Craiglist'e bakıp iş arayabilir.
Je n'ai pas grandi au Minnesota en rêvant que je mettrais une annonce sur Craigslist pour un donneur de sperme.
Minnesota'da tüm çocukluğumu internetten bulacağım sperm donörünün... hayalini kurarak geçirmedim.
Je crèche avec un type trouvé sur Craigslist.
Seri ilanlarda tanıştığım bir adamla aynı evde kalıyorum.
Il passe des petites annonces pour trouver son nouveau 8e meilleur ami.
Şu anda en iyi sekizinci arkadaşını bulmak için Craigslist'e gönderi atıyor.
Mais ça grouille de gens dangereux.
Ama millet Craigslist Katili'nden korkuyor artık.
Allez, Craigslist.
Hadi Craigslist.
- Le Bon Coin.
- Craigslist'ten.
Je suis là pour l'annonce du Bon Coin.
Ben Craigslist reklamı için gelmiştim.
- Craigslist.
Craig'in Listesi.
On ne remplit pas simplement un formulaire sur Craigslist. Il faut, il faut connaître des gens, des truands.
İnsanlardan haberdar olmalısınız.