Translate.vc / francés → turco / Crimé
Crimé traducir turco
19,136 traducción paralela
Une voiture en panne n'est pas un crime.
- Arabanın bozulması suç değil.
À la santé du crime.
Suçun şerefine.
Parce qu'il lui faut le... On ne doit pas le relier au crime, "donc il mérite l'anonymat complet."
Çünkü onun "İşle bağlantısının ortaya çıkmaması lâzımdır bu yüzden kimliği belli olmasın diye ek tedbirler alınır."
À l'arrière-plan de la photo de la scène de crime, trois Gargouilles, n'est-ce pas?
Suç mahallinin daha önceki fotoğrafında üç tane Gargoyle var tamam mı?
C'est comme un crime passionnel, mais ça ne tient pas debout.
Tutku suçuna benziyor ama uyuşmuyor.
Reynold a m'appelé sur une scène de crime.
Reynolds bir suç mahalline çağırdı.
Ta tête. Ta tête sait que le seul crime que tu as commis était de survivre.
Beynin, tek işlediğin suçun hayatta kalmak olduğunu biliyor.
Pour le reste du monde, je suis un scientifique ordinaire, mais secrètement, avec l'aide de mes amis de STAR Labs, je combats le crime et cherche des métahumains comme moi.
Herkese göre, ben sıradan bir adli tıp uzmanıyım,... ama gizlice, S.T.A.R Labs'taki arkadaşlarımın yardımıyla,... suça karşı savaşıp kendim gibi insanüstü güçleri olanları arıyorum.
À l'étage, c'est l'anti-crime et le labo du CSI... là où Barry travaille.
Üst katta suç önleme ve olay yeri inceleme var Barry'nin çalıştığı yer burası.
Ceux qui ont commis ce crime cruel ont été appréhendés et sont maintenant sous notre garde.
Bu vicdansız suçu işleyen failler,... yakalandılar ve şu an gözetimimiz altındalar.
- Mais penses-tu que c'est une bonne idée d'amener un rencard quand tu combats le crime?
- Peki, gerçekten de... uçla savaşırken birini randevuya getirmenin iyi bir fikir olduğunu düşünüyor musun?
Crime, mutilations, ces enfants.
Suç, karışıklık, o çocuklar.
Pas avant d'avoir autre chose que des émoticônes désobligeants d'un numéro anonyme et une photo d'une présumée arme du crime.
En azından belirsiz bir numaradan gelen birkaç gıcık emoji'den ve cinayet silahı olduğu söylenen şeyin fotoğrafından fazlasını bulana dek.
On sait ce qu'était l'arme du crime et on la trouvera.
Cinayet silahinin ne oldugunu biliyoruz ve onu bulacagiz.
On pense vraiment que c'est une arme de crime?
Bunun gerçekten cinayet silahi oldugunu düsünüyor muyuz?
- Une effraction est un crime.
Bu haneye tecavüz, bu da suç.
Aucune preuve, aucun crime.
Kanit yoksa suç da yoktur, degil mi?
Chaque erreur, chaque mensonge, chaque crime.
Her hata, her yalan, her suç.
Je demanderai à mon père si la police a trouvé des pistes sur la scène de crime.
Babama polislerin olay yerinde bir şey bulup bulmadıklarını soracağım.
Tu sais les photos de scène de crime qu'Ollie nous a montrées avec les ambulanciers et les symboles écrits avec du sang?
Ollie'nin gösterdiği iki sağlık görevlisi ve kanla yapılmış bir sembolün olduğu olay yeri fotoğraflarını fotoğraflar vardı ya?
J'ai la moitié de la scientifique qui travaille sur la scène de crime à RUCHE
Olay Yeri İncelemenin yarısı HIVE suç mahallini araştırıyordu.
Je peux aller vérifier la scène de crime, s'il reste des preuves.
Evet. Ben de arkada kalan herhangi bir kanıt için olay yerine göz atayım.
Comment tu as fini par travailler dans un sous-sol, ou peu importe où nous sommes, et par lutter contre le crime avec un gars qui porte une capuche verte?
Nasıl olur da bodrumdan veya o zamanlar yaptığımız her neyse artık yeşil başlık giyen bir adamla suçla savaşmaya geçtin?
C'est un homme bien, et on ne lutte pas contre le crime, Andy.
İyi bir adam o çünkü, ayrıca suçla savaşmıyoruz Andy.
J'ai appelé la police et ils ont cherché partout, mais ça fait déjà 48 heures, et toujours rien, mais ensuite un technicien de scène de crime m'a prise à l'écart et m'a dit que je devais parler de ça avec toi.
CCPD'yi aradım ve her yeri arıyorlardı ama 48 saat geçti bile ve olmadı bir şey, sonra olay yeri teknisyeni beni kenara çekti... -... ve bu konuda seninle konuşmam gerektiğini söyledi.
Aucun de vos intellos du crime ne va sur les sites de potins?
Sizden kimse dedikodu sitelerine göz atmıyor mu?
Nous allons nous rendre directement sur les lieux du crime.
Hemen olay mahalline gideriz diye düşünmüştüm. Böylece kendiniz görebilirsiniz.
C'est un crime contre la pâtisserie, rien de plus.
Bu hamur işlerine karşı işlenmiş bir suç.
Je suis sur une scène de crime à Tarrytown.
Tarrytown'daki bir suç mahallindeyim.
Une scène de crime.
Suç mahalli.
C'est un crime envers Dieu.
- Tanrı'ya karşı işlenen bir suç bu.
Peut on y entrer pour examiner la scène de crime?
Olay yerini incelemeye gidebilir miyiz?
Même si je l'ai fait, je ne peux pas être jugé pour le même crime après un acquittement.
Böyle bir şeyi yapmış olsam bile serbest bırakıldığım bir suç için tekrar mahkemeye çıkamam.
Je devais commettre un crime totalement différent.
Bambaşka bir suç işlemiş olmam lazım.
Saviez-vous que c'est un crime de corrompre des témoins?
Tanıklara rüşvet vermenin suç olduğunu biliyor muydunuz?
Si je le rend, je suis complice d'un crime.
Geri verirsem suç ortağı olurum.
On doit les laisser commettre le crime avant de les attraper.
Onları yakalamadan önce, en azından suçu işleyecek kadar zaman tanımalıyız.
- Nous avons très peu de détails pour le moment, mais la victime a été identifiée comme étant Jordan Hamlin, le roi du crime à L.A.
Şu an elimizde çok az bilgi var fakat kurbanın Jordan Hamlin olduğu tespit edildi. Los Angeles'in büyük suç babası.
C'est une catégorie de crime spécifique.
Bu özel türde bir suç.
C'est un crime.
Bu bir suç.
Mec, on a ta voiture enroulée autour d'un lampadaire, couverte de sang, transportant un GPS qui t'implique sur la scène du crime.
Dostum, arabanın sokak ışıklarında kanlar içinde dolandığını GPS'e göre olay mahalli yakınlarında olduğunu saptadık.
Je t'ai vue! Tu farfouillais dans le trou pour me cacher les traces du crime.
Ben öğrenmeyeyim diye o çukura gidip suçunu kapatma çabanı gördüm.
La punition ne correspond pas au crime.
Cezası suçuyla eşleşmiyor.
Pour le reste du monde, je suis un scientifique ordinaire, mais secrètement avec mes amis de chez S.T.A.R Labs, je combats le crime et cherche des métahumains comme moi.
Herkese göre sıradan bir adli tıp yardımcısıyken gücümü gizlice S.T.A.R. Labs'daki arkadaşlarımın yardımıyla suçla savaşmak ve benim gibi meta-insanları bulmak için kullanıyorum.
Combattre le crime pendant la journée. Et être avec toi la nuit.
Gündüz suçla savaşmak, gece seninle olmak...
- T'as aucun problème à grimper sur un tabouret de bar, mais grimper une montagne pour enquêter sur un putain de crime?
- Bar taburesine çıkarken sorun yok ama soruşturma için dağa çıkarken mi sorunun var? Fazla mı geliyor?
Mais ça, c'est un autre crime, Breece.
- Ama bu başka bir suç Breece.
Ça, combiné avec une substance controlée utilisée pour affaiblir la victime... C'est un crime de niveau 5, punissable jusqu'à 6 ans en prison.
Mağduru etkisizleştirmek için kullanılan kontrollu bir madde ile bağlantılı olursa bu 5.seviyede bir suç olup altı yıla kadar hapisle cezalandırılır.
L'agression sexuelle est le crime le plus difficile à poursuivre.
Cinsel saldırı, kovuşturması en zor olan suçtur.
Aucun crime.
Sokak suçları yok.
Le crime parfait!
Plan harika!