Translate.vc / francés → turco / Designer
Designer traducir turco
622 traducción paralela
- Cesare Lazzarini, designer.
- Cesare Lazzarini, moda tasarımcısı.
Je n'engagerais pas un designer si je ne faisais pas confiance à ses goûts.
Onun zevkine güvenmesem vitrin tasarımcısı almazdım.
Décors Andreï TARKOVSKI
Production Designer Andrei TARKOVSKY
A 27 ans, Joseph Fraunhofer était le meilleur designer de lentilles de haute qualité, pour télescopes et autres instruments optiques.
Joseph Fraunhofer daha yirmi yedisine gelmeden dünyadaki yüksek kaliteli merceklerin, teleskopların ve diğer optik aletlerin önde gelen tasarımcısı olmuştu.
Et lorsque Arthur Accroc rencontra Saloprilopette, un designer de côtes magrathéen, récompensé d'un prix pour son travail sur les fjords de Norvège, appris que toute l'histoire de l'humanité avait été dirigée pour le seul bénéfice de quelque souris,
Ve Arthur, Norveç kıyı şeridi tasarımı sebebiyle ödül almış olan, Magrathealı kıyı şeridi tasarımcısı, Slartibartfast ile karşılaştığında, insan ırkının tarihinin birkaç beyaz farenin çıkarları için var olduğunu öğrendiğinde,
Des couleurs de designer pour satisfaire vos exigences.
Tasarımcıların seçtiği zevkinize uygun renkler.
Tirons pour désigner celui qui aura la place d'honneur!
Oturma hakkı için atış yapacağız!
Des croix sont dessinées sur les portes afin de les désigner à la vindicte de la foule au cas oû Zola serait acquitté.
Çeteler hepsinin kapısını işaretledi. Zola suçsuz bulunur da intikam alalım diye, ama ben... Bu kadarı yeter!
On emploie le mot "amour" pour désigner un simple processus biologique ou disons "chimique".
Aşk, en olağan biyolojik, ya da "kimyasal" da diyebiliriz... süreçler için verilmiş romantik bir addır.
Mlle O'Shea l'a utilisé pour désigner mes manchettes.
Sanırım dün bayan O'Shea kullandı. Gömleğimin manşetlerini kastederek.
Mon premier acte de gouverneur... sera de désigner un procureur pour faire inculper, juger et condamner... le parrain Jim W. Gettys!
Bu eyaletin valisi olarak ilk yapacağım şey... Jim W. Gettys'in tutuklanması, yargılanması ve mahkum edilmesi için özel bir savcıyı görevlendirmek olacaktır.
Ce sont là tous les volontaires? Les chambrées 2 et 3 ont refusé d'en désigner.
Tüm gönüllü konuşmacılarınız bunlar mı?
"Veuillez donc bien désigner ce disciple et nous le faire savoir."
Lütfen katılması için birini seçin.
Lou, j'ai cru qu'elle allait te désigner.
Hey Lou, bir an seni teşhis edecek sandım.
Cette réunion a pour but de désigner ceux qui tenteront d'atteindre Zyra.
Bu toplantı, Zyra'ya ulaşmayı deneyecek kişileri seçmek için düzenlenmiştir.
Je n'arrive pas à désigner les hommes.
Adamları seçemiyorum Albay.
Tu ne peux pas désigner le juge, Horace?
Yargıcı sen tayin edebilirsin değil mi, Horace?
Il s'est querellé avec votre père et il a refusé de désigner le juge.
Ne mi olmuş? Babanla kavga edip yargıcı seçmeyi reddetmiş. - Babamla mı kavga etmiş?
J'ai la chance d'être celui qu'il a choisi pour te désigner.
Ben diğer erkeklerden daha şanslıyım, kendisini tanıma şansını verdi.
Mais il faut qu'on puisse vous désigner.
Ama eskisi gibi isme ihtiyacınız olacak. Size ben isim vereceğim.
Si vous êtes économiquement faible, mon devoir est d'en désigner un d'office pour vous défendre.
Bay Madigan, maddi durumunuz kötüyse, size bir avukat tayin etmek... benim görevim.
toi aussi t'as été en taule? C'est con! Le mieux, c'est d'désigner quelqu'un qui parlerait au nom d'tous.
- Sen de hapiste miydin?
J'ai bien peur qu'on vous demande d'ouvrir la kermesse, et de désigner la plus jolie maman et le plus joli bébé.
- Hoşçakalın. Korkarım ki açık satışa bekleniyorsunuz, Sör Henry gelip en güzel ve anne ve bebek yarışması jürisi olacaksınız.
Ils vont désigner les cinq heureux.
- Kadınlarını seçmek için mi? - Bay Holden düzenledi.
Je vais te les désigner.
Küçük bir araştırma yapıyordum.
Et je vais désigner le premier candidat.
Kürsüden iniyorum ve ilk adayı gösteriyorum.
Je pensais vous désigner pour sa défense.
Onun savunmasıyla seni görevlendirmeyi düşünüyordum.
Dans la presse, on a commencé à les désigner comme la famille macabre d'Addams.
Harold Pomeroy ailesinin bizim ailemizden daha iyi olduğunu söyledi. Bize bir grup acayip insan dedi. Acayip?
Dans ce cas, voudriez-vous nous le désigner?
Lütfen kimliğini bize açıklayın.
Veuillez désigner des hommes en plus... pour représenter les blessés pendant les exercices.
Mac, ceset taşıma taliminde şehit rolü yapacak asker bulmak için bir not almanı istiyorum.
Devant l'afflux des volontaires, nous allons recourir aux chaises musicales pour désigner l'espion.
Bu kadar çok gönüllü ile ancak müzikli iskemle oyunu oynayarak karar verebiliriz.
Chacun de vous se verra désigner la ville qu'il connaît le mieux.
Her biriniz bu şehirlere ailelerinizle birlikte yerleştirileceksiniz.
Nous n'aurons plus à désigner ceux qui doivent rester.
Böylece kimler geride kalacak sorunu da çözülmüş oldu.
Avant de désigner un successeur à Nightingale, il faut donc, en priorité, éliminer cet obstacle.
O yüzden, fikrimce, Nightingale'in yerine geçecek kişiyi kaybetmeden önce yapılması gereken o engelin saf dışı edilmesidir.
Docteur, quel est le terme médical pour désigner cet état?
Sayın Savcım, bilinci yerine gelene kadar beklemeli miyiz?
Osman Bey, mon maître et le vôtre... m'a ordonné de désigner six de nos chapandaz... pour ce grand événement.
Hepimizin büyüğü Osman Bay, ilimizi temsil edecek altı çapandazı seçmemi istedi. Bu çok önemli ve büyük bir olay.
Nous avons eu plein de réponses et nous avons eu du mal à désigner un vainqueur.
Katılım çok fazlaydı ve kazananları seçmek çok zor oldu.
C'était comme si elle essayait de désigner quelque chose, vous comprenez?
Sanki bir şeye dikkat çekmeye çalışıyormuş gibiydi, anladınız mı?
Qui veut désigner quelqu'un?
İlk kişiyi kim seçmek ister?
Mon père a demandé à un designer de les dessiner.
Babam bir tasarımcıya yaptırdı.
Sanctuaire est un nom de code utilisé avant la catastrophe, pour désigner une terre d'immunité.
Mabet, dokunulmazlık yeri için kullanılan... afet öncesi bir kod sözcüğüdür.
C'est très différent. Le duel d'alors devait désigner un vainqueur et un vaincu.
Geçen yıl ki düello kazananı belirler
Cette ville fangeuse, par exemple, territoire juif autonome... votre trouvaille pour désigner les égouts où sont emmurés les Juifs.
Mesela şu balçıklı şehir, otonom Yahudi bölgesi... Yahudilerin hapsedildiği batağın sizin sözlerinizle tarifi.
Aujourd'hui, le mot liberté ne sert qu'à désigner un nouvel oppresseur.
Bugün, "özgürlük", sadece baskıcıların kullandıkları bir sözcük.
Alors pourquoi ne pas le désigner Shôgun?
Öyleyse neden onu Shogun ilân etmiyor?
Qu'ils nous donneraient un territoire si nous consentions à désigner Iemitsu Shôgun.
Iemitsu'nun Shogun olmasını kabul edersek, bize fazladan toprak vereceklermiş.
Il est le premier à désigner par cosmos... un univers ordonné et harmonieux... un monde accessible à la compréhension humaine.
Düzenli ve uyumlu bir evren anlamında kabul edilebilir bir kavram olan Kosmos tanımını da ilk kullanan kişidir.
Son compromis a été de désigner votre fils Takemaru comme héritier.
Bu yüzden ara formül olarak oğlunuz Takemaru'yu veliaht ilan etti.
Il n'y a que deux façons de désigner la reine.
Bunu için iki yol var :
L'un des premiers mots utilisés pour désigner une comète... était synonyme de désastre et signifiait "étoile de malheur".
Eskiden kuyruklu yıldızlara "disaster" adı verilirdi ki latincede "kötü yıldız" anlamına geliyordu.
Mais tout semble le désigner.
Ancak ona karşı olan kanıtlar epey güçlü.