Translate.vc / francés → turco / Desirée
Desirée traducir turco
390 traducción paralela
Je vous ai désirée, j'ai tenté de vous prendre.
Seni istedim... Seni almaya çalıştım...
Vous l'avez toujours désirée.
Onu hep istemiştin.
- On l'a toujours désirée, mais les montagnes qui nous entourent rendent impossible la réception.
- Bu bizim için büyük üzüntü kaynağı... ama çevremizdeki dağlar radyo dalgalarını almamızı engelliyor.
Sait-elle qu'elle n'était pas désirée?
Tina istenmediğini biliyor muydu?
Mais elle jalouse Tina, qu'elle n'a pas désirée.
Karısı, Tina'yı kıskanıyor. Doğurmak istememişti.
Je l'ai désirée. Je la désire encore certaines nuits, quand je me retourne dans mon lit.
Onu arzuladım, ve hâlâ bazı gecelerde yatakta bir o yana bir bu yana dönerken onu arzuluyorum.
- Vous sentez-vous désirée, belle?
- Arzulu? Güzel?
Je suis la femme qu'il a toujours désirée.
Bir kadında istediği her şey bende var.
Comme je t'ai désirée lorsque toute frémissante tu t'es jetée contre moi!
Titreyerek kendimi kollarına atmak istiyorum.
Mlle "Désirée" Hammond!
Bayan "Dayanılmaz" Hammond.
Une chose que tu as toujours désirée mais dont tu n'as jamais parlé.
Her zaman istediğim bir şey var ama kimse tahmin edemez.
C'est Mlle Désirée Armfelt qui joue.
Bayan Armfeldt oynuyor.
Désirée Armfelt?
Bayan Armfeldt...
Le nom lui a dit quelque chose?
Desiree Armfeldt'in adı geçince ne yaptı?
Est-ce vrai que Désirée Armfelt a été sa Maîtresse?
Desiree Armfeldt'in onun sevgilisi olduğu doğru mu?
Désirée... ce que tu m'as manqué!
Desiree... Seni ne kadar da özledim.
- Désirée, pas vrai?
- İlk adı Desiree değil mi?
- Oui, Désirée Armfelt.
- Evet, öyle.
Non, tu consultais toujours pour des organes plus nobles.
- Olamaz... Seni Desiree'ye getiren, asil duygulardı.
Il faut m'aider... pense à notre vieille amitié!
Bana yardım etmelisin, Desiree. Eski dostluğumuzun hatırına.
Vous n'êtes plus très jeune et les fleurs se fanent vite par ce temps-ci.
- Bayan Desiree öğreniyor demek. Daha farkına varmadan bir bakarsınız kırışıklar oluşmuş suratınızda.
"Ma bien-aimée, seule et courageuse, " sacrifiant tout à ce gage de notre amour! "
"Bir tanem Desiree, bunca yıldır aşkımız için her şeyi feda ederek uğraştın didindin durdun."
Désirée vous dit de ne pas vous frapper.
Bayan Desiree en iyi dileklerini iletti ve üzülmemenizi söyedi.
Je l'ai toujours dit, Désirée, tu me donnes bien des soucis.
Her zaman dediğim gibi : "Beni endişelendiriyorsun."
Désirée est forte et indépendante.
Desiree güçlü ve bağımsızdır.
- La mère de désirée?
- O Desiree Armfeldt'in annesi değil mi?
C'est désirée, la grande actrice?
Aktris Desiree değil mi?
Tourne-toi! Mes pantalons!
Dön, Desiree, ve pantolonumu ver bana!
Comme désirée et toutes les autres femmes, tu es ridicule, infidèle et légère.
Hepiniz gülünçsünüz, sen, Desiree, herkes. - İnançsız ve ateşli.
"Désirée, tu es le seul ami " à qui j'ose montrer mon effarante nudité. "
"Kendimi gösterebildiğim tek insansın tüm kirli çamaşırlarımı, her şeyimi..."
Ma présence est désirée, ô Khan?
Beni mi istediniz, efendim?
Vous. Vous me demandez de renoncer à une chose que j'ai désirée... toute ma vie, depuis l'enfance, et je ne peux pas faire ça!
Fakat sen benden hayatım boyunca istediklerimden vaz geçmemi istiyorsun.
- Votre présence n'était pas désirée!
- Burada istenmiyorsun.
Peut-être t'ai-je désirée pendant toutes ces années.
Seni tüm bu yıllar boyunca sevdim.
Je ne t'ai jamais autant désirée que ce soir.
Kolların sıcak. - Seni bu geceki kadar hiç istememiştim.
Combien de semaines en plus? Combien de mois? Pour une commande que je n'ai jamais désirée.
Yapmayı hiç istemediğim bir iş için daha kaç hafta, kaç ay harcayacağım?
Je me suis sentie enfin désirée.
Nihayet arzuyu hissettim.
Bonjour, Désirée.
- Evet, günaydın Lovey.
Désirée va vous habiller.
Buna inanırım.
Mais comment ferez-vous dans cette nouvelle France tant désirée?
Ama o çok özlediğin yeniden düzenlenmiş Fransa'ya nasıl ayak uyduracaksın?
Superbe... je l'ai désirée plus qu'une femme!
Bir kadından bile güzel.
Oui, d'être désirée par un homme si vieux.
50 yaşını geçmiş bir adam bana göz koymuştu.
Si le mot était sorti de sa bouche avant la concession de la chose désirée, le véritable usage de la parole était saisi, une communication s'établissait entre nous, et des rapides progrès auraient découlé.
Kelime, Victor'un ağzından o istediği şeyi almadan önce çıkmış olsaydı, iletişim sağlanmış olacaktı. Ardından hızlı bir gelişim sağlanılabilirdi.
Quelqu'un qui me fait sentir désirée.
Beni ara sıra arzulanan biri gibi hissettiren bir kişi.
Bravo, Desire!
Bravo, Desiree!
- Desire.
- Desiree.
Mais je t'ai toujours désirée.
Ama hep böyle konuşmak istemiştim.
et votre présence ici n'est pas désirée.
Hem senin burada olman hiç hoş değil.
Il m'a toujours désirée.
Sana asılması hep hoşuna gitti.
Est-ce que tu ne m'as pas désirée?
Bana hasret duymuyor muydun?
Vous sentez-vous dégradée d'être désirée ainsi, ou cela le dégrade-t-il, lui?
Oğlumun sizi "öyle" istemesi sizi alçaltmıyor mu? Yoksaa sadece oğlumu mu alçaltıyor sizce?