Translate.vc / francés → turco / Diffèrent
Diffèrent traducir turco
159 traducción paralela
Nos points de vue diffèrent.
- Ama birbirimize ters düştük.
Vos idées diffèrent des miennes.
Fikirleriniz benimle aynı değil.
Nos goûts diffèrent, comme vous le voyez.
Gördüğünüz gibi hepimiz farklı zevklere sahibiz.
Il y a plusieurs façons de pratiquer l'ascèse. Il est donc naturel que nos habits diffèrent.
Eğitim durumlarımıza ve mezheplerimize göre farklı kılıklardayız.
A l'évidence, nos opinions diffèrent.
Belli ki, ikimizin anlayışı çok farklı.
Avez-vous une quelconque raison de croire que les circonstances de la mort de votre mari diffèrent de ce qu'a décrit M. Garwood?
Peki Bayan Gilvray, kocanızın ölümüne memur Garwood'un anlattıklarının dışında bir neden olduğuna inanmanızı gerektirecek bir durum var mı?
Je ferai aussi appel à un expert en graphologie. Pour prouver... que les deux écritures diffèrent.
Bir el yazısı uzmanı çağıracağım çünkü sizin yazınızla soygun notundaki yazı karşılaştırılmalı ve farkları kanıtlanmalı.
Je sais que nos idées politiques diffèrent.
Siyasi görüşlerimiz farklı olabilir.
Il est diffèrent du souvenir que j'avais de lui.
Oh, Julie, o benim tanıdığım adam değil artık.
C'est bien diffèrent aujourd'hui, et moins élégant que chez le Major.
Bugün burada farklı türde bir parti veriyoruz. Başkan'ın şatafatlı partisi kadar zarif değil ama çok daha canlı olacak.
- Seules vos méthodes diffèrent.
- Sadece senin yöntemlerin farklı.
Je suis absolument ravi que nos physiologies diffèrent.
İç anatomimin seninkinden farklı olması, beni müthiş mutlu ediyor.
Souvenez-vous, tout était bien diffèrent à l'èpoque. Nous vivons tous aujourd'hui dans la crainte de Dieu.
Unutmayın, her şey çok farklıydı o zamanlar bugün buradakiler, tabii ki, dini bütün insanlar.
Malheur à celui qui est diffèrent, qui essaie de détruire toutes les barrières.
Vay haline farklı olan insanın tüm duvarları yıkmaya çalışır o.
Nos styles diffèrent autant que nos maîtres.
Dövüş tarzımız farklı
Evidemment, vos évaluations diffèrent des miennes.
Her zamanki gibi, değerlendirmen benimkiyle uyuşmaz.
Et maintenant quel que ch ose de complètement diffèrent.
Şimdi sırada alâkasız başka bir şey var.
Et maintenant quelque chose de complètement diffèrent.
Şimdi sırada alâkasız başka bir şey var.
Je crois que M. Mellish est un traître parce que ses opinions diffèrent de celles du président et d'autres personnes comme lui.
Bay Mellish vatan hainidir çünkü görüşleri başkanımızın ve..... onun benzerlerinin görüşlerinden farklıdır.
Les avis diffèrent.
Çeşitli söylentiler var.
Vos caractères, seulement, diffèrent.
Ama karakter olarak farklısın.
Ce sont les parents qui diffèrent.
Ebeveynler farklıdır.
Les tailles des orbites des électrons sont strictement limitées, et diffèrent selon les atomes de chaque élément.
Elektron yörüngelerinin boyutları kati biçimde sınırlı ve atomun her bir elementi için farklıdır.
Elles diffèrent seulement par longueur d'onde, sur une large fourchette.
Tek farkları dalga boylarıdır ama büyük bir aralıkta değişkenlik gösterirler.
Deux des observations de Tycho diffèrent de l'orbite calculée... de 8 minutes d'arc.
Tycho'nun daha sonraki iki gözlemi ise bu yörüngeyle, 8 dakikalık bir açıya kadar çelişki gösteriyordu.
Seuls les mots diffèrent, les corps et les variétés.
Sadece kelimeler değişir,.. ... bedenler ve çeşitlilikler.
Les noms diffèrent, bien sûr.
Farklı isimler oldukları doğru.
Les noms diffèrent, mais... c'est indéniablement la même écriture.
Patrick Redfern olarak yazılmış. Farklı isimler ama Mösyö... aynı el yazısı olduğu kesinlikle şüphe götürmez.
- Tu as dit que le nez est diffèrent.
- Burun farklı demiştin.
Tu as dit : " Ton nez est diffèrent.
Dedin ki " Burnun farklı.
Diffèrent d'ici, mais magnifique.
Bunun gibi değil, ama güzel.
Vous êtes tous si vivants, si diffèrent.
Siz o kadar canlısınız ki. Bambaşkasınız.
Tout est diffèrent à présent, alors ça n'a pas d'importance.
Artık her şey çok farklı zaten, o yüzden farketmez.
Nos compétences ne diffèrent pas tant que ça.
Becerilerimiz pek de farklı değil.
Les besoins en énergie de la navette diffèrent de ceux de l'Enterprise.
Mekiğin güç gereksinimleri Atılgan'ınkilere uymuyor.
Si j'eusse été présent quand l'écharpe coula nos courages, monsieur, diffèrent en cela je l'aurais ramassé et me la serais mise.
Orada bulunsaydım eşarp düştüğü zaman, ki cesaretlerimizin Mösyö, çok farklı olduğu aşikar, yerden alıp toplardım bizzat kendi omzuma.
Les portefeuilles homme et femme diffèrent par la pochette photos.
Erkek cüzdanıyla kadın cüzdanı arasındaki en büyük fark, fotoğraf bölümüdür.
Vous m'en avez donné, c'est vrai. Mais toutes diffèrent.
Pekala, bana cevaplar verdin ama sonuçta hepsi başka türlü çıktı.
A vrai dire, les programmes diffèrent légèrement les uns des autres.
Aslında üç programında önemsiz farklılıkları var
Mais tes mots diffèrent de tes pensées.
Ama sözlerin düşüncelerinle uyuşmuyor.
Nous visons le même but, nos techniques diffèrent.
Aynı noktaya ulaşmak istiyoruz. Sadece yöntemlerimiz farklı.
Nos goûts diffèrent en ceci : Moi, j'ai du goût.
Cal ile aramızdaki fark, ben biraz sanattan anlıyorum ama o anlamıyor.
Quand je vois 4 hommes de races différentes... qui diffèrent en ce qui concerne la couleur de la peau et la religion... ça me remplit d'espoir.
Bu masanın çevresinde oturan ayrı din ve ırktan dört farklı insanı görmek bana umut veriyor.
Ses dépôts diffèrent. Je vais analyser ça.
- Kızın yatırdıkları farklı.
Il n'y a que les accessoires qui diffèrent.
Bir bakıma aynı değil.
Celles qui diffèrent ne sont pas signées Torchia, mais LCF.
Bu farklı olanlar Torchia tarafından imzalanmamış, LCF tarafından imzalanmış.
Elles diffèrent quelque peu des vôtres.
Ondakiyle farklar olduğunu göreceksiniz.
Seules leurs formes diffèrent.
Şeklen değişik.
Vos gestes diffèrent.
Hareketlerin benim ustamınkinden farklılar.
Ils diffèrent en cela des bêtes.
Bu insanları hayvanlardan ayıran bir özelliktir.
Nos règles diffèrent.
- Erkeklerin ve kadınların, farklı kuralları vardır.