Translate.vc / francés → turco / Dip
Dip traducir turco
329 traducción paralela
Pas de fond à 30 brasses!
30'da dip yok.
Quinze brasses!
On beş kulaç, dip temiz!
Vingt-six brasses, le fond.
Yirmi altı kulaç, dip kayalık.
- Eh, Dip.
- Hey, Dip.
J'ai vu Krug d'aussi près que je vous vois.
Krug ile dip dibeydim.
Pas de fond.
- Bizim gibi. - Dip görünmedi.
Jamais entendu parler.
Hiç duymadım. Fon dip.
Vas-y George, d'une lampée, sinon Catriona portera la culotte!
Hadi George, fon dip! Yoksa pantolonu Catriona giyecek!
Rien au-dessus de la ligne de flottaison, mais la plage avant est inondée.
Boru hattında bir hasar yok, efendim. Ama gemi dip tankından en alt güverteyi su bastı.
- Faut que je sois en forme demain.
Biraz uyumalıyım. Yarına dip diri olurum.
Le malheur, c'est comme de l'eau dans un filet de pêcheur. On tire :
Kötü şans dip ağındaki suya benzer, çekersin ve şişer.
- À quelle profondeur est le fond?
- Dip nasıl?
- Au fond.
- Dip.
Je n'ai que l'écho de fond.
Sadece dip yansıması alıyorum.
Je vais gagner.
Dip!
Tu m'as l'air bien confiante.
Dip mi! Çok hızlısın.
Une page couverte d'annotations et de ratures à l'air d'un corps poignardé, mais là, il s'agissait du corps d'un homme, avec de vraies blessures, du vrai sang, rouge, chaud.
Deşilen vücudun çok fazla silinmiş ve dip not yazılmış bir sayfa gibiydi. Ama o zamanlar vücudun bir insanın vücuduydu. Yaraların gerçek yara, kanın kan kımızısıydı.
J'ai connu ce qu'il y a de pire dans la vie.
İşte, hayatın en dip noktasındayım.
Quand un bout arrivera ici, l'autre sera encore à St Louis!
Baş tarafı buradayken, dip tarafı hala St. Louis'deymiş.
Le pire moment de notre existence.
Hayır, varoluşumun en dip noktasıydı.
Il y a au moins deux grossistes à la table dans le coin.
Şu dip köşedeki masada en az iki uyuşturucu kaçakçısı var.
Dave doit rentrer tard, les garçons découchent et moi, j'en profite pour faire le ménage à fond.
Dave mesaiye kaldı, ben de şöyle dip köşe bir temizlik yapayım diye çocuklarımı arkadaşa postaladım.
Il l'enfouir u fond d'un tiroir.
Bir çekmecenin dip köşesine saklaman gerekecek.
Il doit emmener la balle, dans le camp de la Marine. C'est son troisième touchdown.
Topu dip çizgiden aldı.
Buvez.
Fon dip.
Le courant les a emportées. Il m'a épargné cette corvée.
Dip su akıntısı onları götürdü, beni de dertten kurtardı.
"Tu te crèveras un œil? !"
Dip Not : "Gözünü yaralarsın"?
Ces maisons agglomérées, en ruines, comme un vieux nid de guêpes, me firent penser qu'il y avait dû y avoir là, dans le temps, une fontaine ou un puits.
Dip dibe kümelenmiş evler artık harabeden ibaret olsalar da aklıma yaşlı bir eşekarısının yuvasını getirdi ve buralarda bir zamanlar bir çeşme ya da bir ihtimal kuyu olmalıydı diye düşünmeme neden oldu.
Chute libre.
Dip!
" P.S. :
Dip Not :...
- "P.S. : Baissez-vous!"
- "Dip not, eğilin!"
"je vous écris cette lettre, " c'est que je suis désespérée.
Size bu mektubu yazarken, hayatımın en dip noktasında bulunuyorum.
Au fond, la basse, Bottom Hammer.
Dipte, basta... "Dip Hammond" bizimle.
- Bottom Hammer.
"Dip Hammond."
J'ai composé ce morceau hier soir.
Bu, dün gece gelen bir şey. "Gölge". "Dip."
Ça pousse toujours?
Hala dip dinç adamsın.
Si vous vous rétractez, vous irez nager dans l'East River.
Çünkü bana yalan söyler ve onu yüz üstü bırakırsan... East River'da biraz dip dalışı yapmak zorunda kalırsın...
Donnez pour le couvent cent vingt pistoles.
Dip not : Lütfen manastıra yüz yirmi altın verin.
Ces rouleaux de mortadelle fourrés aux haricots sont si faciles à préparer quand des amis débarquent au débotté.
Bu sucuklu fasulyeli dip ruloları misafir geldiğinde çok hoş oluyor.
P.S. Réponse par retour de courrier. "
"Dip not : Bu mektupla cevap gönder."
Porcelet rôti, bretzels frais avec une sauce au miel et noix de Pékan, hareng vieux de sept jours et "gookins" d'agneau.
Süt domuzu rostosu... Ballı ceviz dip soslu taze fırınlanmış kringlor... 7 günlük morina balığı ve kuzu.
Et le courant, c'est le videur qui vous file la raclée.
Dip akıntısı da bizi dışarı atmak yerine içeri alıp hırpalayan kötü koruma.
Non! Aux enfers!
Dip...
Profond.
"Dip."
II faut que ce soit des chips, du dip ou des pretz... [uncut] J'espère que ça ira pour cette fois.
Cips, pizza, çerez gibi. Umarım bu seferlik görmezden gelirsin. Çerezim kalmamış.
C'est un plat à toi?
Harika dip sos. Sen mi yaptın?
- Pas de fond.
- Dip görünmüyor efendim.
- Tu iras loin.
Teşekkürler! Fon dip!
C'est écrit tout petit, eh?
Dip not, öyle mi?
Dis-moi en bref.
Ah, kahretsin... Dip çizgi.
Aux enfers!
Dip, cehennemin dibi...