English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Disperse

Disperse traducir turco

383 traducción paralela
Si les tire-au-flanc n'embarquent pas, on disperse le troupeau - et on le fait cavaler jusqu'au train!
Lanet kaytarıcıları trene almazsanız, sürüye izdiham olacak - treni hareket ettirin.
On disperse la foule avec de l'eau.
Kalabalık su püskürtülerek dağıtıldı.
La foule se disperse en bon ordre.
Kalabalık, alanı boşaltıyor.
Il déploie ses chars, remonte ce couloir, disperse son infanterie sur toute cette zone et dévaste nos positions.
Tanklarını gönderir, bir koridor açar... ve sonra piyadelerle yayılıp iç savunmamıza ciddi zarar verebilir.
Le mistral nous disperse en morceaux.
Bu sert rüzgar seni parça parça ediyor.
OK, les gars, on se disperse.
Tamam, millet, dağılın yeniden.
Il se disperse, de peur de peut-être se tromper.
Her gün yolunu değiştiriyor... çünkü doğru yolu ıskalayacağından korkuyor.
de l'obscurité de l'encens comme un gaz qui se disperse sous la brise d'un Esprit de purs sentiments,
karanlık tütsüden rüzgar altında kaybolan bir gaz gibi saf duygulu bir cin gibi.
On se disperse?
- Adam tehlikeli olabilir.
Et qui ne rassemble pas avec moi, disperse. Tout péché et blasphème sera pardonné aux hommes, mais le blasphème contre l'Esprit ne sera pas pardonné.
Size derim ki, insanların işlediği her günah, ettiği her küfür bağışlanacak ;..
En s'éloignant, on se disperse. D'accord?
Donerken, kayboldum.
Un loup disperse une meute de chiens.
Yalnız bir kurt, doğru zamanlamayla, bir takım köpeği defedebilir.
On se disperse!
Dağılın!
Qu'il disperse votre bétail dans la nature, qu'il démolisse les clôtures de vos ranchs, je m'en tape, mais laissez-moi passer parce que moi j'y vais.
- Sürülerinizi dağıtsın, çiftliklerinizin çitlerini yıksın artık tak etti, bırakın beni çünkü ben gidiyorum.
Chaque équipe se disperse,
Takım toparlanmayı bitirdi,
- On se disperse et on file.
- Ayrılın ve kaçın.
Quand l'énergie d'un électron flotte, et qu'il descend à une orbite inférieure, l'onde lumineuse qu'il émet se disperse.
Bir elektron, enerjisi azalıp da daha düşük bir yörüngeye düştüğünde bu elektronun soğurduğu ışık dalgası etrafa saçılır.
C'est un nuage lumineux, le vestige d'une étoile... qui se disperse violemment dans l'espace interstellaire.
Yıldızdan artakalan parlak bulut,... kendini şiddetli bir şekilde uzaya saçıyor.
Les, ne les disperse pas!
Les, onları ayırma!
Après on se disperse.
Ondan sonra herkes kendi başına.
À Belmont et Sutter, la foule se disperse.
Belmont ve Sutter'daki kalabalık dağılmaya başladı.
L'énergie ne se disperse pas.
Enerji serbest kalmıyor.
Ils feraient de bons éclaireurs si on les disperse jusqu'à la frontière.
Çok iyi keşifçi olurlar. Buradan sınıra kadar tüm bölgeyi denetleyebiliriz.
Son intérêt se disperse.
İlgisini kaybediyor.
Au bout d'un mois, l'agent se décompose et se disperse, laissant les villes, les routes, l'ensemble des équipements parfaitement intacts.
Meta genetik faktör, bir ay içinde kendisini parçalar ve tamamen yok eder. Her bir şehir, yol ve ekipman parçasını tamamen sağlam bırakarak.
On ne se disperse pas.
Bir arada kalalım. Ayrılmak yok.
Et ça se disperse avec chaque nouveau lecteur.
Ve her okuyucuyla daha da yayılacak.
Votre attention se disperse.
Efendim, dikkatiniz dağılıyor.
Retrouvons-les avant qu'il les disperse.
Anlaşma öncesi Lufton'u bulmalıyız.
Lufton ne pourra pas respecter le délai. On a dispersé ses bêtes.
Lufton son güne kadar kaçan sığrlarını toplamak istiyor.
Vous étiez mes assistants quand j'ai dispersé la bande.
Bu çeteyi çökerttiğimizde bir kısmınız şerif yardımcısıydı. Şimdi yardımınıza yine ihtiyacım var.
Les explosions ont tout dispersé dans tous les sens.
Patlama, her yeri darmadağın etti.
Elle s'est sauvée quand on a dispersé le gang.
Çeteyi dağıttıklarında polisten kaçabilmişti diye hatırlıyorum.
Vous avez dispersé notre troupeau dans toute la plaine!
Sürümüzü her yöne dağıttın!
Nous avons un grand nombre dispersé pour montrer aux poules ce qu'elles doivent faire si elles mettent leur esprit à ça.
Kafalarına iyice yerleşsin diye neler yapılabileceğini tavuklara göstermek üzere onlardan çok sayıda etrafa serpiştirdik.
Je vais conduire la compagnie en ordre dispersé, dans les collines.
Takımı tepeye çıkarayım. Bu işi bilirim.
Tu as tué mon frère et dispersé mes hommes.
Kardeşimi öldürdün. Çetemi dağıttın.
Puis on est venu nous prévenir que dans le coin, notre bétail était dispersé.
Sonra Lazy Bar Seven çiftliğinden biri sığırların dağıldığını söyledi.
Quand le groupe s'est dispersé, j'ai fait demi-tour avec Bo, j'ai mis les rênes entre mes dents, et j'ai foncé sur eux en tirant avec deux pistolets automatiques.
Beni takip edenler seyrekleşince, Bo'yu geriye döndürüp, dizginlerimi dişlerimin arasına aldım, ateş ederek o adamları kovaladım.
Newton avait commencé à avoir une réputation, à Londres aussi bien qu'à l'université, et un sens la couleur semble l ´ écarter de ce monde métropolitain, comme si le spectre a dispersé sa lumière à travers les soies et les épices que les négociants apportaient à la capitale.
Newton, üniversitede olduğu kadar Londra çapında da ünleniyor ve bir renk anlayışını,... tacirlerin ipek ve baharatları başkente getirmesi ya da prizmanın ışığı yayması gibi, bütün şehire yayıyordu.
Le jeu est dispersé
Oyun artık bitti
Le centre est dispersé.
Adamlarımız dağıldı.
Mon tir n'est pas plus dispersé que le vôtre!
Benim alanım sizinkinden çok ta geniş değil. İyi iş çıkardın. Böyle ateş etmeyi nereden öğrendin?
J'ai dispersé son bétail.
Ben de sığırları korkuttum.
Convoi dispersé en groupes. "
Konvoy gruplara ayrıldı. "
Je me suis trop dispersé, c'est ma faute
Çok dağıldım, bu da benim hatam.
Après que Ruth est morte et que le train a cessé de passer... le café a fermé ses portes et tout le monde s'est dispersé.
Ruth ölüp, tren yolu kullanıma kapandıktan sonra, kafe kapandı ve herkes dağıldı.
Le flux d'énergie a été dispersé.
Enerji dalgası dağıldı.
Je vous l'ai déjà dit, le vaisseau s'est dispersé dans l'atmosphère. La passerelle est tombée à cet endroit.
Daha önce söylediğim gibi Kaptan, gemi atmosferde parçalandı ve köprü buraya düştü.
Le stock de la Réserve Fédérale, l'or essentielle à vos économies sera dispersé par une bombe au large de Long Island.
Birkaç dakika sonra Federal Merkez Bankası'nın malları altınlarınızı muhafaza ettiğiniz yer bir patlama ile yeniden Long Island sularına dağılacak.
Et il a dispersé les démons et dispersé les clés... dans tout l'univers.
Ve iblisleri korkuttu... ve anahtarları... tüm evrene saçtı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]