Translate.vc / francés → turco / Done
Done traducir turco
234 traducción paralela
Ça me fait chaud au cœur, la façon dont vous vous êtes organisés.
It's done my heart a world of good the way you guys have shaped up.
Et à la fin Il a inventé ce machin
"And after he was done He invented this junk"
Done by ( c ) dcd / January 2014
Done by ( c ) dCd / January 2014
C'est ce que j'aurais fait.
Hell, that's what I woulive done.
l've done the country a favour.
Ben bu ülkeye bir iyilik yaptım.
Tu n'as pas encore reçu ron chèque de "Soul Train"? Done a perdu mon adresse.
Ne oldu? "Soul Train" den çekini alamadın mı daha?
Eh bien, ce jour est passé.
Well, this day is done.
Je n'aurais jamais réussi sans toi.
I couldn't have done this without you.
And I hope I ain t done nobody wrong
Umarım yapmadım yanlış bir şey
Et je lui dit que je n'aime pas la façon dont les choses se passent
# And I said I didn't like the way he got things done
"Eleven done one too many."
"Onbir tamam bir fazla"
Et dites-moi. "Eleven done one too many." ça veut dire quoi?
ve "Onbir tamam bir fazla" ne anlama geliyor, anlat!
"Eleven done one too many." Qu'est-ce que ça veut dire?
"Onbir tamam bir fazla" Ne anlama geliyor?
- "Eleven done one too many."
Onbir tamam bir fazla.
"Done" est D1.
Gördün mü?
- Vous le convaincrez?
- Onun için çalışacak mısın? - It's done.
/ / I done told you once you son of a bitch, l'm the best there s ever been / /
/ / Idone toldyouonce youson ofabitch, I'm the best there's everbeen / /
# That's why l've done it again
# O yüzden tekrar yaptım.
Les détails... c'est qu'une fois qu'ils se sont vidés, je démoule une grosse merde.
Too much information would be telling you that after they're done I take a huge dump.
"Amusez-vous bien." D'accord.
"İyi Eğlenceler"... OK, eğlenelim bakalım Done "OK"
qui savait exactement ce qu'il avait fait et l'image qu'ils en donnaient... semblait destinée à le faire passer pour l'homme qui fit exploser le Murrah Federal Building. C'était une tâche incroyable.
lt got blown out of proportion by the prosecution... who knew what exactly he had done and their representation of it... was almost to make him look like the guy who blew up the Murrah Federal Building.
J'ai payé pour avoir ça.
I paid to have this done.
The Needle and Omelet's Done
Will Grace 5. Sezon, 7. Bölüm "İğne ve Bitmiş Omlet"
Il faut faire ce qu'on sait bien faire, Heureusement, on ne savait pas écrire de chansons, autrement on n'aurait pas fait certains trucs intéressants,
You have to watch your strengths, and it was a very good thing that we could not write singles, we might not have done some of the very interesting work that we did.
Look nigga I done came up and i ain t change.
Zenci dostum, ben böyleyim, değişmem
- C'est un mouvement incessant!
Döne döne.
Tout ce qu'on lui dit sur la mort de son père. Il ose déjà s'en prendre à moi.
Babasının ölümüyle ilgili söylentilere, halk neden bulamayınca, ister istemez, söz kulaktan kulağa döne dolaşa, suç bizim sırtımıza yükleniyor sonunda.
Il fait un tour et revient, comme a.
İşte gidiyor. Döne döne gider ve her zaman geri gelir.
Un paradis terrestre n'est pas fait par cette répétition vide, comme un animal mis en cage faisant des ronds et faisant toujours la même chose.
Yeryüzündeki cennet, böyle boş bir özellikte olamazdı,... sanki kafesteki bir hayvanın döne döne kendini tekrarlaması gibi.
Il tourne éternellement comme moi avec mon pain.
Döne döne, benim gibi, ekmek gibi, durmaksızın, sonsuza dek.
Sois sincère.
" Kız döne döne gider.
Nul ne sait quand elle s'arrêtera.
Döne döne gidiyor.
Et ainsi de suite.
Böyle döne döne gider.
Je regarde le tambour tourner.
Burada oturup döne döne yıkanmasını seyrediyorum.
Je la connais! Elle tourne en rond, et nous avec!
Döne döne gider ve siz de onunla birlikte dönersiniz.
Done moi à mangé maintenant avec tes mains.
Sen kardeşini sütle besledin mi?
Tu te sentiras peut-être somnolent après cette piqûre.
Biraz başın döne bilir.
En bas, en bas
Döne döne, çağırın yana yana.
En bas, en bas
Döne döne.
Ne peut-on imaginer que la noble poussière d'Alexandre serve à boucher la bonde d'un fût?
İnsanlar İskender'in soylu kalışını döne dolaşa bir fıçıya tıkaçlık ettiğini düşünemezler mi?
Ca monte encore et vous commencez à tournoyer.
Bu yukarıya doğru hareket ediyor... ve sonra... döne döne gitmeye başlıyorsunuz.
Ce serait bête de vous retrouver dans la situation typique... où on en a besoin, et on est en panne.
Seni o malum durumlarda görmek istemem sonra gelip döne döne ararsın, bulamazsın, ona göre.
Quand ils dansent en rond sur une énorme pièce montée.
Şu koca düğün pastalarının üzerine doğru döne döne çıkmak? - Evet, evet.
Ramène ton cul, Craig.
Eve döne Craig.
La tête... explose comme un melon, le corps descend en torche.
Kafası sapından kopan üzüm gibi koptu. Vücudu oyuncak gibi döne döne inmeye devam etti.
J'ai demandé à l'hôtel. T'es partie une demi-heure pour ramener ce truc violet?
Yarım saattir yoksun ve döne döne bu mor nesneyle mi döndün?
Done by ( c ) dcd / September 2005
Çevirenler : hasangdr, ismuta, neco _ z ve JaguaR
Un ruisseau qui clapote, un feu dans la cheminée, et une surfaceuse qui tourne en rond.
Deredeki ufak dalgalanmalara, şöminedeki ateşe ve Zambonin döne döne gitmesine.
Ouais, elle a vomi... et a été obligée de marcher dans la flaque...
Evet, kusmuştu... sonra da sarhoş gibi döne döne yürümek zorunda kalmıştı.
C'est clair Pas de mystère
Döne döne Vay canına Olay ortada
Je cherche un G.I. Joe "Jungle".
Oğlum döne dolana Orman Kaçkını G.I.Joe oyuncağını arıyorum.