Translate.vc / francés → turco / Dostum
Dostum traducir turco
80,960 traducción paralela
Mec, on travaille pour eux.
Dostum, onlar için çalışıyoruz.
Je dois y aller avant qu'ils découvrent que je suis parti, mais si tu es vivant... j'espère que tu l'es rappelle-moi à ce numéro.
Yokluğum fark edilmeden gitmem lazım ama hayattaysan dostum, umarım hayattasındır bana bu numaradan geri dön.
Dans le ventre de la bête, mec... le sous-sol de Heart.
Canavarın midesindeyim, dostum Heart Holding'in bodrumundayım.
C'est carrément bizarre, ici.
Burası çok garip bir yer, dostum.
Y'a des tonnes de merdes ici, mec.
Burada bir sürü şey yazıyor, dostum.
Barre-toi de là, mec.
Kendini hemen oradan kurtar, dostum.
- l'électricité, mec.
- Elektrik akımı yaratacağız, dostum.
Pas sûr de le voir comme ça, l'ami.
Durumun böyle olduğunu sanmıyorum dostum.
Et toi, mon ami, tu es le fromage.
Söz konusu peynir de sensin dostum.
Je t'aime, mec.
Seni seviyorum dostum.
Pas si vite, gars.
O kadar hızlı değil dostum.
Pars d'ici!
Git buradan dostum!
Salut, mec.
- Selam dostum.
Je sais qu'on n'est pas venu en 2017 juste pour prendre du frappuccino.
Beni 2017'ye sırf latte ve frappucino içmeye getirmediğini biliyorum dostum.
Qu'est-ce qui te prend, mec?
- Neyin var böyle dostum?
Je ne sais pas, mec. Je ne sais rien.
Bilmiyorum dostum, ben hiçbir şey bilmiyorum.
Gars, qu'est-ce qu'il t'arrive?
- Dostum, neyin var senin? - Ne demek istiyorsun?
Comment ça? Et ne m'appelle pas "gars".
- Bir de bana "dostum" deme.
Camarade...
Dostum...
J'ai un pote à l'Agence Nationale de la Sécurité.
Ulusal Güvenlik Teşkilatında bir dostum var.
Qu'est-ce qu'on fait encore dans ce trou paumé?
Dostum, hala bu çöplükte ne işimiz var?
Je ne sais pas pour toi, mec, mais ma tête tourne encore un peu.
Seni bilmiyorum dostum ama benim başım biraz dönüyor.
Je n'ai pas signé pour des métas.
Ben metalar için girmedim bu ekibe dostum.
Cela me paraît évident.
Bana oldukça açık geliyor dostum.
Et ne te tracasse pas pour l'arme.
Silah mevzusunu takma dostum.
Alors, mon pote?
Ne olacak dostum?
J'aimerais remercier le procureur Chase, qui s'est battu pour représenter mon ami John Diggle et pour s'assurer que justice soit rendue.
Bölge başsavcısı Chase'e teşekkür etmek istiyorum. Kendisi dostum John Diggle'ı temsil etmek ve adaletin yerini bulduğundan emin olmak için kendi branşının dışına çıktı.
Mec, calme-toi.
Dostum, ağır ol.
Vous vous attendez à des excuses, vous ne me connaissez pas si bien.
Dostum, senden özür dilememi bekliyorsan beni pek de iyi tanımıyorsun demektir.
J'ai beaucoup d'amis, John, avec beaucoup de moyens et la gâchette qui les démange, et toi...
Çok dostum var John. Terrific, Overwatch, bombanın yerini saptayabildiniz mi?
C'est l'histoire de ma vie.
Benim hayatım bu dostum.
À plus...
Görüşürüz dostum.
Les médias ont raison.
Medya haklı dostum.
Ne rentrez pas là-dedans, d'accord?
Oraya hiç girme dostum, tamam mı?
Écoutez.
Dinle, yapma dostum...
Regarde ce qu'on fait.
Yaptığımız işe bir bak dostum.
Vous étiez flic.
Sen polistin dostum.
- Désolé, mon pote.
- Kusura bakma dostum.
Mon ami Tommy était une...
Dostum Tommy ise...
Je ne sais rien.
- Hiçbir şey bilmiyorum dostum.
Ça ne change pas mon opinion.
Hislerimi değiştirmedi dostum.
Les gens que vous blessez, les 7 personnes qui sont mortes... Mes amis, ils étaient innocents, aussi.
Zarar verdiğin insanlar ölen o 7 kişi onlar da masumdu be dostum.
Et j'ai un ami avocat qui ne l'est pas non plus.
Bir avukat dostum da benim gibi düşünüyor.
Sérieusement, qu'est-ce t'as avec tes boules?
Dostum, cidden, toplarının nesi var?
Qu'est-ce que tu dis mon ami?
Sen ne diyorsun dostum?
Un bon ami m'a dit que si tu essayes de combattre le mal par le mal, tu finiras blessé, mais un autre ami s'est tiré de quelque chose de plutôt effrayant ce soir, car il avait des renforts, une équipe.
İyi bir dostum, kora kor mücadele vereceksen yanarsın dedi ama sonra başka bir arkadaşım bu akşam çok korkutucu bir olayı atlattı çünkü desteği, bir ekibi vardı.
Je dois te l'avouer, mon pote. Ça a été assez dur de suivre l'affaire.
İtiraf edeyim dostum, takip etmek biraz zor oluyor.
Chase fait tout dans l'ombre.
Chase her şeyi dolambaçlı yollardan yapıyor dostum.
Tu pensais à ta solitude.
Yalnız olduğunu düşünüyordun dostum.
Je vais avoir besoin d'une réponse, mon ami.
- Cevaba ihtiyacım var dostum.
Sois béni, camarade.
Aferin sana dostum.