English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Dot

Dot traducir turco

809 traducción paralela
Dot, tu as réussi.
Ah Dot, sen ilerledin.
Comment vas-tu, Dot?
- Merhaba tatlım. - Ah, Dot, nasılsın?
Tu as raison.
Haklısın Dot.
Oui, Dot, il faut le faire.
Evet Dot. Öyle olmalı.
Je suis trop occupé à veiller à ce que tu ne gaspilles pas ta dot.
Uğruna seninle evlendiğim serveti ziyan etme diye uğraşıyorum.
M. Lushin épouse ta soeur sans demander de dot.
Roderick, Bay Lushin'in hiçbir çeyiz istemeden kız kardeşinle evlendiğini bilmen gerektiğini düşünüyorum.
Si Madame veut épouser un coureur de dot... je suis à sa disposition!
Bayan Claypool bir servet avcısıyla evlenecekse, ben varım.
En fait, on ne peut pas dire que je sois un coureur de dot.
Aslında, bana servet avcısı diyemezsiniz.
Quand j'ai apporté ma dot, je ne pensais pas qu'elle finirait ainsi.
Başımı ağrıttın. Hiç kimse iflas etmek istemez.
D'abord, sur le bateau, je me suis dit : "Encore un coureur de dot qui a flairé 50 millions."
Gemide tanıştığımızda şöyle düşündüm... 50 milyonluk mirasımın peşinde bir avcı daha işte.
Une bague. Pour que Nichette ait une robe de mariée et une dot.
Nichette'in gelinliği ve ufak bir çeyizi olsun diye.
Grâce â toi, je suis comme une princesse. Une jolie robe, une dot et un si beau mariage!
Güzel bir gelinlik ve çeyiz ve böylesine harikulade bir düğünle kendimi bir prenses gibi hissetmemi sağladın.
Et au coureur de dot à sang bleu qui l'attend à Londres!
Ve evlenmek için Londra'ya sürüklediği mavi kanlı çek avcısına.
Au coureur de dot! .
Mavi kanlı çek avcısı.
Encarnacion aura besoin d'une dot pour se marier.
peki ya Encarnacion - o ne yapıcak? Ona çeyizi için para bulamadığım sürece nasıl evlenicek?
Y a-t-il déjà des coureurs de dot? À chaque coin de rue, vous le savez.
- Servet avcısı kocalar mı türedi?
Pour constituer ma dot, papa veut vendre la vache.
Endişelenme Francesca.
Il fallait une dot pour l'enfant.
Bebek için çeyiz düzmek zorunda kalacaklardı.
Non, une dot.
Hayır, çeyiz.
Il fallur travailler dur pour réunir la dot.
Bu çeyizi düzebilmek için her gün daha da çok çalışmak zorundaydılar.
Que dit Sean... la partie requérante, de ma dot?
Peki ya Sean, yani birinci tarafın iştirakçisi, çeyiz için ne söylüyor?
Quelle opinion il a de moi pour croire que j'accepterais n'importe qui sans dot correcte.
Bir erkeğe çeyizim olmadan gideceğimi düşünüyorsa beni hiç tanımıyor demektir.
S'il est question de la dot...
- Sorun kızın çeyiziyse biz...
Il refuserait votre femme, même si vous donniez 1000 livres de dot.
Üstüne 1000 paund yatırırsan kız kardeşini seçeceğinden eminim.
Pas de toast avant d'avoir vu la dot!
Gelinin çeyizini görene kadar kimse kadehini kaldıramaz.
Pas sans ma dot!
Çeyizimi almadan gitmem.
Tant que je n'ai pas ma dot, je ne suis pas femme mariée!
Çeyizimi güvenli bir şekilde alana kadar evli bir kadın değilim.
Tant que tu n'auras pas ma dot, rien de moi ne t'appartiendra! De moi, moi-même...
Çeyizimi almadan, bana elini bile süremezsin.
Tu l'auras, ta dot, ta fortune, appelle ça comme tu veux.
Çeyizini ya da bir kızın servetini ya da her ne diyorsan onu alacaksın.
Désolé pour la dot, Mary Kate.
- Çeyiz parası için üzgünüz, Mary Kate.
Avoir la dot, c'est plus qu'avoir l'argent.
O çeyiz Mary Kate için paradan daha önemli bir şey.
Pas de dot... pas de mariage!
Çeyiz yoksa, evlilik de yok.
Et il touche la dot.
- Bu şekilde babanın parasını da alıyor.
Tu auras en dot la moitié de l'empire.
Sana çeyiz olarak Doğu Roma İmparatorluğu'nun yarısını getirecek.
L'institution est un bien dotal et je reprends ma dot.
Okul, çeyizimin bir parçasıydı. Demem o ki onu da alacağım.
Lui croit qu'on en veut à sa dot.
Hayır, Arkadin para konusunda herkesi kızından sonraya koyar.
Par les chasseurs de dot, vous comprenez?
Servet avcıları, maceraseverler. Bilirsiniz nasıl olduklarını. - Kesin.
♪ Pas un bien à mon nom ♪ ♪ Regarde, ma dot est vide ♪
# Karşı kıyıya kürekleri çek #
La dot de mon mariage avec l " homme que tu as tué.
Bana verilecek en güzel hediye, cesedin olur.
Je t " ai pris pour épouse Bortai, et je prends ta dot.
Börte sen benim karımsın artık. Ve çeyizin bana ait.
Lois et sa jolie dot de 600 millions de dollars.
Lois ve onun tatlı 600 milyon doları.
Ma dot.
Çeyizim.
Ça t'arrangerait 100 000 lires de dot?
Öyleyse 100.000 lira çeyizi düzmeye yeter.
La dot, papa,
Sanırım bağış parası, baba.
Pour finir, la dot que ton père a donnée à ton arrivée,
Ve son olarak, girerken babanızın verdiği bağış parası.
Jim Palem est en selle, il monte Pommelé, porte numéro un.
Jim Palem eyerin üzerinde, şimdi Polka Dot çıkışa hazır, birinci kapı.
- A la dot, mon cherjuge.
- Drahoma, sevgili Yargıç.
Nous n'avons pas parlé de la dot.
Drahomadan henüz hiç söz edilmedi. - Drahoma mı?
La dot. Je sais qu'en Amérique ce n'est pas important.
- Bunun, Amerikalılar için önemli olmadığının farkındayım.
Je n'ai pas de dot, et c'est un gentleman!
O da eğitimli ve beyefendi.
- À propos de cette dot, M. le comte.
- Şu drahoma, Kont...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]