English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Dover

Dover traducir turco

525 traducción paralela
On vous emmène à Douvres ce soir.
Bu gece bir araba seni Dover'e götürecek.
Et de Londres à Douvres puis en France par la mer.
Londra'dan Dover'a ve denizi aşıp Fransa'ya.
- Dieppe? Dover
Newhaven-Dieppe mi?
" On a vu le Louvre Et les falaises de Douvres
Dover Uçurumlarını gördük Ama rahatlıkla diyebiliriz ki En muhteşem manzara New York Günün ışığında. Tek günümüzün.
Le train-bateau pour Douvres part à 8 h 45 ce soir.
Güzel. Eğer yanlış hatırlamıyorsam, Dover'a giden tren Londra köprüsü istasyonundan bu gece 8 : 45'te ayrılıyordu.
elle était serveuse dans un hôtel à new Dover.
New Dover'daki bir otelde garsonmuş.
vous partez ce soir pour Douvres.
Özür dilerim kaptan ama bu gece Dover'e gidiyorsunuz.
nous aurons nos ordres à Douvres.
Dover'e gidiyoruz.
Ici le vice-amiral, depuis Douvres.
Bu, Dover'deki Tümamiral, efendim.
C'est le cheval Dover.
Atın adı Dover.
Vas-y, Dover!
Hadi Dover.
Magne-toi le cul!
Hadi Dover! kaldır şu kıçını!
La station d'observation de la Manche informe que des objets volants, avec une longue traînée de feu, passent au dessus de Douvres en direction de Londres.
Gözetleme noktası, kuyruğundan ateş çıkan uçan nesnelerin Dover'ı geçerek Londra'ya doğru geldiğini rapor ediyor.
Pourquoi ne pas bouger les canons et les aligner de Beach Head jusqu'à Douvres?
Neden avcıları Beachy Head'ten Dover'a bir çizgi halinde tutmuyoruz?
A demain, à Douvres.
Yarın Dover'de görüşürüz.
Étape Londres-Douvres.
Londra'dan Dover'e
Pourquoi aller à Douvres par la route et non en avion?
Neden Dover'e karayolu ile gitmek zorundayız? Neden uçamıyoruz?
Maintenant, va à Douvres faire le reste.
- Güzel. Peki, şimdi Dover'e dön ve patronunun talimatlarını uygula.
Un camp de réfugiés à Douvres, dans le Kent.
Kent bölgesindeki Dover'da bir mülteci kampı.
- Douvre?
- Dover mı?
- Douvre.
- Dover.
Douvre, Hawkinge.
Dover, Hawkinge.
Qui couvre Douvre?
Dover'i kim koruyor?
Ventnar, et maintenant Douvre sont hors de combat.
Ventnar, ve şimdi de Dover görev dışı.
On s'est pris le bec avec un mur de béton en venant de Douvre.
Dover'dan gelirken beton bir duvarla ufak bir tartışma yaşadık.
des Manchester, par les Oxford... en prenant les M1 à travers les Londres jusqu'aux Purley... puis les A25 des Purley jusqu'aux Douvres.
Manchesterlar'dan, Oxfordlar'a oradan M1.5 yoluyla Londra'lardan Purleyler'e sonra A25'ler üzerinden Purleyler'den Dover'lara.
Vous Ia battez souvent?
Karınızı sık sık döver misiniz?
Si jamais tu me prends à prétendre autre chose, donne-moi la fessée.
Eğer ki beni, başka bir şey olmaya çalışırken yakalarsan döver misin?
"Economisez le fouet, et vous gâtez les enfants."
Her zaman söylerim "kızını dövmeyen dizini döver."
Ma maman me tuerait si j'entrais chez Mme Watling!
Bn. Watling'e gidersem, annem beni mısır sapıyla fena döver.
Je vais les prendre un par un et les empiler sous l'arbre.
Hepsini döver, o ağacın altına yığarım.
Vous battait-il?
Döver miydi?
Puis-je vous prier de recommencer demain?
Yarın akşam bir işin yoksa, beni tekrar döver misin?
- Calais.
Dover-Calais.
Certainement pas. Je t'ai gâté.
Kızını dövmeyen dizini döver.
D'autres hommes me battraient et me chasseraient.
Tanıdığım diğer adamları beni döver ve kapı dışarı ederdi.
C'est comme de fendre l'air.
Havanda su döver gibi.
Tout occupé à gagner sa vie, il ignore la pauvreté
# Demirhanesine kılıç dövmez hiç Ama tırpan ve orak döver
La maîtresse!
# Demirhanesinde tarım aletleri döver # # Öğretmenim!
Vous frappez souvent les vieux messieurs?
Senin hikâyen nedir Gerbett? Sık sık yaşlı insanları döver misin?
Parce qu'une esclave a fui, Simon bat tous ses esclaves.
Bir esir kaçtı diye, Simon her bir esiri döver.
Si j'arrêtais de jouer, Mme Feeney me frapperait.
Müziği kesersem, korkarım Bayan Feeney bu sefer beni döver.
Mon frère m'en voudrait!
Kardeşim beni fena döver!
Mais si vous êtes vilaine, vous coucherez au cabinet noir, avec les punaises, et Mme Pearce vous fessera avec un manche a balai.
Ama eğer yaramazlık ve tembellik edersen... mutfakta karafatmalar arasında uyursun... ve Bayan Pearce seni süpürgeyle döver.
Puis, il frappe l'eau avec sa queue près d'une femelle, qui l'attend d'un patient désir à la surface de l'océan.
Arkasından suyun üstünde sabırla bekleyen dişinin yanında kuyruğuyla suyu döver.
d'informations communiquées par une commission constituée de trois membres de la défense civile, deux stratèges, un médecin, un biophysicien et un psychiatre.
Garvesend, Tonbridge ve Dover halkına teşekkür eder.
"Je suis plus patriote que toi."
Benim vatanseverliğim seninkini döver.
Qui aime bien châtie bien, hein?
Kızını dövmeyen dizini döver ha?
- La mère nous bat.
Anam döver bizi.
Si ell nous bat, le père la bat aussi
Babam da onu döver.
Il te battra chaque soir
- Seni her akşam döver...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]