English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Dèj

Dèj traducir turco

109 traducción paralela
elle prends son petit-dèj?
Ne, kahvaltı mı yapıyor?
Où on va pour le petit dèj?
Kahvaltı için nereye gidelim?
Il était bon, ce petit dèj'?
- Kahvaltın nasıldı?
J'ai pris mon petit-dèj à l'Alpine Inn comme on le faisait à Noël du temps de maman.
Sabah annem sağken her zaman yaptığımızı yaptım ve kahvaltı için Alpine'a gittim.
Et ce petit dèj'avec Hillary?
Hillary ile kahvaltın nasıl geçti? İydi.
Ià c'est le coin petit-dèj.
Burası kahvaltı köşesi.
Ce vaurien ne rentre jamais avant le p tit dèj.
O it kahvaltıya kadar eve gelmez.
vous pouvez m'appeler "Ruby" ou "chérie", mais soyez à l'heure au petit-dèj'!
Bana Ruby diyebilirsiniz, Aşkım yada ne isterseniz, Ama hiç bir zaman kahvaltıyı sevmemişimdir
- Burritos au petit dèj pour tout le monde.
Her yerde buritos kahvaltısı.
Je t'ai pas vu au petit dèj'?
Kahvaltıda görüşmemiş miydik?
Tu veux que je le fasse, le p tit dèj?
Acaba kendi kahvaltımı mı almalıyım?
Allez, Leilani, c'est le petit dèj'. - Ouais.
Haydi, Leilani, bu bizim kahvaltımız.
P'tit dèj? Ouais.
- Kahvaltı mı?
- J'en veux pas. Je veux un p tit dèj.
- Ben kahvaltı etmek istiyorum.
- Un Twinkie c'est un p tit dèj. -
Twinkie de kahvaltı sayılır. # # [Rap Müzik]
L'autre jour, quand j'ai commandé le p tit dèj', au téléphone le type m'a appelée Mme Tollmann, et je l'ai laissé m'appeller comme ça. Parce que pendant un instant, ça m'a plu d'entendre ça.
Geçen gün, oda servisini aradığımda... adam telefonda bana "Bayan Tollman" dedi ve ben de onu düzeltmedim çünkü bir an için. hoşuma gitti...
- Prendre un petit dèj mystère
- Nereye gidiyorsunuz?
- La clé est dans la tortue - Bon petit dèj mystère
- John Bonham da aynı dertten muzdaripti.
S'il te plait ne me déteste pas, mais j'ai déjà pris mon p tit dèj
- Ne harika bir fikir. Ben de kafama bir peynir tekeri bağlayıp yere yatacaktım.
Ouh, y a quoi au ptit dèj cherie?
- Kahvaltıda ne var tatlım?
Bière au petit-dèj, obligé.
Kahvaltı birası mecburidir.
que je devais emporter, jusqu'au collier Spice Girl que j'ai prévu de mettre samedi matin pour le petit dèj parce qu'on s'est mis d'accord pour garder un côté fantasque
Getirmem gereken giysilerden tut da, cumartesi değişiklik olsun diye takacağım Spice Girls kolyesine kadar her şeyi biliyorum.
Ils ont ces lits chics qui ne s'affaissent, et tu as la garantie d'un parfait petit dèj à la Norma Desmond, le lendemain
- Evet. Çökmeyen şu süslü yatakları var. Üstelik Norma Desmond tarzı harika bir kahvaltı edersin.
- Petit dèj pour champions. Tu en veux.
- Şampiyonların kahvaltısı.Almaz mısın?
Prends au moins ton petit-dèj
Kahvaltı sonuna kadar bekleyemez mi?
- pour le petit dèj'?
- Kahvaltı da mı?
- Vous avez le temps pour un p tit dèj?
- Kahvaltı için vaktiniz var mı?
Et je me dis que c'est juste temporaire, et qu'il y a toujours le dîner et le petit dèj et que ça va, que je peux largement me débrouiller avec ça et j'essaie de me calmer, et ça ne fait que m'énerver encore plus
Hala akşam yemeği ve kahvaltı var. Bu iyi ve bununla çok şey yapabilirim. Kendimi sakinleştirmeye çalışıyorum ama bu beni daha da deli ediyor.
Salut Davey, tu es venu pour le p tit dèj?
Merhaba Davey. Kahvaltıya mı geldin?
Je n'avais jamais pensé à les servir au p tit-dèj.
Hiç kahvaltılık olarak düşünmedim.
Le petit dèj débordera sur le déjeuner qui débordera sur le dîner
Kahvaltın öğle yemeği olur, sonra akşam yemeği olur.
- Mais? J'avais pensé, tu sais, qu'on irait chez Luke pour le petit dèj
- Kahvaltıya Luke'a mı gitsek?
Ouais, petit dèj, dîner... dès que j'ai le temps
Kahvaltı, akşam yemeği.
P'tits dèj, déjeuners et dîners
Kahvaltı, öğle ve akşam yemekleri.
Je saute le déjeuner. Et de temps en temps, le petit dèj.
Daha önce reşit olmayan birine yasal tecavüzde bulunmadım.
Je dis que si le cerveau de la dame est devenu du porridge, rajoutons quelques raisons et dégustons-la pour le petit-dèj.
Kadının birinin beyni yulaf ezmesine dönmüşse içine kuru üzüm katıp kahvaltıda yiyelim derim.
Je me suis dit que j'allais te payer le p tit dèj avant tes rondes.
Seferlere başlamadan önce kahvaltı ederiz diye düşündüm.
Elle me l'a dit au petit-dèj'.
Biliyorum. Kahvaltıda söyledi.
Vous devez penser que je suis vieux-jeu à cause du petit-dèj.
- Sanırım buna zamanım var. - Pekala.
- Mon petit dèj'.
- Kahvaltı yapıyorum.
hey c'est moi Angus, tu devais passer après le ptit dèj, mais il est 14h et... euh tu sais...?
Benim Angus kahvaltıdan sonra gelecektin ama saat 2 oldu.
je n'ai aucune idée de ce qui t'ai arrivé ces 2 dernieres heures et si tu avais eu un accident, si tu avais baisé ton ex, aprés avoir pris un ptit dèj de 5heures et tu aurais finalement pensé : peut être qu'elle est trop vieille pour moi
2 saattir ne olabileceğinin farkında mısın? Kahvaltıdan sonra eski kız arkadaşınla yatıp sonra da araba kazası geçirdin. Sonra da "Belki de bana göre fazla yaşlı" dedin.
Pendant que tu jouais avec les lampes et que tu commandais un petit dèj.
- Elbette biliyorum. Sen ışık düğmesiyle oynarken ve de kahvaltı ısmarlarken,
Invite le pour le petit-dèj!
Kahvaltıya davet etsene adamı!
- Pour payer le petit-dèj.
- Kahvaltı almam için.
- Petit dèj?
Jess'in arabasının karşısında durmayalım.
- Ca va C'est le 3ème jour de suite que tu commandes de la soupe au p tit-dèj
- Dede, çorbam soğuyor.
- T'as déjà mangé ton petit dèj?
- Kahvaltını bitirdin mi? - Evet.
Parce que j'aime les p tits dèj de "Chez Luke"
- Luke benim.
En fait, il a essayé de me faire le petit dèj
- Cidden mi?
C'est jusqu'à quelle heure les petits dèj?
Bunun için zaman ne?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]