Translate.vc / francés → turco / Délicate
Délicate traducir turco
1,513 traducción paralela
C'est une situation délicate. mais je pense que nous n'avons pas le choix.
Evet, bu alışıImadık bir durum ama sanırım tek şansımız.
C'est une situation délicate.
Hassas bir durum.
Le sortir de là va être une opération délicate.
Onu buradan çıkarmak için hassas bir süreç gerekecek.
Quelle délicate attention!
Çok düşüncelisin.
Je vais bientôt donner au corps de Bender une apparence tendre et délicate.
Bender'ın vücudunu hassas ve yuvarlak bir forma sokmaya başlıyorum.
Tu m'as mise dans une situation délicate et ce n'est pas la première fois.
Benim zor bir durumda bıraktın... ve bu ilk defa olmuyor.
Je sais que c'est une opération délicate, mais j'aimerais ton assistance sur un pontage gastrique.
Christopher. Karmaşık bir prosedür olduğunu biliyorum ama..... ama öğleden sonra benimle karın bypassına girmeni istiyorum.
C'est une position délicate.
Çok pis bir k onumdayım. Evet.
Nous étions les seuls au courant du projet et je n'ai rien dit à mon père. Cela vous met dans une situation délicate.
Bunu sadece ikimiz bildiğinden ve babama ben söylemediğimden dolayı bu seni hoş olmayan bir konuma koyuyor.
Votre situation me met dans une position délicate.
Durumun beni çok zor bir pozisyona sokuyor.
Elle est pas si délicate que ça.
O kadar ağız tadına düşkün değildir.
Délicate attention, M. Etheridge!
Çok güzel bir bahane, Bay Etheridge.
Regardez, très grosse affaire. Extrêmement délicate.
Örneğin bu büyük olay çok hassas.
Je peux t'expliquer. J'étais dans une situation délicate quand tu es venu.
Nasıl açıklasam sen İsrail'e geldiğinde, oldukça hassas bir durumdaydım.
Situation délicate.
Zor bir durum.
Vous savez à quel point la situation est délicate?
N e kadar hassas bir dönemde olduğumuzun farkında mısınız acaba?
Même si une percée s'avère fructueuse je me retrouverai dans une autre situation délicate.
İlerleyişleri başarılı olsa bile daha farklı bir acı sonla bitireceğim.
J'ai la peau délicate, je veux pas cramer.
Evet. Cildim nazik. Haşlanmak istemem.
Étant donné le stress du rôle de princesse, mes devoirs sont devenus trop accablants pour la fleur délicate que je suis.
Prenses olduğum sürece stresler yaşadım... görevim artık manevi olarak beni çökertmiş bulunuyor... Benim gibi narin bir çiçek için bu çok fazla.
Non, elle est jolie, délicate.
Hayır, o hoş ve narin.
Mais il y a la délicate question pécuniaire
Ama korkarım ki para konusunu halletmek zorundayız.
Elle semble si délicate depuis le décès de votre père.
Baban öldüğünden beri o çok narinleşti.
Elle est délicate.
O çok narindir.
Je veux te poser une question délicate.
Sana bir şey sormak istiyorum. Acayip olduğunu biliyorum.
C'est une délicate attention.
Çok düşüncelisin, Luther.
- Stefano, écoute-moi, ta situation est très délicate.
Stefano, Senin durumun çok hassas.
Ta peau est si délicate.
Tenin öyle güzel ki...
L'une d'elles s'était rasé le pubis, mettant en valeur sa fente délicate.
Karmakarışık kasık tüylerinin arasında, narin yarık kendini göstermişti.
L'amour est une chose délicate.
Aşk çok hassastır.
L'ouverture du coffre sera délicate.
Kasayı açmak kolay olmayacak.
Il est dans une position délicate au village.
Buradaki konumu çok nazik.
L'opération est délicate.
Bu zor bir ameliyat.
Question délicate.
Bu aldatmacalı bir soruydu.
La viande de chameau est très délicate.
Deve eti onların en özel yemeği.
Les Brethren ont une relation délicate avec le Vaisseau.
Brethren'lerin Kutsal Kap'la çok özel bir ilişkisi vardır.
C'est une si délicate attention.
Çok düşüncelisin.
Si cela heurte votre délicate sensibilité, vous n'avez qu'à ne pas regarder.
Hassas duygularınız inciniyorsa, başını öbür tarafa çevirin.
Je joue avec une humeur très délicate.
Burada çok hassas bir durumdayım.
D'accord, je comprends que tu sois contrarié et j'essaierai d'être plus délicate.
Anladım, kızdın. Bundan sonra daha dikkatli olmaya çalışırım.
Ok, ok, question délicate, mais l'hôpital sait que vous en avez pris deux, n'est-ce pas?
Ne, ne? Garip soru soracağım hastane iki tane aldığınızı biliyor mu?
- Vous êtes chanceux que Vince soit une fleur délicate
- Şanslısın ki Vince centilmendir ve şiddetten nefret eder.
Sois délicate.
Nazik ol.
Mr Pasquese a souffert d'une déchirure du lobe, lui infigeant des douleurs aiguës Et qui requiert une intervention chirurgicale délicate.
Bay Pasquese'in kulak memesi yırtıldı, çok acı çekti ve dikkatli bir cerrahi müdahale gerekiyor.
La situation est délicate et nous vous prions d'en tenir compte.
Bu hassas bir durum ve buna dikkat etmenizi rica ediyoruz.
C'est une situation délicate.
... erkeklerin hassas oldukları bir noktadır.
Je viens t'aider sur cette affaire délicate.
- Bu vaka için geldim.
Je comprends très bien que c'est une position délicate.
Zor bir durumdasın.
Situation délicate.
Bu çok hassas bir durum.
Je suis dans une situation délicate.
Bir olayın içindeyim.
- Tu vas réparer mon terminal, et je vais oublier ta délicate situation financière. - Vous voulez quoi?
Ne istiyorsun?
Délicate?
Hassas mı?