Translate.vc / francés → turco / Engagement
Engagement traducir turco
2,286 traducción paralela
Quel merveilleux engagement de tous les instants!
Ne de şahane, kalıcı bir vaat.
Mais l'amour et l'engagement n'ont pas d'âge.
Hadi başka bir konudan konuşalım.
Je vis la vie glamour d'une remplaçante, et je suis allergique à l'engagement.
Vekil hocaların görkemli hayatını sürüyorum ve bağlanmaya alerjim var.
Je suis désolée M. Vronsky, j'ai déjà un engagement.
Üzgünüm, Bay Vronsky, daha önemli bir işim var.
J'ai été enthousiasmé par votre engagement envers votre foi et vos familles.
Siz, erkeklerin, inaçlarınız ve aileleriniz için yaptığınız bu taahütünüzü işitmek çok yoğun ve duyguluydu.
Après cet engagement à vivre en accord avec cette résolution, je vous bénis au nom du Seigneur.
Her biriniz bu karar ile yaşamaya karar verdiğinizden dolayı ben de sizleri Tanrı adına kutsuyorum.
Maintenant que vous savez quoi faire, après cet engagement devant Dieu et ces témoins, vous êtes doublement responsables.
Şimdi ne yapacağınızı bildiğinizden dolayı Tanrı ve bu şahitlerin önünde bunu yapmaya karar verdiğiniz için iki kat daha sorumlusunuz.
D'ici là, je prierai pour toi et Olivia, et je t'offre une preuve de mon engagement envers elle.
O zamana kadar, senin için ve Olivia için dua etmeye başladım. Ve onun bakımına yardım etmesi için ilşikte bir taahüt simgesi sundum.
Ce n'est pas un engagement. juste une entente exclusive.
Bağlanmak istemiyorum ama özel muamele istiyorum.
Pourquoi ai-je l'impression que c'est le premier vrai engagement que tu as fait?
Neden bunun ilk gerçek bağlanman olduğu hissine kapılıyorum?
De l'engagement.
Bağlılık.
Je commence à remettre en question ton engagement à ton travail, Ray.
İşine olan bağlılığını sorgulamaya başladığını biliyorum Ray.
avec de gros problèmes d'engagement. Mon ex-fiancé etait dans un groupe.
Eski nişanlımın bir grubu vardı.
Alor si on peut arriver a la crique de la cathédrale avant la nuit, votre engagement avec Mlle tyler serait toujours valide et la cérémonie originale pourrait continuer comme prévu.
Yani karanlık olmadan önce Katedral Koyu'na gidebilirsek Bayan Tyler'la olan evlenme iznin geçerli olacaktır ve orijinal tören planlandığı gibi gerçekleşir.
Je comprends votre engagement, Agent Walker, et je l'apprécie.
Bu işe verdiğin önemi anlıyorum Ajan Walker ve buna saygı duyuyorum.
Je lui ai dit que son engagement était une mascarade. Et je suis parti.
Ona gösteriş yaptığını söyledim ve oradan uzaklaştım.
Casey était un homme bien et un sacré bon officier mais nos interactions étaient limitées, et je ne pouvais pas connaître tous les détails de son engagement.
Bakın, Casey iyi bir adam ve harika bir subaydı ama sınırlı bir ilişkimiz vardı. Dahil olduğu her olayı bilmem mümkün değil.
Es-tu à impliquer dans son degré d'engagement? Non.
Bağlılık seviyesini mi sorguluyorsun hayır
Si tu as l'intention de prendre un tel engagement...
Yani, böyle bir işe kalkışıyorsan... Ne?
Je respecte son engagement.
- Azmine hayranım ama.
- Votres dernier engagement était en Avril.
- Son çatışma nisan ayında olmuş.
Le parlement prendra bientôt une décision sur notre engagement en Afghanistan.
Parlamento yakında Afganistan'daki görevimiz konusunda karara varacak.
Le parti solidaire est opposé à ce que l'on prolonge notre engagement.
Birlik Partisi, orada kalışımızı uzatma taraftarı değil. - Çekilmeye karşıyız tabii ama her önüme gelen yasaya da onay vermem. - Ama demişlerdi ki- -
Les problèmes d'engagement, c'est quoi?
Bağlanma sorunuyla ilgili ne söylüyorlardı?
Aujourd'hui, le Président a rappelé l'engagement de l'Amérique...
Bugün Başkan bir kez daha Amerika'nın bağlılığını...
Mais plutôt d'engagement!
Kararlı olma zamanı!
Je fais l'engagement.
Ben başlatırım.
C ) Un engagement sérieux?
"C", Ciddi kararlara gebe?
Ils sont ici pour renouveler leurs voeux dans le respect du passé, les joies du présent, et l'engagement vers le futur.
Burada yeminlerini yenilemek için bulunuyorlar, geçmişi unutmadan, bugünün keyfini çıkartarak, ve geleceğe umutla bakarak.
Ecoutez M. Sima, on apprécie votre engagement mais le nouveau village de Lidice ne sera pas une réplique de l'ancien on va pas reconstruire un vieux village.
Bakın Bay Sima, ilginize büyük değer veriyoruz ancak yeni Lidice eskisinin bir kopyası olmayacak. Sıradan, eski usül bir köyün yeniden yükselmesini bekleyemezsiniz.
Votre Honneur, nous aimerions plaidez "non coupable". Et demander respectueusement la libération de nos clientes sur leur propre engagement, en attendant le procès.
Ayrıca tüm saygımızla, müvekkillerimizin tutuksuz yargılanarak borçlarının silinmesini talep ediyoruz.
Les accusées sont par la présente relachées sur leur propre engagement.
Bu savunma ile, davalılar serbest bırakılacak. - Evet.
Du mouvement, de l'engagement, et on les aura.
O piçleri bu şekilde mahvedeceğiz.
Je veux tous vous remercier pour votre engagement.
Oyun için harcadığınız emeklerden ötürü sizlere teşekkür ederim.
Et l'engagement nécessaire pour y parvenir ne peut se produire qu'au prix d'une sévère perte financière.
Bu yatırımın yapılabilmesi için gerekli olan taahhüt ise ancak ciddi sermaye kaybı olması halinde gerçekleşebilir.
C'est un engagement que j'ai pris.
Uzun zaman öncesinden verilmiş bir söz.
Tu devrais lâcher ce soi-disant engagement.
Sözünü es geçmelisin bence.
Non, on a pris un grand engagement avec l'univers.
Hayır, evrenle çok bağlayıcı bir anlaşma yapmıştık.
Ça sous-entend un engagement envers quelqu'un.
Bu da birisine bir tür bağlılık duyduğunu gösteriyor.
Tout ce que je pouvais leur dire sur les opérations militaires US. routes d'approvisionnement, codes de communication, règles d'engagement.
ABD'nin kara operasyonları, erzak noktaları, iletişim şifreleri, angajman kuralları ile ilgili onlara ne söylersem.
C'est une méthode tordue pour tester son engagement.
Bir kadının bağlılığını ölçmek için oldukça garip bir yol.
C'est un engagement sérieux.
Önemli değil.
- C'est un engagement important.
Tamam. Demek istediğim bu büyük bir bağlılık.
Je veux un engagement.
Ben bağlılık istiyorum.
Wordsworth a besoin d'un bilan de santé, Scarlatti, une décision sur son engagement, Julianna Callaghan et Sam Braddock, s'ils enfreignent encore les règles, en violant le protocole, des mesures disciplinaires seront prises - pour eux et vous.
Wordsworth'un derhal kapsamlı bir sağlık testinden geçirilmesini Scarlatti'nin takıma bağlılığı hakkında bir karar vermesini Julianna Callaghan ve Sam Braddock'un ilişkilerinin uygun görülen sınırları aşması halinde tüm bunlara ilaveten, tahakkuklarınızı yerine getirmediğinizden ötürü cezai yaptırım uygulanmasını buna ilaveten hem diğerlerinin hem de sizin, başka birliklere tayin edilmenizi ön görüyorum.
Je vais tenir mon engagement.
O zaman - söz sözdür.
Vous savez... vous avez pris un engagement en venant ici.
Buraya gelerek bağlılık gösterdin.
- L'engagement me dérange pas.
- Hayır.
- L'engagement, connard!
- Kararlılık, dallama!
- Un engagement.
- Yükümlülük.
Je sais, le mariage, c'est un engagement important.
Anlıyorum.