English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Etme

Etme traducir turco

40,834 traducción paralela
Ne me rends pas malade non plus.
Beni de hasta etme, dostum.
Ne gâche pas ce rendez-vous, c'est important.
Hey, randevuyu berbat etme, önemli bu.
Rien ne presse.
Acele etme.
T'en fais pas.
Merak etme.
Ne t'inquiète pas pour moi, chérie.
Beni merak etme, aşkım.
Cette fois-ci... c'est toi qui me laisses, et n'aie pas peur de ce qui va arriver.
O zaman şimdi de sen beni terk et. Ve neler olacağından endişe etme.
Viens dans mes bras.
Merak etme tamam mı? Bana elini ver.
Ne t'en fais pas.
Merak etme.
J'essayais juste d'être ton amie, mais ne t'en fais pas, ça n'arrivera plus.
Arkadaşın olmaya çalışıyordum ama merak etme... bir daha olmaz.
Tu te rappelles ce que j'avais découvert cette nuit à Indian Hill?
- Merak etme. O gece Indian Hill'de ne keşfettiğimi hatırlıyor musun?
Chéri, ne t'inquiète pas.
- Sen merak etme canım.
T'inquiètes, petit frère, je vais te montrer comment on fait.
Merak etme kardeşim, sana parti nasıl yapılır göstereceğim.
Il est chiant hein?
Etme bulma dünyası değil mi?
Ne t'inquiètes pas.
Merak etme.
Violations éthiques, intimidations de témoins, harcèlement des opposants, tromperies de juges prendre partit dans des actes criminels.
Etik dışı davranışlar, tanıkları tehdit etme, karşı tarafa taciz, Yargıçları yanıltma, suç ihtiva eden kişi ya da olaylara ortak olma.
Je le protège, donc ne t'inquiète pas.
Onu koruyorum, merak etme.
Maintenant, je t'oublierai pas, t'inquiète.
Merak etme, suratını unutmayacağım.
Pas de soucis Ralphie, je vais te tirer de là.
Merak etme Ralphie, seni vurup, oradan kurtaracağım.
Et ne t'inquiètes pas, Marge, j'ajoute des fruits.
Ve merak etme Marge, sadece meyve atıyorum.
Ne vous inquiétez pas, je n'ai pas été en cours depuis des années.
Merak etme, yıllardır akıntı görmedim.
Surtout pas.
- Lütfen etme.
Non, je suis juste ici, pour faire la surveillance du quartier.
Yok, sadece komşu kolaçan etme programını uyguluyordum.
Je vais aller la mettre dans ma cachette et ne t'embête pas à la chercher, car tu ne la trouveras jamais.
Bunu gizli mekanıma saklayacağım ve aramaya bile zahmet etme çünkü hiçbir zaman bulamayacaksın.
Écoute, ne t'en fais pas pour Deran.
Bak, Deran'ı dert etme, dostum.
Parle pas mal de ma mère!
Annem hakkında tek kelime etme.
J'ai pas eu le choix, mais t'en fais pas, je lui ai pas dit que tu savais.
Başka seçeneğim yoktu. Ama merak etme. Senin her şeyi bildiğini söylemedim.
Ce n'est pas pressé.
Hiç acele etme.
Te fais pas prendre.
İnkâr etme.
Ne sois pas ingrat.
Nankörlük etme.
Ne t'inquiète pas pour moi Fais ton travail.
Sen beni dert etme. Kendi işine bak.
Ne vous inquiétez pas de ses hommes de main.
Korumasını merak etme.
Il est temps de se dire au revoir.
Tamam. Veda etme vakti geldi.
Ne vous en faites pas, ça ira.
Merak etme, iyileşeceksin.
Ne renie pas l'animal.
- O hayvanı inkar etme.
On va te sortir de là
Merak etme. Seni buradan çıkaracağız.
Aujourd'hui, il est de mon distinct honneur de vous accorder une petite reconnaissance de la grande dette que le monde vous doit à vous tous.
Bugün, dünyanın size olan borcu için teşekkür etme şerefine nail olacağım.
Se sacrifier pour ses amis n'est pas aussi fun qu'il y paraît.
Bu arkadaşların için kendini feda etme olayı göründüğü kadar eğlenceli değil.
Ne t'inquiète pas, tu rejoindras bientôt M. Tyler.
Merak etme, çok yakında sen de Bay Tyler'ın yanına gideceksin.
J'ai compris, ne t'en fais pas, j'ai compris.
Bir şey olmaz, merak etme.
Je ne me remercierais pas encore.
- Hemen teşekkür etme.
J'allais l'amener voir un film dans le parc ce soir.
Evet, onu bu akşam parktaki filme getirecektim. İptal etme o zaman.
Faut pas s'inquiéter, Barry.
Merak etme Barry.
Il sait que c'était moi, ce que j'ai fait.
Yaptıklarımı biliyor. Merak etme.
Je refuse catégoriquement de travailler avec quelqu'un dont le jugement est aussi flippant que la météo, qui pense que l'amitié est plus importante que la justice.
Doğruyla yanlışı ayırt etme yeteneği hava durumu kadar değişken olan ve dostluğun adaletten önemli olduğunu düşünen biriyle birlikte çalışmak istemiyorum.
John, ne bouge pas.
John, hareket etme.
Dans sa vie trop courte, Oliver Queen a connu beaucoup d'épreuves, mais il s'en est sorti avec une passion pour le service, engagé à rendre Star City plus sûre pour qu'on puisse l'appeler notre foyer.
Fazla kısa ömründe, Oliver Queen büyük zorluklar yaşadı ama öbür tarafa hizmet etme tutkusuyla geçti, Star şehrini daha güvenli bir hale getirerek hepimizin ev olarak görmesine kendini adamıştı.
Avez-vous confirmation de la présence des passagers?
Yolcuların kim olduğunu teyit etme şansınız var mı?
Stop.
- Devam etme.
T'en fais pas. Je m'en charge.
- Sen merak etme, hâllettim ben.
Ne l'aidez pas.
Yardım etme.
On ne sait pas combien de temps ça va prendre. T'inquiète pas, on est des professionnels.
Merak etme, biz profesyoneliz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]