Translate.vc / francés → turco / Fa
Fa traducir turco
2,058 traducción paralela
- En classe, tout le monde! - Un problème, Miss?
Haydi... doğru sınıfa, herkes sınıfa!
Alors, M. Armstrong, il entre dans la salle de classe, et puis il voit sa voiture,
Bay Armstrong, sınıfa giriyor ve sonra arabasını görüyor.
Ce n'est pas ça. Ré fa...
Yanlış çalıyorsun, Re, Fa olacak.
Je sais que c'est beaucoup...
- Biliyorum bu çok fa -
Il semble bien s'adapter, au vu des circonstances.
Açıkçası sınıfa uyum sağlıyor gibi nazaran.
En sixième. Mais en programme accéléré.
6. sınıfa kadar okudum, sayın yargıç.
Je ne suis plus allée en cours depuis 2 mois, l'école n'est pas un problème.
Bak, iki aydır sınıfa devam etmiyorum, dolayısıyla okul sorun değil.
Je dois aller en cours.
Artık sınıfa gitmeliyim.
{ \ pos ( 192,225 ) } On a qu'à me mettre dans une classe plus faible.
Neden beni daha kolay bir sınıfa yerleştirmiyorsunuz?
Bon... je suppose que je ferais mieux de retourner en cours.
Sanırım sınıfa dönsem iyi olacak.
Pourquoi Cathleen a-t-elle quitté le lycée avant la fin de ses études?
Cathleen neden son sınıfa gelmişken liseyi bıraktı?
Une fois, quand j'étais en 5ème, ma jupe est restée coincée dans ma...
Bir keresinde, yedinci sınıfa giderken, eteğim sıkıştı...
Mais, elle était en retard elle n'a même pas pu lever la face pour me voir.
Ama sınıfa çok gecikmişti bu yüzden bana bakmadı bile.
Puis en en terminale, je me suis décidée à en parler et je n'arrivais même pas à prononcer le mot "viol".
Son sınıfa gelince danışmana söyledim ve "tecavüz" kelimesini bile kullanamadım.
J'ai eu l'impression de retourner au collège.
Kendimi yedinci sınıfa geri dönmüşüm gibi hissettim.
Non, je suis allé à l'école jusqu'en 5e, ça ne m'a pas pourri.
Hayır, ben yedinci sınıfa kadar gittim. Ve zihnimi öldürmedi.
Je vais imprimer une autre copie de cette photo et la montrer à la classe moi-même!
Fotoğraftan bir tane daha bastıracağım ve sınıfa kendim göstereceğim!
Okay, je file en cours.
Tamam, sınıfa girmeliyim.
MySelf EPISODE 2x19 "Le premier fa ntôme de Delia"
* * * * * * eMrE _ bEkMaN * * * * * *
D'accord, vois avec Brennan s'il te garde en cours pour 250, ensuite, je verrai de mon côté, mais tu devras trouver le reste.
Tamam, git Brennan'a sor 250 dolar sınıfa dönmen için yeterli miymiş? Eğer öyleyse bir çaresine bakacağım. Ama kalanını kendin bulmalısın.
Mais on l'était jusqu'au collège.
Ama 7. sınıfa kadar yakındık.
Et au fait : cette scène que tu as faite en classe?
Ve not ; sınıfa getirdiğin o bodur varya?
Comment quelqu'un peut être pubère avant même d'être entré au CP?
Daha 1. sınıfa bile gitmeyen biri ergenliğe nasıl girer?
Quand un membre de gang sort de la rue, le père Jack l'encourage à donner à sa fondation.
Çete üyeleri sokaklardan çekildikten sonra... Peder Jack, onları vakıfa bağış yapmaları konusunda cesaretlendiriyor.
Akari fut transférée dans ma classe.
Akari de aynı sınıfa geldi.
Après la primaire, nous irions dans le même collège, et serions toujours ensemble.
Sonunda ikinci yılda aynı sınıfa girdik. "Birlikte her şeyin üstesinden geliriz"
60 enfants entassés dans une classe, comment leur accorder une attention particulière?
Elbette altmış veledi tek bir sınıfa istiflersen.. .. tek hoca nasıl hepsiyle tek tek ilgilensin?
Rajan Damodaran a toujours été premier de la classe.
Sınıfa ilk önce hep Rajan Damodaran gelir.
J'ai pensé que si tu veux le faire à ta façon. tu devrais passer en premier.
Düşündüm ki, böyle olmasını istiyorsan sınıfa önce sen girmelisin.
Peut-être ne pas entrer dans la salle avec Joosep?
Belki sınıfa Joosep'le beraber girmese miydin?
La conne a débarqué dans la classe et a demandé :'qui bats Joosep? '
Öğretmen sınıfa gelip, Joosep'i kim dövdü diye sordu.
Tu leur montres juste ton fa mineur. Attends.
Sen onlara dokuzuncu fa minörünü göster.
Non La seule chose vraiment urgente est que tu retournes en classe.
Gerçekten acil olan tek şey sınıfa dönmen.
Qu'est-ce que vous faites si je vous dis que je ne retournerai pas en classe?
Peki ya size sınıfa geri dönmeyeceğimi söylersem ne yaparsınız?
Mais, franchement, elle refuse d'aller en classe.
Ama açıkçası sınıfa gitmeyi reddediyor.
Elle était en 10ème, les examens approchaient.
10. sınıfa gidiyormuş. Sınavlar çok yakınmış.
Le bégaiement s'est tellement intensifié qu'on m'a mis dans une classe spéciale située dans la chaufferie.
Ah, olamaz. Kekemelik o kadar ilerledi ki, beni sınıfımdan alıp kazan dairesindeki özel bir sınıfa yerleştirdiler.
Il suffit de venir et de faire un effort.
Sadece sınıfa gelip çaba göstermesi gerekiyor.
Et s'il vous plaît, n'oubliez pas de signer avant de revenir en classe.
Hop, hop! Sınıfa dönmeden önce defteri imzalamayı unutmayın.
Les entrées de Francesca étaient remarquées.
Francesca Fachini sınıfa girdiğinde herkesin dikkatini üzerine çekerdi.
Dis-moi... ton père va venir parler à la classe?
Baban sınıfa gelip konuşma yapacak mı?
Fa'afetai, Earl.
"FA'AFETAI", EARL.
Fa'afetai beaucoup.
COK "FA'AFETAI".
Fa'afetai.
"FA'AFETAI".
Durant l'année de 1ère, tout le monde commence à parler de son avenir.
Son sınıfa yaklaştıkça, herkes gelecek hakkında konuşmaya başlar.
Tu es presque en terminale, Justin, il faut que tu te décides avant que toutes les bonnes places soient prises.
- Son sınıfa yaklaştın, Justin. Bütün iyi işler kapılmadan kendi kararını vermelisin.
L'humanité semble être divisée en deux catégories :
İnsanlık, iki sınıfa ayrılmış gibidir.
Salut. Mademoiselle White va vous accompagner à votre salle de cours.
Bayan White sınıfa kadar size eşlik edecek.
Je sculptais, elle peignait.
Birinci sınıfa geldiğimizde ben heykeli, o resmi istedi.
Essaie à nouveau cette corde.
Fa akorunu tekrar dene.
Mais je n'ai pas renoncé.
Karen, mümkünse sınıfa çıkıp yardım eder misin?