Translate.vc / francés → turco / Fax
Fax traducir turco
814 traducción paralela
Envoyez-moi une copie du fax.
Teletipin bir kopyasını istiyorum.
"... fax mentis incendium gloria cultum, " et cetera, et cetera.
"... fax mentis... "... incendium gloria culpam, " vs, vs.
Appelez Henshaw et Neilson. - à la cabine météo, tout de suite.
Henshaw ve Neilson'a benimle derhal meteoroloji fax odasında buluşmalarını ilet.
On s'envoie des fax, sans arrêt.
Evet, sürekli bir birimize fax gönderip duruyoruz.
- Tu étais au courant. Lis mon fax!
- Faksımı oku!
que signifie ce fax?
Marty, bu faksın anlamı ne?
Un faux fax.
Şakadan bir faks.
Les fax de ce matin.
Bu sabahki fakslar.
Lettres, téléphone, fax, j'ai tout essayé, sans parvenir à approcher Roger.
Yazdım, telefon ettim, faks çektim. Tüm iletişim yöntemlerini denedim. Ama hiçbir şey beni Roger'a yaklaştırmayı başaramıyordu.
Tu es assise sur mon fax.
Faksımın üzerinde oturuyorsun.
Un fax de Tokyo m'attend à la réception.
Tokyo'dan gelen bir faksım var.
J'ai mon fax.
Faks cihazım var.
Un téléphone et un fax, ça suffit.
Sadece bir telefon ve faks gerekiyor.
On est en 1990, micro-ondes, fax, téléphones dans les avions!
Hayatım 90'lardayız, hatırladın mı? Mikroçipler, mikrodalgalar, fakslar, telsiz telefonlar.
Dis-moi. Quel est votre numéro de fax?
Dinle Al, karakoldaki faks makinesinin telefon numarası kaç?
Tu utilises le fax?
Sen ve faks?
- Notre numéro de fax est...
Faks numarası...
Le fax.
Sadece faks, madam.
Rien que le fax.
Sadece faks.
La copie du fax qu'il a transmis à son patron.
patronuna gönderdiği faksın kopyası.
Elle a été transmise de, "Merrick / Scott No.04." C'est notre fax... le numéro 4.
"Merrick / Scott No.04." tarafından gönderilmiş bu senin kişisel faks makinan... numara 4.
- T'as reçu mon fax de L. A?
- L.A den gönderdiğim faksı aldın mı?
J'ai envoyé le fax... pour faire croire que Stanton était en vie.
"kazadan önce." söylediğin şey bu mu?
Dés le lendemain... j'ai payé la note de Stanton à la Hacienda... j'ai envoyé le fax... j'ai caché sa Porsche dans le garage... ne sachant même pas si tu étais mort ou vivant...
o bendim! stanton un hala hayatta olduğuna inandırmak için faksı ben gönderdim... neden o kadar çabuk o lanet hastaneyi kontrol ettiğimi zannediyorsun? seni korumak için ilk sabah...
Soyez prêts à recevoir un fax.
İletişimi sağla.
Je n'ai pas besoin de fax
* İstemem faks aleti falan *
Avec fax et ordinateur, je peux bosser n'importe où.
Bir faks ve bilgisayarla, dünyanın heryerinden alıp satabilirim.
En cas de besoin, envoyez-moi un fax.
Eğer bir şeye ihtiyaç duyarsanız faks çekin.
J'ai un fax des archives judiciaires de New York.
New York Eyalti, Adli Kayıtlar Bürosu'ndan biraz önce bir faks aldım.
J'ai un fax du greffe de New York.
Elimde New York katibinden gelen faks var.
Quoi? - Le fax.
Ne?
Et vice versa. On a intercepté ce fax, la semaine dernière.
Geçen hafta bir faks yakaladık.
Merde, un fax.
Kahretsin, fax!
Votre secrétaire m'a envoyé une copie par fax.
Evet, sekreteriniz bana bir kopyasını fakslamıştı.
Ceci vient d'arriver par fax.
Bu telgraf yeni geldi Koca "K." Uh-huh.
Un fax vient d'arriver sur le canal de sécurité.
Az önce bir faks geldi.
un fax, dans lequel il menace de broyer certaines parties de mon anatomie dans un mixeur.
Bir faks, vücudumun bazı parçalarını mutfak robotunda püre yapacağını söyleyen.
Il est inutile de parler du fax dans cette affaire.
Bu dâvâda fakstan bahsetmeye gerek yok.
Wayne, un des gardiens a envoyé un fax non visé à un cabinet d'avocats à Memphis concernant votre prisonner.
Wayne, senin mahkum hakkında Memphis'te hukuk şirketine faks yollayan bir gardiyanı sorguluyordum.
Pas d'ordinateur, pas de fax, pas de photocopieuse.
Bilgisayar yok. Faks yok. Fotokopi makinesi yok.
J'ai failli ne pas venir... mais... c'était difficle d'ignorer les trois messages sur le répondeur, le fax, le télégramme, le pigeons voyageur.
Aslında gelmeyecektim ancak üç telefon mesajını, faksı, telgrafı ve posta güvercinini görmezlikten gelmek zor oldu.
Un fax de Miss Huddleston.
Şu anda Michelle'den mesaj aldık.
- Tu as reçu un fax pour moi?
- Bana bir faks geldi mi?
II y a un fax ici.
Burada bir faks var.
- Un fax.
- Fax.
- Kris, où est le fax de Rosalind?
- Kris, Rosalind'in faksı nerede?
Voici votre fax.
Faksın.
- Ca fait du bien? - Ils ont un fax? Non, ils n'ont pas de fax.
Küçük ince tuvallere resim yapmak gibi tıpkı.
Non, celui de mon psy.
Sence burada fax var mıdır? Yoktur faxları falan.
Le fax n'est rien d'autre qu'un moule à gaufres rattaché à un téléphone.
Faks makinası telefon iliştirilmiş bir gözleme kalıbından başka bir şey değildir.
Jack Stanton était bel et bien vivant à mon bureau... quand il a envoyé un fax 5 heures après l'accident. C'était moi!
bekle bir dakika.