English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Fcc

Fcc traducir turco

99 traducción paralela
Prévenez toutes les voitures disponibles.
FCC'yi arayın. Ellerindeki her yön bulucu-arabayı alın.
- La F.C.C. va nous massacrer.
- FCC bizi öldürür.
La F.C.C. ne peut rien faire, à part nous réprimander.
FCC bize fırça çekmekten başka bir şey yapamaz.
Sinon, je vous signale au Bureau des télécommunications.
Yoksa, bunu bir FCC ihlali olarak ihber etmem gerekecek.
De plus, ça empêcherait toute OPA inamicale des Japonais : la loi interdit toute acquisition étrangère de radios ou de télés.
Ayrıca bu Japonların Trask'ı devralma plânlarını da bozar çünkü FCC yabancıların hem radyo hem TV sahibi olmasına izin vermiyor.
s'implanter solidement dans la communication, et par l'interdiction faite aux sociétés étrangères de posséder des radios, contrecarrer toute tentative d'OPA.
Bu, Trask'a yayıncılık alanında sağlam bir yer sağlayacak ve FCC'nin yabancıların radyo sahibi olmasına izin vermemesi sayesinde Japonlar tarafından devralınma tehlikesini ortadan kaldıracak.
Et pour ce qui est de l'avis de la Commission de la Communication concernant l'émetteur de Memphis, c'est dépassé : elle a donné son autorisation vendredi.
Ve FCC'e göre Metro'nun Memphis vericisi inceleniyor bunun zamanı geçmiş.
R.J. Fletcher?
- Öyle olsa ne olur? - Ben John Vickers, FCC'den.
Non seulement cet ancien géant de la télévision a été complètement écrasé, mais, coup de chance, la commission des communications lui a en plus retiré sa licence!
Bir zamanların dev yayıncısı ezilip yenilmekle kalmadı, şansımıza lisansları da FCC tarafından feshedildi.
C. F. C. Tu sais ce que cela veux dire?
FCC. Ne demek biliyormusun?
Nous autres à la CFC, pensons que la démocratie est là pour protéger les droits de tout citoyen.
Biz FCC olarak demokasinin... sıradan vatandaşların haklarını korumak olduğunu düşünüyoruz.
Mr Watts de la CFC.
FCC'den Bay Watts.
C'est très grossier, et ça ne correspond pas à la réglementation du CSA.
Çok iğrenç ve FCC yönetmeliği altındaki yayınlar için uygun değil. - Anladın mı?
De la Commission de la Communication.
Evet bu FCC'den geldi.
- On a perdu Muffler Man.
Bir dakika bekle. FCC'nin canı cehenneme.
La Commission veut sa tête!
Evet Roger. FCC'nin en çok istenenler listesinde.
De temps à autre, je fais le con en public, la Commission veut me censurer, et les intégristes de tous poils me haïssent.
Pekâlâ görüşürüz Gloria. Genelde halkın karşısında kendimi aptal durumuna düşürdüm, FCC benim yayında olmamı istemiyordu. Ve bu ülkedeki tutucu gruplar benden nefret ediyordu.
La FCC s'efforce de nouer des contacts positifs avec le public.
Federal İletişim Komisyonu'nda Amerikan halkıyla olumlu bağlarımızı geliştirmenin zevkini çıkartıyorduk.
Et à la FCC, on tente justement de combattre le piratage!
Biz bu tür şeyleri durdurmaya çalışıyoruz.
- Viens, FCC. - Mais...
Hadi Federal İletişim Komisyonu.
Vous bossez pour la FCC?
Sen Federal İletişim Komisyonu'ndan değil misin?
Le Conseil de l'audiovisuel, vous connaissez?
Lanet FCC'yi duydun mu?
Le président du FCC, le secrétaire de l'O.N.U., neuf sénateurs, un bon nombre de députés, et douze des grandes fortunes du pays.
F.C.C.'nin başkanı, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri,... - Vay. -... dokuz senatör, çok sayıda kongre üyesi ve Fortune Dergisi'nin seçtiği "Zirvedeki 500" den en az 12 kişi.
c'est un bon repreneur, si la FCC approuve...
Bilirsin, geçerli bir aday gibi. - Maliyeciler onay verirse...
Appelez Peter Brody, aux Communications.
Bana FCC'den Peter Brody'yi bul.
j'ai obtenu le FCC ( Federal Communications Commission ) de chacune. durant l'enregistrement par la victime du message pour son suicide,
Her birinin şarkı listesini aldım.
- LINDA EST DÉCÉDÉE SUITE À UN ACCIDENT DE VOITURE
FCC, 169 istasyona tazminat vermekle cezalandırıldı...
Cent soixante-neuf stations ont eu des contraventions de la FCC...
# Bütün kederim, üzgün yarınlarım # ARTHUR VE TERRY 61NCİ YILDÖNÜMLERİNİ KUTLADILAR
Je stimulerai l'économie en achetant une voiture américaine.
FCC, David Hyde Pierce hadisesine aşırı tepki göstermiş olmalı.
Ca doit être le FCC qui réagit après l'incident David Hyde-Pierce.
( FCC = RTÜK ) - Ahlaksız herşeyi sansürlüyorlar.
Je suis désolée, mais tu ne me laisses pas le choix. J'appelle le FCC. Ah ouais, je connais tout sur le FCC.
İlk kesitimizi yapmak üzere I95 yolu üst geçisindeyiz "Onun üstüne sıç da görelim".
Voici une position évidente, il n'y a pas de négociations, avec les gars qui bossent chez cette putain de FCC.
Bağırmadan önce, sana umursamadan üstüne doğru gelen bir boka doğru gittiğini hatırlatmak isterim.
Vous ne gagnerez jamais en cherchant la merde, avec les gars qui bossent chez cette putain de FCC.
- FCC'yi aradım. - Oh, evet. FCC hakkında her şeyi biliyorum.
Alors ils envoient ce petit avertissement qu'ils préparent de la pire des manières.
FCC'deki çocuklarla anlaşmaya varılamaz.
Ce sont les gars qui bossent, chez cette putain de FCC...
Beyni olan her bebek onlara herkesin sıçtığını söyleyebilir Bu sana öneri, Bu sana ders olsun.
Très bien, Mr FCC. Vous pouvez arrêter la PTV, mais vous ne pourrez jamais empêcher les gens d'être ce qu'ils sont!
Onlar acayip FCC'deki çocuklar.
Cette barre de chocolat est délicieuse.
- Bu da neyin nesi böyle? - FCC sesli gaz çıkarmayı yasakladı.
Mais, on est potes, n'est ce pas? Peter, on doit parler. Je pensais que la FCC était une bonne idée au début, mais ça va trop loin.
Seks yapabilirsiniz, ancak inlememek, dille öpüşmemek, itip-çekmemek, herhangi bir pozisyona girmemek şartıyla.
Alors tu vas gentiment faire tout ce qu'Oprah te dit? Tu sais, ce bouquin existe depuis 50 ans.
Bu FCC fikrinin başta iyi olduğunu düşünmüştüm, fakat çok ileri gitmeye başladı.
Nous comprenons votre colère mais ce congrès supporte le FCC.
- Bundan sonra ne okuyacaksın? - Daha söylemedi. Kahretsin!
Il a parfaitement raison. En y repensant, avez vous déjà regardé attentivement le Lincoln Mémorial?
Bu hükümetin FCC'si osturuğu TV'den kaldırmaya çalışıyor, ve bütün seks, çıplaklığı ve sıçmayı da.
La censure de la FCC à Quahog a finalement été levée. Et bien, tu l'as fait, Peter.
Öfkeni anlıyoruz, fakat bu meclis FCC'yi destekliyor.
Tu as battu la FCC.
Ahlaksızlık, Amerikadışıdır.
Après le 11 Sept., la FCC a exigé que tous les portables puissent localiser les gens dans le cadre d'une urgence.
11 Eylül'den sonra, FCC ( FİK ), bütün cep telefonlarının acil durumlarda insanların yerini belirleyecek şekle getirilmesini emretti.
La solution vint durant la crise du budget de 2330, lorsque la Société Brawndo et la FCC leur permettant de dire, faire et vendre
Çözüm 2330 yılındaki bütçe krizi sırasında geldi. Brawndo şirketi F. D. A'yı... ve F. C. C'yi satın alarak... istediği herşeyi söyleme,... yapma ve satma gücüne erişti.
La FCC * traversait une crise, des tas de gens en ont pâti. ( * Organisme américain de réglementation et de régulation compétent en matière de télécommunications et d'audiovisuel. )
Federal Haberleşme Komisyonu sert önlemleriyle kimseye göz açtırmıyordu.
Et la FCC?
Ya Radyo-TV Kurulu FCC?
Tu veux parler du FCC.
- O FCC.
Mr.
FCC ye bulaşırsan asla kazanamazsın.
La FCC a interdit les flatulences audibles.
Ben de Benedict Arnold tarzında yapacağını düşünmüştüm.
Le ministère de la FCC essaie de dégager tous les prouts de la télévision.
Bu kitap yaklaşık 50 yıldır var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]