Translate.vc / francés → turco / Forêt
Forêt traducir turco
5,479 traducción paralela
Je crois qu'au Brésil, en particulier, quand on regarde ce qui s'est passé après l'adoption du Code de la forêt, quand les gens se sont insurgés contre les lobbyistes, les groupes d'intérêt, les éleveurs, l'industrie agricole... Que leur est-il arrivé?
Ve ben Brezilya'da düşünüyorum, özellikle Biz baktığımızda, bilirsin ne oldu sonra Orman Kanunu kabul edildi Ve insanlar kim ayakta edildi lobiciler ve çıkarlarına karşı Özel ilgi, sığır sanayi, tarım sektörü Onlara ne oluyor ki?
Sœur Dorothy Stang, une religieuse américaine qui vivait au cœur de la forêt vierge brésilienne.
Kardeş Dorothy Stang Bir ABD doğumlu rahibe oldu Kalbinde yaşayan Brezilyalı yağmur ormanlarının.
Elle parlait ouvertement contre la destruction de la forêt par les éleveurs de bétail depuis des années.
O karşı açıkça konuştu yağmur ormanı tahrip Yıl çiftçiliği sığır.
Prenez le Brésil, par exemple. On dit que 80 % de la forêt vierge a été détruite pour le bétail. Qu'en pensez-vous?
Ben, Brezilya demek gibi, yani nerede, bilirsin Yağmur ormanlarının sözde yüzde 80 sığırlar için yıkıldı Sizin bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?
Donc, la forêt referait surface.
Ve böylece o orman geri gelebilir.
Vert forêt?
Orman yeşili?
Ces hobgobelins n'aiment pas leur chance. Ils s'échappent dans la forêt.
Hobgoblinler kaybetme ihtimallerini görünce aceleyle ormana kaçıyorlar.
Et je peux être partie, mais rappelle-toi à chaque fois que le vent murmure à travers la forêt, tu m'as tué.
Ölmüş olabilirim ama rüzgar ormana her fısıldadığında senin yüzünden öldüğümü hatırla.
Le rayon forme un arc et rencontre un autre rayon identique dans la forêt du nord.
Işık bir kavis çizip, kuzey ormanlarından gelen başka bir ışıkla buluşur.
Elles convergent sur ce chemin de terre coupant à travers la forêt.
Bu hatlar ormanlık alanlardan geçen toprak yollarla kesişiyorlar.
Dans la forêt.
Ormanda.
Maman Poule marchait dans la forêt et Bébé Poussin la suivait.
Büyük tavuk ormanda yürüyüşe çıkmış. Küçük tavuk peşinden gitmiş.
Plus beau lever de soleil de toute la forêt.
Ormanda güneşin yükseldiği en iyi yer.
- Y a un feu de forêt.
Hatta devasa bir orman yangını var.
Il va... chasser dans la réserve de la forêt Ewa.
Avlanmaya Ewa Forest Reserve'e gider.
Premièrement, c'est une forêt.
Birincisi, burası bir orman.
Deuxièmement, si tu savais t'orienter dans cette forêt... tu saurais que l'arbuste à côté duquel tu te tiens est un noho malle.
İkincisi ise, eğer bu ormanda yolunu biliyor olsaydın yanı başında durduğun ağacın "noho malie" olduğunu bilirdin.
Tu sais, traverser ces bois... oh, désolé, "cette forêt"... t'ouvres un peu l'esprit.
Biliyorsun, bu ağaçlar boyunca yol almak özür dilerim, orman, bir nevi zihnini açıyor.
Quelle partie du sermon que tu as fait dans la forêt était vrai?
Şu ormanda verdiğin vaazın ne kadarı doğruydu?
Nous t'avons vu dans la forêt.
Seni ormanda gördük.
"Survolait les arbres et la forêt."
Ağaçlar ve ormanın üzerinden uçtu.
C'est une forêt tropicale là-dedans.
Kulağımın içi yağmur ormanları gibi.
Il y a un clan. Les Alliés de la Forêt.
Bir kabile var, ormanlarda yaşıyorlar.
Là, dans la forêt, ton fils a souillé les os de mes ancêtres.
Oğlun, bu ormanda atalarımın kemiklerini kötüye kullanıyor.
Comme un animal, rampant dans la forêt?
Bir hayvan gibi, ormanda sürünerek mi?
Tu ne peux jamais pas avoir trop de bois dans la forêt.
Ormanda yeterince odun yoktu zaten.
Perds-le dans la forêt.
Ormanda kaybedin onu.
Emmenez les corps dans la forêt et enterrez-les profondément... de sorte que lorsque les pluies viendront et les animaux creuseront... leurs crânes soient introuvables.
Bütün cesetleri toplayıp ormanın derinliklerine gömün ve yağmur yağıp hayvanlar toprağı kazdığında, kafatasları da bulunamaz.
La forêt nous protègera du vent.
Orman bizi rüzgardan koruyacak.
Le Petit Chaperon rouge se préparait pour une ballade dans la forêt.
Kırmızı başlıklı kız orman boyunca yapacağı yolculuk için kıyafetlerini seçiyordu.
Non seulement, tu ne peux voir la forêt sans les arbres, tu ne peux voir l'ours qui dans les bois, viens de te chier dessus.
Sadece ormanın içindeki ağaçları görememekle kalmayıp ağaçların arasındaki kafanızı patlatabilecek ayıyı da göremiyorsunuz.
On établit une base dans la forêt du Selva Negra.
Selva Negra bulut ormanında bir gerilla üssü kuruyoruz.
Nous t'avons trouvée dans... la forêt, dans un panier, éjectée par une tornade.
Seni ormanda, fırtınanın savurduğu bir sepetin içinde bulduk.
Ces pantoufles t'ont amené dans la Forêt Enchanté n'est-ce pas?
Verdiğim ayakkabılar seni Büyülü Orman'a götürdü, değil mi?
Et quelle tâche ordinaire, vous a porté dans la profonde forêt pour lui demander un conseil banal?
Peki hangi sıradan görev sizi ormanın içlerine kadar onun sıradan tavsiyesini almak için getirdi?
Tu as vu ce qu'elle a fait dans la forêt.
- Ormana ne yaptığını gördün.
Et alors je-j'ai pensé t'avoir vu dans la forêt, mais il s'est avéré qu'il s'agissait de trois versions diaboliques de toi.
Sonra seni ormanda gördüğümü zannettim ama senin üç farklı kötü versiyonunmuş onlar.
Je comprenais pas. Puis j'ai entendu dire qu'on avait passé un an dans la forêt magique.
Hepimizin Büyülü Orman'a gidip bir sene boyunca orada kaldığımızı ama hiçbir şey hatırlamadığımızı duyana kadar neler olduğunu anlamadım.
Un indice trouvé chez Gold nous a appris qu'Eric était sur l'île du Bourreau, au large de la forêt magique.
Gold'un dükkanında Eric'in gemisinin Büyülü Orman'ın kıyılarının dışındaki Hangman Adası'nda karaya oturduğunu öğrenmemizi sağlayan bir ipucu bulduk.
C'est en forêt, plus loin que le dernier appel passé, au-delà de la carrière, derrière le repaire.
Bir ormanda, Rose'un telefonunun son kullanığı yerin ötesinde taş ocağını geçince, barınaktan sonra.
Ayez Ged Green pour nous voir dans la forêt avec les scientifiques et une équipe médicale.
Ged Green'e olay yeri inceleme ve sağlık ekibiyle ormanda bizimle buluşmasını söyle.
La forêt?
- Ormana mı?
Chacun reste hors de la forêt, il n'y a pas de risque de contaminer la scène. - Oui, madame.
Kimseyi ormana sokma suç mahallini kirletmenin bir manası yok.
Il y a un autre individu aux abords de la forêt.
Ormanda başka biri daha var.
Tu es sortie de la forêt.
Ormandan çıktın.
Les buissons poussent en dehors de la forêt.
Bunun çalılıkları ormanda yetişiyor.
Ma dernière fois dans la forêt enchantée, je me suis battu avec un chevalier noir, ai mis mon bébé dans un lieu magique pour fuir une malédiction, et pas une fois ma confiance n'a été ébranlée.
En son Büyülü Orman'da bulunduğumda yeni doğmuş kızım lanetten kaçabilsin diye onu sihirli bir gardolaba koyabilmek için bir kara şövalyeyle dövüşmüştüm. Ve bunu yaparken doğruluğundan bir an bile şüphe etmemiştim.
Sous une mousse blanche à l'orée de la forêt de Sherwood, au sud.
Buranın güneyindeki Sherwood Ormanı'nın kıyısında bulunan beyaz yosunların altında büyüdüğünü söylemişti.
Dans ce cas, sachez que cette partie de la forêt est hantée.
Yalnız bilmen gerek. Ormanın o kısmının hayaletli olduğunu söylerler.
David, on a perdu un an de souvenirs dans la forêt enchantée.
David, Büyülü Orman'da geçirdiğimiz bir yıla dair anılarımız kayıp.
Chaque fois que tu es là, je me retrouve toujours par faire un trek en forêt qui risque de mal finir.
Ne zaman senin etrafında olsam kaçınılmaz bir şekilde kendimi ormanda tehlike peşinde koşarken buluyorum.