English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / francés → turco / Fossé

Fossé traducir turco

1,961 traducción paralela
"Le fossé sans fond de la mort". Et il y a des dessins bizarres.
"Dipsiz Ölüm Kuyusu." Engebeli şeylere doğru gitmemiz gerek.
- Il est tombé dans un fossé.
- Hendeğe düştü.
Le fossé était armé?
Hendeğin silahı mı varmış?
Chaque fois que je fais ça, le fossé entre moi et l'humanité se creuse.
Her seferinde benimle insanlık arasındaki uzaklık git gide genişliyor.
Quand je te le dirais, je veux que tu me suives dans le fossé.
Sana söylediğimde, bayırın aşağısına arkamdan gelmeni istiyorum.
Et si tu es retrouvé mort dans un fossé?
Çukurun birine düşüp de ölür kalırsan ne yaparız?
Il y a un fossé entre l'idéal des gens et ce qu'ils sont vraiment. Pas pour moi.
Çoğu insan için, olduğu insan ile olmak istediği insan arasında büyük fark vardır, ama bende yok.
Ann est celle qui nous a signalé la fosse. Et Andy, celui qui est tombé dedans. Super.
Ann, çukura dikkatimizi çeken vatandaşımız ve Andy de o çukura düşmüş olan vatandaşımızdır.
Andy, parlez-moi de votre chute dans la fosse.
Andy, bana çukura düştüğün geceyi anlat.
J'ai pris le raccourci pour rentrer, et j'ai cru voir un grille-pain dans la fosse. Et je me suis dit :
Grubum "Üç Deri" ile sahneye çıkmıştım, eski adı "Sünnet Derisi", ama basçımız kişisel sebeplerden ötürü ayrıIdı ve kestirmeden eve gidiyordum ki çukurun içinde tost makinesi gördüğümü sandım.
On reprend demain matin à la fosse?
Röportajı yarın sabah çukurda yapalım.
J'étais en interview à la fosse, et ça se passait très bien.
- Çukurda bir röportaj yapıyordum ve gerçekten iyi gidiyordu.
"La fosse de Sullivan Street sera toujours une fosse."
- "Sullivan Sokağı'ndaki çukur kalacak."
"Ils envisagent de transformer la fosse de Sullivan Street en parc."
"Sullivan Sokağı'ndaki terkedilmiş çukur, park alanı olarak belirlendi."
Ann, j'ai demandé à April de créer { \ pos ( 110,260 ) } un profil de réseau social en ligne pour notre fosse.
Bu yüzden, April'dan internetteki sosyal paylaşım sitelerinde Sullivan Sokağı için bir profil açmasını rica ettim.
La fosse a déjà six amis!
Bakın, çukurun şimdiden altı arkadaşı olmuş.
J'ai aussi inséré le lien du site de la fosse pour leur rappeler tout le bon boulot que je fais.
İnsanlara yaptığım işin güzelliklerini hatırlatmak için, çukurun web sayfasına bir link koydum.
- T'as mis ça sur le site de la fosse?
- Sonra çukurun web sayfasına mı koydun?
La fosse doit être réaménagée, elle est à l'urbanisme.
Çukuru döndürmek için izin gerekiyor ve Janine de o İzin Kurulu'nda.
Il a écrit une chanson sur son aventure, La fosse.
Neler yaşadığını anlatan "Çukur" isimli bir şarkı yazdı.
Je suis tombé dans la fosse
Ben çukura düştüm
Tu es tombé dans la fosse
Sen çukura düştün
Tu es tombé dans la fosse
Sen çukura düşüyorsun
Je suis tombé dans la fosse
Ben çukura düşüyorum
On est tous tombés dans la fosse
Hepimiz çukura düştük
T'as même raté la fosse.
Çukuru ıskaladın.
Cette fosse.
Bu çukur.
J'aimerais en faire une fosse.
Keşke burayı çukura dönüştürebilsek.
Mark vient de tomber dans la fosse.
Mark denen herif çukura düştü.
Il est tombé dans la fosse.
Az önce çukura düştü.
OUVRIR FOSSE D'ORCHESTRE Je suis Garzooka.
Ben Garzooka'yım.
- Ouvre la fosse, Eli.
- Çukuru aç, Eli.
revenir sur un voeux fait à Dieu et languire dans la fosse de la luxure, signifie suivre volontairement le Diable jusqu'aux portes de l'Enfer.
Tanrı'ya edilmiş bir bekaret yeminine sırt çevirmek ve zina çukurunda kıvranmak, şeytanı, cehennem ağzına kadar, kendi isteğinle takip etmek demektir.
On devrait faire une craniotomie par la fosse moyenne.
Orta fossa kraniotomi yapmalıydık.
Ce qui me dérange, c'est que depuis le début, tu m'entraînes au plus profond de ta fosse sceptique immorale.
Sorun, bu ofise girdiğim andan beri, beni yavaş yavaş, o ahlaksız kuyunun içine çekmiş olman.
L'entière disgrâce humaine, puante et stupide peut tomber dans la fosse.
Rezil, yüz karası, aptal insanlar çukura düşebilir.
Il chante en creusant une fosse.
Türkü söylüyor mezar kazarken.
Il chante en creusant une fosse.
- Alışmış, umursamıyor artık.
Qui occupe cette fosse, drôle?
Kimin mezarı bu ahbap?
Pour me défier en sautant dans sa fosse?
Mezarına atlayıp bana meydan okumaya mı?
Le fossé!
Çukura dikkat et!
Le plus dur, dans cette fosse?
Bu çukurda yaşamanın en zor tarafı ne mi?
Une fosse pleine de victimes massacrées. On ne peut qu'aimer ça?
Çukur katliam kurbanlarıyla dolu, sevinmeyelim de ne yapalım değil mi?
Sa soeur a fini dans une fosse commune où elle nous a menés.
Kardeşinin akıbeti bizi yönelttiği bir toplu mezarda son buldu.
Et puis il l'a enterrée dans une fosse commune anonyme.
Daha sonra da.. .. bir toplu mezara gömdü.
Tu trouves pas bizarre que mon ex vive dans une tente dans la fosse devant chez moi?
Kusura bakma ama eski erkek arkadaşımın evimin hemen dışındaki bir çadırda yaşıyor olması sence garip değil mi?
Et il vit dans une fosse.
Ve o da bir çukurda yaşıyor.
Au beau milieu de la fosse.
Hem de tam çukurun ortasına.
- Vise bien la fosse, voilà.
- Çukura odaklan. Tamam.
- Tu vis dans la fosse?
- Sen çukurda mı yaşıyorsun?
Est-ce que tu espionnes Ann depuis la fosse?
Ann'i çukurdan dikizlemeyi seviyor musun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]